9. BÖLÜM

561 48 36
                                    

UZUN BİR ARADAN SONRA YENİDEN BİRLİKTEYİZ. BÜYÜK ZORLUKLARLA YAZDIĞIM BU BÖLÜMÜ UMARIM BEĞENİRSİNİZ.

 

KEYİFLİ OKUMALAR…

 

* * *

 

MULTİMEDYA / MELEK - ÖMER

 

* * *

 

“ Şöyle geçin, ” diyerek elimle toplantı masasındaki sandalyelerden birini gösterdim.

 

Kulüpten merkeze kadar olan mesafe taş çatlasın 20 dakika bile değilken, bu adamın hangi ara haber uçurtarak, bu şekilde muamele görmesini sağladığını anlayamamıştım. Normalde şu an sorgu odasında, en kötü ihtimalle de nezarette olması gerekirdi. Ancak biz daha yoldayken üst’lerimizden gelen telefonla böyle bir durum söz konusu olmuştu.

 

Eli, kolu uzun tabirinin açıklamasının bire bir, kanlı canlı şahidi olmuştum bu gece.

 

Duyduğum andan itibaren de elim ayağım birbirine dolanmıştı. Bana böyle bir şey söyleselerdi kesinlikle sürülmeme neden olacak bir cevap verirdim. Ancak olay, Hakan’ın sorumluluğunda olduğu için ona ulaşmışlardı ve bana bu durumu ileten de Hakan olmuştu!

 

İşaretimle birlikte dikildiğim kapı ağzından, yüzüme kısa süreli bir bakış atıp bedenime tüy dokunuşu kadar hafif bir dokunuşla birlikte, uzun ve bir o kadar geniş gövdesiyle yanımdan ilerleyip, gösterdiğim sandalyenin tam aksine karşısındaki sandalyeye geçti.

 

Yanımdan geçmesiyle, ilk karşılaşmamızdaki o kokuyu yeniden hissetmiştim ve beni kısa süreli bir etki altına almıştı!

 

Derin bir nefes alıp, kapı ağzında daha fazla dikilmemek için onu orada öylece bırakıp; hiçbir şey söyleme gereği duymadan, oradan ayrıldım. Kahve makinelerinin olduğu kısma geçerek, kendime sert bir kahve hazırladım. Saat gece yarısını çoktan geçmişti ve bir kaç saat kadar süre sonunda hava aydınlanacaktı. Hakan, hastaneye geçtiği için sorgu işini benim halletmem gerekiyordu; ancak beyimizin avukatını beklemek gibi bir prosedür de söz konusuydu!

 

Hazırlamış olduğum kahveden bir yudum alarak toplantı odasının yanındaki dinlenme bölümüne geçerken, geniş dikdörtgen camdan içeriye kısa bir an yüzümü çevirdim.

 

Kendinden emin bir ifadeyle sandalyesine yayılmış, sağ ayağının bilek kısmını kabaca sol dizinin üzerine gelecek şekilde sabitlemişti. Sağ elinde tuttuğu kalemi de masadan destek alarak hareket ettiriyor ve yüzündeki o gergin ifadesini koruyarak gözünü dahi kırpmadan çatık kaşlarıyla birlikte kalemi izliyordu.

 

Farklı bir elektriği olduğunu, ilk andan beri anlamıştım. Ancak bunun neyden kaynaklandığını çözememiştim; ki çözmek içinde ayrı bir çaba sarf etmemiştim açıkçası. Üzerimde bıraktığı o etki, onu yıllardır tanıyormuşum gibi bir düşünce topluluğu içinde kendimi bulmama neden oluyordu. Belki de bu durumun tek sebebi kendini beğenmişliğiydi. Bu tür insanlarla karşılaşmadığım için bana tuhaf geliyordu ve onun gizemli yanıyla birlikte, böyle bir yanılgıya düşüyordum.

SENİN İÇİN (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin