Angel acıdan dolayı ne yapacağını şaşırmıştı. İnsanlar bu kadar canları yandığı zaman bayılıyorlardı ama Angel'ın öyle bir şansı yoktu. İlk defa yaşadığı bu şeyde neyin nesiydi?
Jun-myeon, oturduğu masadan kalktı ve koşarak ikilinin yanına geldi. Baekhyun şaşırmıştı ama şu anda Angel'a ne olduğunu daha fazla merak ediyordu.
"Hemen boş bir yere gidelim." dedi jun-myeon ve kızın bir koluna girerek ilerlediler. Baekhyun da kızın diğer koluna girmişti ama jun-myeon'a kızmıştı. Arkadaş olabilirlerdi. Ama yinede o onun sahte kuzeniydi ve neden kuzenine sarkıyordu?
"Ben...Ben... Acıyor..." dedi Angel ve kendisini yere attı. Okulun dışında bir yere gelmişlerdi.
"Ona neden dokundun?" diye sordu jun-myeon, Baekhyun'a.
Baekhyun kendisinden hesap sorulmasından hoşnut olmamıştı.
"Sanane!"diye kükredi birden.
"Kuzenin değil mi?""Değil. " dedi jun-myeon ve yere oturmuş, acı çeken kızın kanatlarını tuttu.
"Acıyor." dedi Angel. Baekhyun, jun-myeon'un boş havayı tutmasını tuhaf bir şekilde izliyordu. Birkaç dakika sonra da anlamıştı.
"Sen---sen de mi?--"
"Evet. Bende bir meleğim."
Baekhyun şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı.
"Ama sen lise birden beri--"
"Lise birden beri burada tıkılı kaldım. Sınıftaki Rose kimseye aşık olmuyor."
"Aah." dedi Baekhyun ve anladığını belli edercesine başını salladı. Demek bu yüzden Angel'la birden samimi olmuşlardı. Birbirlerini fark etmişlerdi.
"Yanıma gel." dedi jun-myeon.
Baekhyun yerde oturan ikilinin yanına çöktü.
"Onun neyi var?" diye sordu.
"Sadece kalbi oluşuyor."
"Ne?!" diye bağırdı Angel korkuyla.
"Böyle olacağını tahmin etmemiştim.""Tahmin etmeliydin. Eğitim almadın mı sen?"
"Aldım ama--hem sanane!"
"İyi o zaman kanatların yansın. Elimi çekiyorum."
"Hayır! Sakın ellerini çekme. Lütfen. Yanmalarına izin verme."
Baekhyun, endişeli ikilide gezdiriyordu sürekli bakışlarını.
"Tamam. Geçti." dedi jun-myeon.
Angel derin bir nefes aldı.
Jun-myeon yandığı için kapkara olmuş ellerini uzattı Baekhyun'a doğru.
"Bak." dedi. "Bunu ona sen yaptın."
Baekhyun korkmuştu.
"Be--Ben mi?"
O bir şey yapmamıştı.
"Meleklerin kalbi olmaz Baekhyun. Ama yeryüzüne indiğimizde, bu biraz değişiyor. Sevgiyle, yani bir insanın sevgisiyle ve sevgi dolu dokunuşuyla meleğin kanatları yavaş yavaş yanmaya başlıyor ve yok oluyor. Sonra da yok olan kanatlar yerine kalp oluşuyor."
Angel, jun-myeon'a baktı yalvarırcasına. Gerçekleri Baekhyun'a söyleyip onu daha fazla korkutmak istemiyordu. Aslında yarısına kadar doğru anlatmıştı. Kanatları yandıktan sonra, kalbin oluşabilmesi için arkadaş sevgisinden çok daha fazlası gerekiyordu. Karşıdaki sevgi aşk olmadıkça, kanatlar kalbe dönüşemezdi ve kanatları yanan melek, sonsuza kadar ortadan kaybolurdu. Tüm insan hatıralarından silinir ve hiç varolmamış gibi hissettirirdi.
Jun-myeon dudaklarını dişledi ve orayı kömür gibi kara elleriyle terk etti.
"Ben üzgünüm. Sadece arkadaş--"
"Senin suçun değildi Baekhyun-ah. Bana ip alırsan barışırız."
Baekhyun kaşlarını çattı bu tuhaf kıza.
"İp mi?"
"Hıhım. İp. İp atlamak istiyorum."
Angel gülümserken, Baekhyun'da onun iyi olmasına sevinmiş ve gülümsemişti.
"Tamam. Sana ip alacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMAZ MELEK
FanfictionBaekhyun uçan balonun ipine dileğini bağladı ve annesine gülümseyerek gökyüzüne saldı. Balon ,o sırada gökyüzü diyarında babasından azar yiyen, kanatları yeni çıkan yaramaz meleğin başına çarptı. Melek hızla yeryüzüne düşmeye başladı. Babası telaşl...