Angel, karşısında ağlayan Baekhyun'u görünce ne yapacağını şaşırdı. Söylese ne olurdu ki sanki?
'Ben senin meleğinim' dese ne olurdu? Zaten bu gidişle sonsuza kadar ayrı kalacaklardı... Kaderinde unutulmak, hiç varolmamak vardı zaten."Sen kimsin?"
Baekhyun tekrar aynı soruyu yöneltti. Kalbi öyle acıyordu ki... Söküp çıkarmak istiyordu. Gözünün önünde beliren kız profili aynı Angel'a benziyordu. Ama kimdi bu görüntü? Neden yüzü yoktu. Biraz daha zorladı zihnini Baekhyun ama olmuyordu. Yüzünü göremiyordu bu çılgın kızın. Sadece neşeli bir kız yaşatıyordu zihninde.
"Ben..."
Angel, hıçkırarak ağlamaya başladı. Baekhyun'un biraz ardında onlara korkmuş bir şekilde bakan Ra On ile buluştu gözleri.
Yapamazdı... Ra On için yapamazdı... Hiç değilse bir ay boyunca o minik kızın hayalini gerçekleştirmeliydi. Mutlu etmeliydi onları.
"Angel?"
Angel duyduğu sesle arkasına döndü. Baekhyun ise, eski evlerinden çıkan yaşlı kadına gözlerini kısarak baktı.
"Geldin demek güzel torunum."
Yaşlı kadın Angel'a sımsıkı sarılırken, Angel hala daha dolu gözlerle olanları anlamaya çalışıyordu.
"Birkaç saniye önce gönderilen bir periyim." dedi yaşlı kadın Angel'ın kulağına fısıldayarak.
Angel, kadından ayrıldığında, yaşlı kadın kılığına girmiş periyi süzdü. Cidden periler kılık değiştirme konusunda çok yetenekli yaratıklardı.
"Büyükannen mi?"
Baekhyun sorunca, Angel aklını toparlayıp ona döndü.
"Ah... Evet. Burada oturuyoruz. Daha yeni taşındık sayılır. Değil mi büyükanne? Kaç yıl olmuştu?"
Angel, yanına yaklaşan yaşlı periden onay almak istemişti.
"Evet. Daha birkaç sene önce."
Baekhyun, kalp sızısıyla onları onayladı. Gidip kızının elini tuttu ve yaşlı kadına yaklaşıp selamladılar.
"Burada eskiden, yani çok eskiden annemle mutlu bir şekilde yaşıyorduk. Umarım yeni sahipleri de mutlu bir şekilde yaşar."
Angel, sevdiğine uydurduğu yalanla çaresiz hissetti. Ona yalan söylemek zorunda olmak başına gelen en kötü şeylerden biriydi.
"Yaşamak için bir sebebin büyükannen miydi?"
Ra On sormuştu tatlı çıkan ses tonuyla. Angel, ise daha da dibe battığını hissetti. Hayır! Diye bağırmak istedi. Kendisini yere atıp tepinmek, çığıra çığıra ağlamak istedi. Şekeri elinden alınmış bir bebek gibi ağlamak ve istediğini elde etmek istedi.
Cevap vermedi kendinden cevap bekleyen küçüğe. Sadece gülümsedi.
"Hadi. " dedi Baekhyun. "Evimize gidelim artık."
Ve ardında, hatırlamak istediği anılarını bırakarak, en mutlu oldukları yeri terk ettiler.
*****
Görevliler jun-myeon'u içeriye almadılar ve o da kapıda bekledi saatlerce. En iyi arkadaşının yok olmasına izin veremezdi. Şimdi onu alıp gitmeliydi. Gerekirse Baekhyun'un ölmesini sağlardı ve kurtarırdı onu. Rose'dan sonra tek dayanağı kalmıştı Angel ve onu kaybedemezdi.
"Merhaba?"
Jun-myeon oturduğu kaldırımdan kalktı ve kendisine yaklaşan uzun boylu çocuğu selamladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMAZ MELEK
FanfictionBaekhyun uçan balonun ipine dileğini bağladı ve annesine gülümseyerek gökyüzüne saldı. Balon ,o sırada gökyüzü diyarında babasından azar yiyen, kanatları yeni çıkan yaramaz meleğin başına çarptı. Melek hızla yeryüzüne düşmeye başladı. Babası telaşl...