Keyifli okumalar :)) Bölüm ithafını FeyzaNazlay için yapıyorum. Eğer görüyorsa çok teşekkür ederim, vakit ayırdığı için. Ayrıca medyadaki şarkı bomba! Şiddetle tavsiye edilir.
"Al."
Beyninin Baran'ın eline tutuşturduğu şeyin bir defter olduğunu algılaması neredeyse 20 saniye sürmüştü. "Ne yapmamı istiyorsun bununla?" diye sorduğunda Baran'ın yüzüne aptal bir gülümseme yayıldı.
"Günlük tutmanı istiyorum." Sesinde öfke yoktu. Sinirli de değildi. Aksine sakin bir ses tonu ile tane tane konuşuyordu. Bir de aptal sırıtışları olmasa harika olacak diye geçirdi içinden Azelya. "Bu savaşta yenilginin bedenine ince ince nasıl yayıldığını, acıyla bütünleşen bedeninde ölümün soğukluğunu hissedene kadar yazmanı istiyorum."
Baran'ın dudaklarından dökülen her bir kelime hatta o kelimeleri oluşturan her harf Azelya'nın kalbinde iğne batmış hissi uyandırıyordu. Dayanılamayacak bir sızı değildi ama sızlıyordu işte.
"Anlamıyorum" diye üsteledi. "Neden böyle bir şey yapmamı istiyorsun?"
"Çünkü böyle olması gerekiyor. Bende yazacağım merak etme. Belli mi olur belki bir mucize olur da kazanan sen olursun. Bazen kendinden çok emin konuşuyorsun."
"Ne yazmamı istiyorsun?" derken Azelya'nın bakışları sanki boşluktaydı. Oturduğu yerden kalkıp Baran'ın karşısına geçti. Boyları birbirine ne kadar yakındı. Boş bakışlarını Baran'ın sonsuz gibi gelen maviliklerine dikti.
"Hayallerinden başlayabilirsin." Dedi. Sesi merhamet kelimesine o kadar aykırı bir tonda çıkıyordu ki insanın içini ürpertiyordu. Mezar taşları konuşsa herhalde böyle bir ses tonuna sahip olurlardı. Bu kadar sade, net ve soğuk bir ses tonu. "Tabi o hikâyenin finalini muhteşem hayallerinin ölümü ile taçlandırmak da harika bir son olur. Ama hikâyenin o kısmı bende, sen rahat ol." Elleriyle Azelya'nın omuzlarına dokunduğunda ne kadar rahatsız olunabiliyorsa o kadar rahatsız oldu Azelya. Baran'ın gözlerindeki som kibir bir adım gerilemesine neden olurken ruhunun yağmurlarının gözlerine hücum etmesine engel olamadı. Ama Baran umursamadı bile. "Benimle gel" derken ses tonunun değişmemesi için ne kadar özen gösterdiği belliydi.
Ne olursa olsun gerçeklerin farkındaydı Baran. O bir katildi ve karşısındaki de kurbanı. Eğer rollerinin yer değiştirmesini istemiyorsa yerini korumalıydı. Vücuduna dalga dalga yayılan bir hissizlik bütün bedenini sardığında ancak o zaman tekrar konuşabildi. "Başlıyoruz."
Baran'ın söylediği onca kelime içerisinde sadece bir tanesini cımbızla alır gibi çekip alan algısı yerle br olmuştu Azelya'nın. Baran'ın karşısına geçip avazı çıktığı kadar bağırarak "Hayallerimi hatırlamıyorum" demek istedi.
Azelya'nın hayalleri küçük bir kız çocuğunun annesinin kan kokusunda savrulup birer birer terk etmişlerdi zihnini. Düşünceleri artık anılarının birbirlerini yaşatmaya çalıştığı bir yoğun bakım odası gibiydi. Burada doktor yoktu, hemşire yoktu, hasta bakıcı yoktu. Birbirinin ölümünü izleyen anılar ve o anıların başkahramanları vardı sadece.
Sessizlik yapması gerekeni yapıp harika bir arkadaş gibi ikisinin arasındaki öfkeyi dinlerken Baran'ı takip ediyordu Azelya. Arabaya bindiklerinde de bu uyumlu sessizlik bozulmadı. Azelya'nın aklı hala hayallerindeydi. Geçmişindeki tüm hayalleri sanki bir kitabın en güzel cümlelerinin yazılı olduğu bir sayfada o en anlamlı cümlenin olduğu yerdi ve okuyanın hayatını değiştirecek olan o altı çizili cümlenin olduğu kısım yırtılmıştı. O kitap artık işe yaramaz haldeydi. Okuyana hiçbir fayda sağlamayacaktı. Kalbinin en derin noktalarına hitap edemeyecek, ruhuna nüfuz edemeyip bedeni yalın bir halde ortada bırakacaktı. O artık boşuna okunacak bir kitaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZELYA
AcciónYağan yağmur bedenimin ve ruhumun her zerresine nüfuz ederken nefesim kesilircesine koşmaya devam ettim. Koştukça beni yutan, içine hapseden bir karanlığın içine çekiliyordum. Çekildiğim bu karanlığın içinde beni aydınlatan bir çift okyanus gördüğüm...