"Ya bugün Savaşla Barışa bakıcam. Söz verdim parka götürmek için. Başka bir gün gitsek?"
"Tamam ama senin de hep işin oluyo ya."
"Napıyım kızım sülale geniş."
"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz."
"Görüşürüz."
Bugün Kardelenle beraber takılacaktık ama Savaş ve Barış a söz vermiştim. Onları bir saatliğine parka götürecektim.
Önce Barışı sonra Savaşı aldım evden. Ardından da bizim sokağın başındaki çocuk parkına götürdüm. Onlar hemen kaydırağa giderken bende Salıncağı boş bulup oraya koştum. Şu an sabah saatleriydi. Kocaman park sadece bize kalmıştı.
Eminim birazdan dolacaktı.
Sallanmayı çok seviyordum. Saçlarım öne arkaya Doğru giderken daha da hızlanmaya çalıştım. Ama Barış salıncağa binmek isteyince inmek zorunda kaldım.
Savaş ve Barış salıncaklara binerken bende ikisini sallama başladım. Bizimkiler bıcır bıcır konuşurken bende sıra sıra onları sallıyordum. Bir süre sonra ben yorulunca onları kendi hallerine bırakıp banklardan birine oturdum. Yanımdaki kıpırtıyla oraya döndüm. Yusufu görünce çok şaşırsam da Şaşkınlığım kısa sürdü.
"Günaydın Yusuf. Naber?"
"Günaydın. İyi senden?"
"Benden de iyi. Napiyosun burda?"
"Spor yapıyordum. Seni görünce geldim işte."
"İyi yapmışsın."
"Sen ne yapıyorsun burda?"
"Minikleri getirdim. Sözüm vardı. "
"Eylül inşallah seneye de aynı sınıfta oluruz."
"İnşallah yusuf ya. Yusuf beni sallarmisin?"
"Tamam. Gel hadi."
Hemen koşup salıncağa bindim.
"Hızlı salla ama Yusuf."
Birşey demeden sallamaya başladı. Gittikçe hızlanırken tam istediğim hıza ulaşmıştım. Ama yusuf hâlâ sallamaya devam ediyordu.
"Yusuf tamam yeter. Düşcem şimdi!" Ama beni dinlemeden sallamaya devam etti.
Bu sefer resmen çığlık attım. Barış ve Savaş da bize bakıyordu.
"Dursana Yusuf!"
"Dursana lan!"
Anılın sesi parkın girişinde yankılanınca Yusuf durdu. Bende ayaklarımı yere sürterek durdum. Anıl Yusufa yönelince bende ne yapacaklar diye onlara bakıyordum.
"Kız sana dur dedi dimi lan!"
Anıl yusufun üstüne yürürken kolundan tuttum.
"Anıl! Napiyosun sen burda?!"
"Bende size gidiyordum. Senin çığlığını duyunca geldim."
"Öyle mi? Bize neden gidiyordun?"
"Bugun beraber Takılalımmı diyecektim."
Yemin et! Bismillah! Beraber Takılalım! Anıl ve ben!
Tam Anıla onay verecektim ki yusuf atladı.
"Bugün Eylül bana söz verdi. Siz başka zaman gezersiniz."
Yusufa kaşlarımı çatarak bakmaya başladım.
Bu sefer de itiraz etmek için açtım ağzımı. Ama Anıl konuştu.
"Öyle mi? İyi."
Ve beni konuşturmadan arkasını dönüp gitmeye başladı.
Anıl Barış ve Savaşı da öpüp giderken ben Yusufa döndüm.
"Yusuf ben sana ne ara söz verdim! Ne diyosun sen ya!?"
"Ne var işte Eylül. Bugün beraber gezeriz."
Sinirden diyecek söz bulamıyordum. Ona sinirle bakıp çocuklara seslendim.
"Savaş,Barış! Hadi gidiyoruz!"
ANILDAN
Sabah uyandığımda Nur ile olan konuşmalarımız gelmişti aklıma.
"Bak yarın sabah gidiyorsun Eylülün yanına. Diyorsun ki 'beraber birseyler yapalım mı?' Sakın tersleme kızı. "
Neden böyle birşey yapmam gerekiyor bilmiyordum ama Nur bunu sürekli söylüyordu. Bugün yapacak bişeyim olmadığı için de sanırım bunu yapabilirdim.
Yola çıktığımda Nura mesaj attım.
"Eylülün yanına gidiyorum. Ama hâlâ anlamadım. Bunu neden yapıyorum? "
"Sen bi git Eylülün yanina. Sonra hersey yerine oturur."
"Anlamadım. "
"Ben anladım. Sen git Eylülün yanına. Hadi bay bay."
Eylüllerin sokağına girdiğimde Eylülün bağırışını duydum.
"Dursana Yusuf!"
Parkın girişine girdiğimde bizimkileri görmem bir oldu.
"Dursana lan! "
Yusuf denen çocuk mal mal bakarken daha da sinirlendim.
"Kız dur dedi dimi lan!?"
Henüz çocuğa girişememişken Eylül tuttu kolumdan. Ona döndüğümde konuştu.
"Anıl! Napiyosun sen burda? "
"Bende size gidiyordum. Senin çığlığını duyunca geldim."
"Öyle mi? Bize neden gidiyordun?"
"Bugun beraber Takılalımmı diyecektim."
Eylül bir an durdu ve gülümsedi. Ama o konuşmadan yusuf konuştu.
"Bugün Eylül bana söz verdi. Siz başka zaman gezersiniz."
Eylülle beraber Yusufa döndük. Yusufa söz vermişmiş. Tamam. Öyle olsun.
"Öyle mi? İyi."
Yapacak bir işim kalmadığı için Barışı ve Savaşı öpüp çıktım Parktan. Eylülle artık eskisi gibi konuşup, takılamıyorduk. Ya onun ya benim işim oluyordu.
Gerçi yusuf bey Eylül hanım için çok değerliydi. Onu satıp benimle mi takılacak?!
Telefonumu çıkartıp Nura mesaj attım.
"Eylül hanım Yusuf beyle takılacakmış. "
"Hadi be! Off napalım. Başka sefere artık. Eee bugün ne yapıyoruz?"
"Önce bir kahvaltı mi yapsak?"
"Bizim kafede buluşuruz."
Umarim beğenmişsinizdir. Bu hafta yazdığım hicbirseyi beğenmiyorum ama umarım olmuştur. Tekrar görüşmek üzere :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM 2- VELET
Teen FictionEylül. Annesi kadar güzel ve kırmızı saçlarıyla oldukça dikkat çekici. Anıl. Babası kadar yakışıklı ve annesinden aldığı mavi gözleri ile bir o kadar da etkileyici. Bu iki velet küçüklüklerinden beri birbirlerine karşı olan elle tutulur cinsten çe...