NUR'DAN
"Anıl seni bu kumandanın üretildiği yere götürüp bu kumandayı da orda sokarım bitarafına! Dalga mı geçiyorsun ya sen!?"
"Noluyoruz amına koyayım! "
"Ya bunlardan benim niye haberim olmuyor! Ben sana herseyi bana anlat demedimmi! Yoksa artık beni kardeşin olarak görmüyormusun. Tamam Anıl öyle olsun!"
"Sabah sabah aç karnına ne yiyip içiyorsun acaba çok merak ediyorum. Bu gevezelik bu boş konuşma isteği nerden geliyor anlatsana biraz."
"Anıl uzun cümle kurma seni ciddiye alamıyorum."
"Bak Nur. Bu bahsettiğim olaylar iki üç gün önce oldu. Ve seni ne zaman arasam telefonun meşguldü. Bana bak. Senin sevgilin mi var!"
"Hayır yok. Ama bu yönde birkaç çalışmam var tabii. Aman neyse konumuza dönelim. Eylül sana sarıldığında ne hissettin. "
Anılla üç gündür görüşemiyorduk ve benim kaçırdığım o kadar çok olay olmuştu ki her ayrıntıyı öğrenmek istiyorum.
Mesela Anıl Eylüle sarıldığı zaman ne hissetti? Anılın sarılma gorişiminde Eylülün tepkisi ne oldu? Anıl Eylüllerde kaldığında nasıl bir ruh halindeydi? Ece teyze ne zaman hamile kaldı? Anıl bu bebeği neden istemiyor? Anıl neden bütün bu sorularıma cevap vermek yerine kaçıyor?
"Sana diyorum Anıl!"
"Off Nur. Sen kendine acilen bir sevgili yapmalısın. "
Ve bu cümlesi dikkatimi dağıtmaya yetmişti bile.
"Ya bencede Anıl ya. Hani bizim sınıfın karşısındaki sınıfta Alp diye bir çocuk varya onunla konuşuyorum. Yanlız çocuk çok yakışıklı. Ama biraz salak gibi. Ama salak olmasını görmezden geliyorum. Çünkü neden? Çocuk çok yakışıklı."
"O çocuk bu sene okuldan gidiyor yanlız."
"Yaaaaağğğğğ! Anıl başka biri varmı böyle yakışıklı tanıdığın falan?"
"Gecen sene 11. sınıftan bi çocuk vardı. Neydi adı... Timur."
Bir Öğürme sesi çıkarıp 'ciddi misin' bakışları attım.
"O çocuk sümüklünün önde gideni Anıl!"
Anıl kıs kıs gülerken ona sinirle gözlerimi devirip yastığı iyice kucakladım.
EYLÜLDEN
Sabahtan beri bu iki gerizekalıyla uğraşıyordum. Yani Yıldız ve Rana abla ile.
Yok efendim Anıl neden bana sarılmış.
Yok efendim ben Anılı neden bize yatıya çağırmışım.
Ay! İçim şişti.
Yıldız ve Rana abla kendi aralarında benim durum değerlendirmemi yaparken bir yandan da benim dedikodumu yapıyorlardı.
Rana ablanın defter çekmecesinden bir kağıt çıkartıp yazmaya başladım.
"Sevgili salak Canım kardeşlerim Yıldız ve Rana abla,
Ben sizin dedikodunuzu bölmek istemediğim için aranızdan sessiz sessiz ayrılıyorum. Değerlendirmeniz bittiği zaman sonucu bana mesaj atarsınız. Sonra görüşürüz.
Sevgilerimle biricik mükemmel harika kardeşiniz EYLÜL."Notu onların görebileceği bir yere bırakıp çantamı aldım ve çıktım odadan.
Eee? Şimdi ne yapacaktım?
Kendimle başbaşa bir yemek mi yesem? Yada canım kendim ile beraber romantik bir alışveriş?
Bence en iyisi canım iç sesim ile beraber bir dizi izlemek olur.
Ama eve gitmek istemiyorum.
Güneşi mi arasam?
Ama o da Barışla Savaşa bakıyor.
Miray? O da arkadaşının yanında.
Anıl? Ay arasammı? Arıyımmı? Aramıyım. Yok arıyım. Arıycam.
Aradım.
"Efendim Eylül?"
"Anıl ne yapıyosun?"
"Nurdayım. Sen ne yapıyorsun?"
Nurda. Peki.
"Ben de eve gidiyordum. Yıldızlardan kaçtım da. "
"Ben de şu an Nurdan kaçıyorum. Kendisi sevgilisizlik depresyonuna girdi. İşin yoksa buluşalım mi?"
Eveeett! Sonsuza kadar evet!
"Olur. Nerde?"
"Bizim kafe?"
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Tam telefonu kapatıyorduk ki arkadan Nurun böğürme sesi duyuldu.
"Evde kaldıııığğğğmmmm!"
Telefonu kapattıktan sonra resmen sokakta bağıra bağıra kahkaha atmıştım.
Ay bi dakka! Anılla buluşucamtım. Ben. Makyaj? Üstüm nasıl? Ay bana ayna bulun!
Umarim beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere. Hoşça kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KOMŞUM 2- VELET
Teen FictionEylül. Annesi kadar güzel ve kırmızı saçlarıyla oldukça dikkat çekici. Anıl. Babası kadar yakışıklı ve annesinden aldığı mavi gözleri ile bir o kadar da etkileyici. Bu iki velet küçüklüklerinden beri birbirlerine karşı olan elle tutulur cinsten çe...