(Şarkı ile dinlemek isteyenler için; vazgeç gönül -tolga sarıtaş-)
Multimedya; Name
Bölüm ithafı;
@tugbasahne
Değerin her zaman hissediliyor dostum.~Keyifli okumalar~♡
•••
Name
Hayattan ne istiyorum?
Aşk? Para? Güç?
Hayır!
Buldum! Ben hayattan isteyeceğim şeyi buldum!
Ne aşk ne para ne de güç istiyorum.
Ben hayatı çok çok, dolu dolu yaşamak istiyorum!
Anı şimdi yaşamak, pişman olmak istemiyorum. Tek değil çok şey yaşamak, yaşadıklarımla gurur duymak istiyorum. İstediğim çok şey var. Ama istemediklerim daha fazla. Fazlalığı önemsenmeyen. Gerek duyulmayanlar kadar.•••
Bana döndü. Gözleri ne kadarda güzeldi küçüğün. İrisleri kocaman ve siyah çerçeveli mavi gözlü. Saçları düz uzun ve siyah. Yere eğildim. Ellerimi bezler olan ellerine doğru uzattım. Neden evinde değilsin küçük? Niye oyunlar oynamıyor sende yaşıtların gibi küçük şeylere bile kahkaha atmıyorsun ki? Adil değil be. Bezlerinden biri yere düştü. Almak için eğilince önce davranıp aldım. Alırken hiçte yabancılık çememiştim. Meraklı şekilde ne yapacağıma bakıyordu. Bezi öne doğru uzattım. Alması için değil. " Okula gidiyormusun?" Gözlerini bana çevirip "Niye sordun ki abla?" "Sadece öğrenmek istedim" "neyi?" "Eğer bu çocuk okula gidiyorsa hangi öğretmen ödev verebilir ki cam silmeyi?" Biraz şaşırdı sanırım. Çocuk dokuz veya çevresi yaşlara sahipti. Yani küçüktü. Biraz bekledim ve tekrar sordum. " adın ne senin?" "Salih" biraz tebessüm ettim. Dedim ki kendi kendime;
Tek bir harfle kaybetmişsin sen. Talih uğramak isteyip yamulmuş sende :) .
"Peki salih... soruma cevap vermedin." "Gidiyorum abla" "Pekii..." elimdeki bezi sallayıp "bunun sende ne işi var?" " çalışıyorum." "Sadece cam mı siliyorsun salih?" "Kağıtta topluyorum" demek kağıt da topluyordu. Benim araca gitmem için burda beklemesi lazımdı. " Burada bekle salih " araca girdim. Şöföre verilen görev beni yamana götürmekti ama belliki dediklerimi de yapıması söylenmiş. Söylenmese aracı durdurmaz devam ederdi değil mi yoluna? "Küçük çocuk için bir miktar kağıt para lazım" kafasını sallayıp elini cebine attı. Yirmi lira çıkartıp bana uzattı. Araçtan inip yanına gittim. Ve eski pozisyonu aldım tekrar. Diğer elimdeki bezi gösterip " bunu sana bir şartla veririm salih " ve o elimi indirip para olanı kaldırdım." Bunu almanı istiyorum." Küçük kaşları çatıldı ilk önce ve konuşmak için açan ağzı belli ki kabul etmeyecekti. Parayı katladım o fark etmeden yeşil bezide açıp içine koydum."çalışıyorum dedim abla. Dileniyorum demedim." Zeki ve gururluydu. Yaman gibiydi işte. Elimdeki yeşil bezi hızlıca alıp uzaklaşmak için gidiyordu ki, kalbini kırmamak için tekrar seslendim. Ve tekrar durup döndü " sen demedin mi kağıt topluyorum diye? Bende sana kağıt vermiştim salih." Çatık kaşları düzeldi ve biraz tebessüm etti. Ama nuh dedi peygamber demedi." Yine de sağol abla" gitti. Git sen git. Nasıl olsa istediğimi vermedim mi sanki sana.
Araca bindim ama camdan halâ ona bakıyordum. Araç hareket etmek için öndeki arabaları bekliyordu, ki hareket ettiğine göre demekki onlarda ilerleme kaydetmişti. Gözlerim halâ ondayken duvar kenarından bana bakıyordu ki bezle birlikte parada düştü ellerinden. Eğilip ikisini de alıp bana tekrar döndü. Tebessüm ettim ve el sallayıp uzaklaşan araçla birlikte gözden kaybolan salihte geride kalmıştı. Şimdi sadece yaman vardı. Yada olacaktı.•••
Bir yarım saat sonra düz bir arazinin ortasında durdu araç. "Benim işim buraya kadardı " "ne yapmam gerek benim şimdi?" "Biraz sonra yaman bey sizi alacak" eğer burada tek kalmayacaksam ve yaman gelecekse sorun yoktu."tamam" arabadan inip şöförün geri dönüşnü izledim. Bekledim biraz daha. Ve bir siyah jip araziye giriş yaptı. Yanımda durdu. Kapısı açıldı ve yaman indi. Ayaklarım ona doğru giderken onun yenilenmiş kıyafetlerine ve hala eskisi gibi bakan gözlerindeydi gözlerim. Ayaklarım ayaklarının önünde durup ellerim kollarını gitmesin tekrar diye tutmuştu sanki. Baktı bana tebessüm etti. Güzel gözleri azda olsa kısılılıp, kürekle yanağına çukur açmıştı gözlerim. Gamzeleri vardı. Kollarını sardı bana. Bekledik böyle belki on belki on beş dakika. Ayrılınca sordum sorulması gerekenleri tek tek. "Niye yakup abiyle gelmedin yaman? Niye senin için endişelenmeme izin verdin? Niye?" Anın sevinci veya mutluluğu bende ters etki yapıp ağlamak yerine sert kelamlarıma yansımıştı. "Endişelenecek durum olsa yanında ben olurdum name sadece senin yakup abinin yanında bir süre durman gerekti ama bakıyorum ki sen duramamıssın. " bunları derken yüzünden eksik olmayan tebessümü sonlara doğru büyümüştü. "Yaman...Kadir kim?" Biraz durup bekledi " sana ne dedi name?" Bunları derken hiçte tebessüm etmiyor hatta tedirgin bir hale sokuyordu insanı. "Sana güneş yağdırmaya karlar inmeye başladı ufaklık insanlar düzen istiyor gibi bir şeyler dememi istedi yaman" biraz tekrarladı kendi kendine. Sonra bana döndü. Sıcak bir tebessüm bahşedip kollarını tekrar sıkıca bana sardı. Ve edirnenin boş arazisinde sarmaş dolaş olan bizi rüzgarın soğuk etkisi veya yamanın yönlendirmesiyle jipe bindik. Ona döndüm. "Bu arabayı nereden aldın?" Sorumu cevapsız bırakıp bana dönük yüzü bizi buralardan uzaklara götürmeye yetmişti bile." İzmire gidiyoruz name" izmir...
•••
Bölüm sonu!!!
Merhabalar, umarım beğenmişsinizdir. Bu bölümü sahura kadar uyumayıp sakin kafayla yazmak istedim. Saat şuan 04.13 fakat halâ uykunun gramı yok. Neyse...
Ben izmire olan hayranlığım kitaba da yansıdı (bir gevrek, bir boyaz, ikide kumru...). Ve bu bölüm benim içime sindi umarım beğenmişsinizdir.
Hayalet okuyucu olmayalım lütfen!!!
Düşünceleriniz önemli.
Görüşmek üzere Allaha emanet olun!!!
-Mine Beyza-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Hayatı Haketmediler
Novela JuvenilHayat neydi? Hayat seçilmekti. Kimse oyuna dahil olurken kurallarını kendi yazmamıştı. Ve herkes bir şeyler isterdi birilerinden. Sadece yeni kodlar yazması gerekti bazılarının. Şşş biraz daha sessiz. Uykuda insanlık. Bu yüzdendi sessiz ve de usul b...