Asra yemin ederim ki...

56 31 60
                                    

Sdanrkrk4688'e ithaf edilmiştir. k.maraş kahramanı;
Seni de çok seviyorum.

(şarkıyla okumak isteyenler için; delibal-erkekler de yanar)

•••

Ellerimde domates ve bıçak arka fonda çalan şarkıya eşlik ederken sallanıp işimle ilgileniyordum. "Zalim peder..Allahtan kork sopası yok....Erkeklerde yanar hemde nasıl yanar.....ne güzeller gördüm akşamdan sabaha"  sulu sulu yani kısaca vıcık vıcık olan domatesler tava yerinde elimdelerdi. Domateslerle birlikte biberleri yağa atarken kestane kızılı kısa saçlarıma bağladığım 5-6 santimlik flora benzeyen bezin canlı olup olmayacağını düşündüğüm kısa zaman diliminde kafayı yemek yerine menemeni yemeyi tercih ederdim. Kulağıma doğru biri üflüyordu. Yağın sıçramamasına dikkat ederken yavaşça arkamı döndüm. Nasıl becerdiğimi bilmediğim tek kaşımı havaya kaldırdım. Tek eli gözünde parmakları aralık Yamana baktım. Bu üç unsurda sorun yoktu. "Name?"  "Buyur,benim?"
"Sence yumurta mı tavuktan çıkar,tavuk mu yumurtadan?" Baygın bakışlarla karşılık alıp cevabı yapıştırdım.
"Nerden çıkarsa çıksın sonu belli" "Haklısın sonu benim midem" 
"kim demiş? Tabiki hayır"
"hıı kesin öyledir zaten,,bak merak ettim neresiymiş sonu?" Birden kahkahayı basıp
"Lağam deliği" dediğimde suratı boş boş bakmaya başladı. Gözlerini kaçırdı ve bir kaç saniye sonra bana dönüp alaylı bir şekilde ve gülerek baktı. "Farklı bir zevkin var" anlamayarak soru dolu gözlerle ona baktım.
"menemen diyorum,,hiç yumurtasız denememiştim."
Ampul! Bir ampul belirdi en derinlerden. 'Salak' diye bağırdı birileri. Hemen arkama dönüp kırmadığım iki yumurtayla karşılaştım. Pişmek üzere olan menemene yumurtayı nasıl kırdıysam artık..hatırlayamıyorum..

•••

Filozofla geçen kahvaltı sürecinde bol şenlik ve bol kahkahayı davet ettik masamıza. Dört gün önce eve gelişimizde şoka uğrayıp hayran olurken, bugün ve sonrasında bu şehre aşık olacağımı hissediyordum.
Temanın deniz ve tuzlu su kokusu olduğu harika bahçede sessizce oturuyordum. Yamanı yanımda görmek elbette isterdim ama bir buçuk saat önce evden ayrılmıştı. Yeşil çimlere cenin pozisyonu alıp üzerimdeki battaniyeyi biraz daha sıktım. Dirseyim başımın altındayken küçük fısırdaşmalarla birlikte tok bir ses duydum. Yerimde doğrulup evin batısında kalan bahçeye ilerledim. Küçük sesler duyuyordum."hey,hey,neredesin inek?"
İnek mi? Benmiydim inek?..aynı ses tekrar edince daha da yaklaştım. "Pişt,,inekk" fısırdıyordu. Bir kızdı. Küçük bir kız."bak annem kızacak,,,inek gel buraya dedim sana" kısık sesle tıslıyordu. Arkasından ilerlerken ayağıma takılan bir metre civarında bir kıza çarpınca kız çığlık atarken benim kulaklar sağır olurken. Gözlerimi kapatıp ses tellerim yırtılacak derecede bir çığlığı da ben bastım. Ses kesilince tek gözümü açtım. Kız da bir elini yüzüne kapatmış tek gözüyle bana bakıyordu. Kız,,,çok güzeldi. Dilim tutuldu,dudağım uçukladı,nefesim kesildi sandım direk ona bakınca.

 Dilim tutuldu,dudağım uçukladı,nefesim kesildi sandım direk ona bakınca

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gözlerimi sonuna kadar açıp güldüm. Sonra bir anda ciddi oldum. "Sen" dedim işaret parmağımı ona doğrulturken."b-ben" "evet sen,,,sen bana inek mi diyordun?"
"Sana mı diyordum?" "Evet bana mı diyordun?"
Güldü ve kafasını sağa sola sallayıp kahkaha attı. "Hayır sana demiyordum ki ben" biraz yaklaştım. Zaten en başından beni sert ifadem yerini koruyamazken güldüm. Kulağına eğilip "hey,,o zaman bahçe de bir inek var ha... sen ne dersin?"
Güldü ve ağacın üzerindeki sarının turuncu tonuyla sütlü kahve renginde bir kediyi gösterdi."İnek benim kedim. Bu bahçeye kaçtı ama geri gelmiyor" bana dönüp sanki kanıtlar gibi kediye geri döndü.
" Hem baksana ineğe ne kadar çok benziyor" doğru söylüyordu renkleri aynı inek gibiydi. [-kendimi küfrediyor gibi hissettim bir an..-]
Küçük kıza dönüp baktım. Bana bakıyordu,birazcık umut dolu.
"Kedini almana yardım edebilirim,,,"
Biraz durup bekledim adını söylemesi için ama anlamadı küçük kız. "Ben Name,senin adın daa??" Tek kaşımı kaldırıp baktım. "Asrayım ben" asranın anlamı neydi ki? Asırdan geliyordu..kökü asır oluyorsa yıl anlamına geliyordu. Kedisi miyavlıyarak tıpış tıpış asranın ayağının dibine geldi. Uğraşmama gerek kalmıyordu. Ayağa kalktım ve elini tuttum."tanıştığıma memnun oldum..ineğin sahibi bayan asra hanım..pekte güzel kediniz var." Sırıtıp elini çekti. Ve "saçların güneşe benziyor" dedi. Güldüm. Bileğinin kenarında yan yana iki siyah nokta vardı. Ya böcekti ya da 'ben'. Elini tekrar kavrayıp baktım."Ne oldu?"
"Sadece elinin üzerindeki 'ben' mi diye baktım." Dikkat kesilip bakıp bana hitaben konuştu. "Hayır o 'sen' değilsin annem." İlk önce anlamadım ama kahkahayı koyverdim sonralarda. Gülmekten karnım ağrıyordu artık..

•••

Asranın annesinin seslenişi üzerine gitmesi, yamanın eve gelmesi üzerinden gece oluncaya kadar bir zaman dilimi geçmişti ve ben hâlâ aklıma geldikçe kıkırdıyordum.
"Bir şey var sende" yamanın bana seslenmesiyle kısık kıkırdama kahkahaya,kahkaha neredeyse çığlık çığlığa gülmeye sebep oluyordu. Ben güldükçe yaman sırıtıyordu. Sakinleştiğimde yamanın gülen ama cevap arayan surat ifadesiyle karşılaştım. Başımı sağa sola sallayıp elimle gözümden gelen yaşlara yelpaze yaptım. "Bugü-ün bir kız çocuğuyla tanışt-tım." Dedim. Dikkat kesilip beni dinliyordu. "Konuştuk,tanıştık derken elinde iki ben varmış, ba-başta böcek sandım, bakayım dedim. Ne oldu deyince 'ben mi diye baktım' felan dedim. O da oraya baktı,ba-baktı, bak-" kelimelerim kahkahayla sonlanırken. Derin bir nefes alıp Yamanın şaşkın yüzüne karşı" sonra 'hayır o 'sen' değil annem' ded-" derken Yaman Büyük bir kahkaha patlattı ortaya. On dakika sonra etraf durulunca Yamana baktım."adı asra..çok güzel bir kız"
"Asra mı?"
"Evet" Yüzü durgunlaşırken küçük bir tebessüm etti. Kısık sesle konuştu. "Asra yemin ederim ki..."

•••

Yamanın amerikan tarzı beyaz tezgahın karşısındaki koltukta oturup televizyona bakması gerekiyordu. Ama üst kattaki odalara girip bir şeyler karıştırıyordu. Beyaz unlu kurabiyelerden birini ağzıma tıkarken burnuma kaçan unla hapşurdum. Ağzımı dirseğimden çekerken merdivenden inen  yamanı gördüm. Yanıma gelip bileğimden çekiştirirken yanında kukla gibi ilerliyordum. Merdivenin başından başlayıp çıkarken o durdu. Bense sadece teker teker yerleştirilmiş yeşil, mavi, sarı postitlere bakıyordum. Birini elime aldım, sarıydı ama mor bir kalemle yazılmıştı.
Engel mi var sanıyordun en mutlu güne?
Baksana bana hep yanında seninle birlikte..
Diğer mavi postiti eğilip aldım.
Tek şair sen değilsin kaptan..
Yanında yolcular var.
Pembe postit biraz daha yukarıdaydı. Çıktım ve aldım. Ama bu yazı el yazısıydı, yamanın el yazısı..
Ellerini saklardın ya eskiden; vurmasınlar diye..
Ağlardın ya eskiden;
Açıyıp vurmasınlar diye..
Sakladın..
Ben de Kalbimi sakladım;
Seni sevsin diye...

İyi ki doğdun..
•••
Bölüm sonu!!!
InşAllah beğenmişsinizdir.
Asra ile ilgili birkaç şey bilenler var. Resmi hakkında özellikle...
Bunu lütfen belli etmesinler. Ileride ben bizzat söylemek istiyorum. Eğer çok merak ediyorsa bilen kişi özelden msj atsın..
I💟you
Allaha emanet olun..
                        -Mine Beyza-

Bu Hayatı HaketmedilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin