Bölüm 26 : 3 HAFTA

18 3 2
                                    

●●● Deniz'in Anlatımı●●●
Bugün tam üç hafta olmuştu dedem öleli. Çiçek mezarlığa gitmei dışında hiç odadan çıkmıyordu.  Az konuşuyordu o da ani çıkışmaları bide psikolojik karın ağrılarında konuşuyordu.  Dedemi kaybettikten sonra psikolojik olarak karın ağrıları başlamıştı.  Bunun için kaç kere doktora gitmiştik ama doktor ağrının fiziksel değil psikolojik olduğunu söyledi. Şimdi ise odaya kimseyi sokmuyordu.  Bende yemek yemediği için ilaçlarını vermiyordum. Yemek tepsisi ve ilaçlarla odasına girdim.  Sağına yatmış öylece boş boş bakıyordu.  Ben kapıyı açınca bana döndü gözleri . Tepsiyi komidine koydum.

"Çiçek bak Ayşe teyze senin sevdiğin patlıcan yemeğinden yapmış yanında da pilav var yede ilacını iç"

" Yemicem"

" Yemezsen ilaç içemezsin dokanır"

" Deniz git!"

Artık sinirlenmiştim hergün aynı şeyi yapıyordu.

" Çiçek kendine gel artık biz mutlumuyuz sanıyorsun üç haftadır herkes perişan , ölenle ölünmüyor yanında bir sürü insan var kaç gündür onlarada bağırıyorsun ama artık yeter . Bunları yiyip ilacını içiyorsun hemen!"

" İstemiyorum tamam mı?  Hiç bir şey yaramı hafif etmiyor bu acıyı hissetmekte istemiyorum , , ağrı, sızı ağır geliyor anlamıyor musun?"

Saçı dağılmış gözleri kızarmaya başlamış olan küçük kuzenime gidip sıkıca sarıldım. İlk itti ama sonra Sarılmama karşılık verdi.

"Bizi yok saymanı istemiyorum , ne yaşıyorsak beraber paylaşacağız içine attıkça kötü oluyorsun seni böyle görmek istemiyoruz. Bi kendine bak çöktün Çiçek.  Şimdi yemeğini ye güzelim hadi. " dedim ondan ayrılarak.

Yavaşça tepsiyi önüne koydum o yemek yerken bende pencerenin yanına gittim. Sonra camın köşesinde duran ekranı yanıp sönen telefonu fark ettim. Sessize almıştı galiba arkadaşları arıyordu kaç hafta oldu doğal merak etmeleri. Telefonu ona belli etmeden cebime koydum. Ve arkama döndüm.  Az da olsa yemeğini yemişti şimdi ise yine aynı şekil yatmış Ege denen çocuğun boynuna taktığı kolye ile oynuyordu. Ege'yi ve Gökçe'yi arayıp konuşsam iyi olacaktı galiba. Çiçeğin bu durumuna teyzem de çok üzülüyordu. Önce onunla konuşup öyle aramaliydim.  Çiçeğe son kez baktığımda uyduğunu gördüm içtiği ilaç antidepresan gibi bir şeydi ve uyutuyordu. Tepsiyi alıp odasından çıktım. Tepsiyi masaya koyduğum da teyzemle annem komşuları geçiriyorlardı. Sonra benim yanıma mutfağa geldiler.

"Yedi mi yemeğini? "

" Biraz bağırıp çağırdım anca öyle yedi"

" İyi iyi az da olsa yesin , ne yapacağız biz bu kızla odadan çıkmıyor hiç"

" Aslında ben biliyorum gibi"

" Neymiş o Deniz?"

" Ya bizim kızın üniversite 'den arkadaşları var onlar gelirse belki çıkar , eski haline döner "

" Evet olabilir Gökçe onun kaç yıllık arkadaşı o gelirse sevinir"

" O var bir de Ege diye bir çocuk var"

" Ege?"dedi annemle teyzem aynı anda .

" Çiçeğin konuştuğu bir çocuk o da iyi gelebilir diye düşünüyorum Çiçeğe çünkü onları kırmak istemez"

" Bak şu kıza benim hiç haberim yok bunlardan"

" Zaten daha o şeye gelmemişler yani sevgili değiller "

"Tamam ara gelsinler"

" Tamam ben biraz hava alayım hem o sayede durumu anlatırım"

" Peki oğlum "dedi annem.

Dışarıya çok hızlı bir şekilde attım kendimi. Bu havayı seviyordum hafif esinti ve mis gibi toprak kokusu. Ev deniz kenarına yakın olduğu için hemen varmıştım. Bankın birine oturup yasladım ve Çiçeğin telefonunu çıkardım.

200 arama, 503 mesaj.

Bu kız üç haftadır telefonuna bakmıyor muydu ya?
Bu aramalarda 100 tanesi Gökçeye diğer 100 ude Egeye aitti. 300 mesaj Ege den 200 u Gökçeden üç tanesi de hattından gelen mesajlardı.

İlk Gökçeyi aramak istedim ama önce mesajlara baktım.

Gökçe: "Neredesin seni özledik , lütfen beni ara"
" Neden mesaj yazmıyorsun?"
" Çiçek"
" Beni arar mısın? "diye devam ediyordu.

Ege:" Gezegeninin Tek Yıldızı nerelerdesin"
" Seni acayip özledim"
" Niye aramıyorsun?"
" Seni merak ettim kıvırcığım"
" Artık endişelenmeye başlıyorum"
" Çiçek! "

Mesajları kapatıp Gökçe'nin numarasını kendi telefonuma yazıp aradım.  Çalıyor. .. çalıyor. .. ve sonunda açtı.

" Alo Gökçe ben Deniz"

" Aa , Efendim Deniz bende numaranı bulabilseydim seni arayacaktım. Çiçek ne mesajıma cevap veriyor ne de aramalarıma"

" Evet gördüm bende senin ile bu konuyu konuşacaktım... Çiçek iyi değil  Gökçe"

Gözlerim doldu yavaşça sesim kısıldı sonlara doğru.

" Onu çok merak ettim Deniz. Telefonu versen bir sesini duysam"

" Gökçe , çiçek konuşmuyor kimseyle , yemek yemiyor,  ilaç kullanıyor, o yüzden sana bir şey diyeceğim sizin buraya gelmeniz gerekiyor . Çiçeğin eski haline dönmesi için şu Egeye de haber ver belki onu görürse daha iyi olabilir"

" Tamam haber ederim de ne zaman gelelim"

" Hemen hemen ilk uçakla gelin"

" Tamam hemen bulalım internetten biletleri alalım"

" Tamam çok sağol "

" Önemli değil Çiçek benim canım, herşeyim onu bırakamam beni anlıyorsun dimi Deniz?"

" Anlıyorum Gökçe Çiçek çok şanslı senin gibi bir arkadaşı olduğu için"

" Bende öyle.  Egeye sen mi haber edeceksin?"

" Sen haber etsen ben çok tanımıyorum"

" Peki ben haber ederim"

" Teşekkürler, görüşürüz"

" Görüşürüz "

Telefonu kapatıp cebime koydum. Banka arkamı yasladım ve denizin dalgalanmasını seyrettim.  Dalgalar öyle anlamlı geliyordu ama anlamak çok zordu insanlar gibi. Çiçeği anlamaya çalışıyorum ama anlayamam. Ben kaldırabiliyordum. Ama o hem bünyesin kaldırmıyor hem de onun hayatında ilk defa birisi gitti o da çok sevdiği dedemizdi. Çocukluğudu. Banktan kalktım ve eve doğru ilerlemeye başladım. İnşallah Gökçeyle Egenin gelmesi onu eski haline döndürürdü. Diye düşündüm ve eve girip doğru kaldığım bana ait olmayan ama çocukluğumuzun çoğunda burda oyun oynadığımız odaya girip yatağa uzandım.  Biraz dinlenmek bana da iyi gelebilirdi.

############

Evet sevgili okuyucularım bölümü nasıl buldunuz begenmişsinizdir umarım.  Diğer bölümü en yakın zamanda yazacağım yorum yapmadan ve beğenmeden geçmeyin . Sizi seviyorum ... sevgi ile kalın :)

AŞK KALBİMİZİ ÇALINCAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin