FİNAL

1.2K 30 6
                                    

Ahu'dan odamın kapısının ısrarlı çalmalarıyla yerimden doğruldum. Uyku sersemlemiş kapıdakine bakmadan geri dönüp yatağıma yattım. Birisi girdi ve kapıyı kapattı. Saçlarımı okşayıp dudaklarımdan öptü. Sonra "Günaydın." demesinden Baran'ın geldiğini anladım. Bir anda gözlerimi kocaman açtım. Korkuyla "Koaföre geç kaldım demi? 😟"
"Tam geç kaldın sayılmaz. 2.30 dakikan var." dedi. Uyanamamanın pişmanlığıyla gözlerimi kapatıp sıktım. "Beni görende akşam teyzesinin kızının düğününe gidicek sanar. Nasıl gelinim ben!!" diye kendi kendime sitem ettim. Sonra "Aşkım zaten erkenden şaç yapıpta bir hayrı olmuyor o saçla 5 saat beklemek çok zor
Ertelemek biraz olmaz mı?" diye ekledim Baran "Tamam aşkım üzülme ben kadınla konuştum 4'e erteliycek. O yüzden biraz daha uyuyabilirsin ama bence hazırlan." Ayağa kalktım. Baran odadan çıktı. Önce saçımı yıkadım. Daha sonra üstümü giyindim.

Sonra mutfağa gittim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sonra mutfağa gittim. Görüntüye baktığım kadarıyla kahvaltı yapmışlardı. Bende kalan ekmeğe Nutella sürdüm. Koaföre gittik. Bu sefer önce gelinliğimi giydim. Saçlarımı ve makyajımı abartı değil sade ama bir o kadarda şık yaptırdım.

 Saçlarımı ve makyajımı abartı değil sade ama bir o kadarda şık yaptırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ne kadar sade yaptırmaya çalışsamda 1.30 saat sürdü. Küpelerimi, kolyemi, bileziklerimi ve diğer takılarımı taktım. Kızlarda hazırdı. Çiçeğimi de elime aldım. Baran'la Ufuk geldi. Arabayı Ufuk sürecek sadıcım Melek ve şahidimde Ece olacaktı. Tabi önce gelin alma kısmı vardı. Eve gittiğimde salonda babam ve bir kaç arkadaşım oturuyordu. Şimdi olacaklar belliydi. Arkamdan Melek kırmızı kurdaleyle geldi. Beni gelinliğin içinde görünce gözlerinden damlalar akmaya başladı. Tabi onu öyle görünce bendede aynı etki oldu. Sarılmak için kendimi zor tutuyordum. Önce kurdaleyle 3 kere bağlayıp çözdü. Sonuncusunda tamamen bağladı. Aşağı eğik olan kafalarımızı kaldırdığımız anda kollarımı omzuna kavradım. En son dayanamadım ve "Baba!" diye haykırdım. O an hiç birşey umrumda değildi. Kollarımı babamın sırtından ayırmak hiç istemedim. Kaç dakika öyle kaldım bilmiyorum ama o halde kaç gün kalabileceğimi çok iyi biliyorum. Zaten sarılmamı bitirmeyi hiç düşünmesemr korna sesleri buna mani oldu. Bende diğer arkadaşlarıma sarıldım. Tabi Melek ve Ece'ye ağlıyordu. 3'ümüzünde yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. "Ağlamayın" dedim. Bi süre onlarla sarıldık. Sonra aşağı indik. Yaklaşık 15 dakika sonra uzun bir konvoyun içindeydik. O sırada çekebildiğim kadar fotoğraf ve video çektim. Biraz sonra düğün salonuna geldik. Biz arka girişe gittik. Arabadan inip gelin odasına doğru gittik. Ben daha çok heyecanlanamaya başladım. Odaya Ece'ye girdi. Sıkı bir sohbete girdik. Sonunda bizim içeri girmemiz saat gelince ön kapıya ilerledik. İçeriden gelen sesler bitti, ışıklar söndü, ve şarkı çalmaya başladı. Bu şarkıyı bir kaç ay önce söylerken aklıma nerden gelebilirdi li bu şarkının düğün şarkımız olacağı. İkimizde derin bir nefes aldık. Baran'ın koluna girdim. İçeriye ilerledik. Tam masaların ortasında ki yerde(Adını hatırlamıyorum😂) durduk. Yukarıdaki mekanizmadan gelen ışıklar tüm dikkatin orda olmasını sağlıyordu. Tam ortada durduk ve birbirimize döndük. Bir elimi omzunu diğer elimlede elini tuttum. Gözleri öyle bir parlıyordu ki sanki gökyüzünde ki tüm yıldızların ışıltısı orda toplanmıştı. İkimizde sadece dudaklarımızla sessizce şarkıya eşlik ediyorduk. Adı lazım değil baş harfi sen... Şarkı bitince masaya ilerledik. Baran sandalyeyi çekti. Oturdum. Oda sandalyesine oturdu. O sırada ışıklar açılıyor ve alkışlar azalıyordu. Her şey olağan ilerliyordu. Biz oturduktan sonra başka bir şarkı çalmaya başladı. Bu sefer konuklar dans etmeye başladı. Her şey çok güzeldi. Sonunda o an geldi. Nikah memuru yerine oturdu. Şahitler de yerlerine oturdu. Nikah memuru sorularını sordu. Sonra o soruyu sordu.
"Sayın Mehmet kızı Ahu Erbay Faruk oğlu Baran Egeli'yi hastalıkta sağlıkta eşiniz kabul ediyor musunuz?"
"EVEEET!"
"Sayın Faruk oğlu Baran Egeli Mehmet Kızı Ahu Erbay'ıda hastalıkta sağlıkta eşiniz kabul ediyor musunuz?"
"Sonsuza kadar EVET!"
~2 Yıl Sonra ~
Doktorun yanından çıkarken gözlerinde ki parıltıların yerini yaşlar almıştı. Sanki damlalar düşmesin diye gözünü kırpmıyordu. Yutkundu... Yutkundu...
"Baran ne dedi doktor?"
"Y-yokmuş bişey. Hadi gel gidelim evimize."
Tam gidecektik ki beni kendine çekip sarıldı. "Ben seni asla bırakmam, bunu unutma tamam mı!"
Bi süre öyle kaldık. Sonra geri çekildi. Gözlerime baktı. Sonra elimi tuttu ve yürümeye devam etti. Arabaya bindik. Elleri titriyordu. Oturduğumuzda elimi eline kenetledi. Kendine yakınlaştırdı. Öptü. "Baran senin ellerin titriyor. Ben sürüyüm istersen." Kafasını iki yana salladı. Hızlı hızlı nefes alıyordu. Yutkundu. Derin bir nefes alıp arabayı çalıştırdı. Güneş batıyordu. Ve ben doktorun söylediklerinden çok Baran'ın neden bana böyle davrandığını merak ediyordum. Eve geldiğimizde kapıyı açtım. Baran kapı kolundan destek alıp içeri girdi. Kapının yanına çöktü. Gözlerini sıktı. Damlalar boşalıyordu gözünden. Karşısına oturdum. Gözlerim kendiliğinden dolmaya başladı.
-Baran ne dedi doktor? Söyle hadi. En fazla ne kadar saklıycaksın ki.
-Kansermişsin. Çok ilerlemiş hastalık. Artık bir çözümü de yokmuş.
O an hiç birşey duymuyordum, hissetyordum. Sanki tüm organlarımı kaybetmiştim. Baran hemen ayağa kalktı. Kafasını kaşındı. Sanki ne yapması gerektiğini bilmiyor gibi bir hali vardı. Hemen beni de kaldırdı. Bahçe kapısına ilerletetti. Kapıyı açtı. Bana döndü. Ellerimi tuttu.
"Ahu sen ölmeyeceksin. Çünkü sen ölürsen tüm yıldızlar söner. Dünyanın güneşi eksilir. Sen ölürsen ben ölürüm. Senin ölmene izin vermem. Sen ölmeyeceksin.
SEN BENİM KIŞ SOĞUĞUNDA ÇIKAN GÜNEŞİM, YAZ SICAĞINDA YAĞAN YAĞMURUMSUN."
~SON~

YAZ YAĞMURUM(TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin