[1 HAFTA SONRA]
"Hey hey hey, sen! Onu yanlış yere taşıyorsun. Sola doğru git."
"Peki başkan!"
Aradan yaklaşık 1 hafta geçmişti ve şu anlık bir aksilik yoktu. Geçen hafta Jong In, Chanyeol'un gözünü fena korkutmuş olmalıydı. Veyatta yeni bir kurnazlık peşinde midir.. kim bilebilir ki.
Hafta sonun da okuduğu okulun 9.yıl dönümü olduğu için okul hazırlık içindeydi. Sehun etrafa eminler saçıp dururken kendisi de meşguldü. Ve tabii Jong In'de o'nu izlemekle meşguldü, uzaktan...
Sehun kafasını kaldırıp gözünü okul da gezdirmeye başlayınca camdan kendisini gözetleyen Jong In'i gördü ve kafasını yere eğip kızardı. 'Lanet olsıca... Neden öyle b-bakıyor ki...'
Jong In ise Sehun'la göz göze geldiği anda ölümcül gülümsemelerinden birini takınmıştı. Sehun kafasını aniden kaldırdı ve ellerini kullanıp - beden diliyle 'Sen öldün, sapık.' dedi. Jong In yeniden gülümsedi ve camın kenarından ayrılıp Sehun'un yanına doğru yürümeye başladı.
**********
"Ah, yardımcı olabilir miyim?" dedi Baekhyun içeride ki anormal görünümlü sevimsiz deveye.
"O-Oh... Şey... Başkan Sehun... Burada yok mu?"
Bu ses tonu Baekhyun'un içini dondurmuştu adeta. Oldukça korkunçtu. Baekhyun gözlüklerinin çevresini tutup bir az yukarıya doğru itti ve "Gördüğün gibi burada yok. Bana söyle, ben o'nun yardımcısıyım." dedi. Karşısında ki yabancı kendisine şüpheli gelmişti ve onu burada tutmaya kararlıydı... Sehun gelene dek...
"Hayır, ben o'na iletmek istiyorum."
"Burada yok dedim, ne anlıyorsun?" dedi Baekhyun az önce ki halini taklit ederek. (hani showtime'da yapıyodu ya Tao'nun taklidini hgfyhujık Bi-le-me-din-ki diye... onun gibi dalga geçti yani)
Chanyeol sinirle iç çekti ve "Gidiyorum." dedi.
"Hohoho! Hayır. Neden kalıp beklemeyi tercih etmiyorsun seni ilginç?"
"N-Ne? Peki, tamam seni uzaylı."
"Tch."
"Tch."
Baekhyun, ilginç deveye döndü ve tersleyici bakışlarından birini fırlattı. Sehun'dan bir kaç taktik almıştı ve işine yarıyordu. Götü üç buçuk atsa da bunu çaktırmayaya çalışıyordu. Ayrıca Sehun'a olanlardan haberi de vardı. Sonuçta başkan yardımcısıydı ve bilmemesi hata olurdu.
"Adın ne ilginç deve?" dedi dosyalarla uğraşırken.
"Bana ilginç deve diye sesleniyorsun ya zaten!"
"Çünkü adını öğrenmek istiyorum beh!"
"Chanyeol, Park Chanyeol." dedi oturduğu yere iyice gömülürken.
"Hoo~ Memnun oldum sayın Yeollie." kafasını kaldırdı ve parlak gülümsemesi ile birlikte elini karşısında ki deveye salladı.
"Yeollie!?" Chanyeol bu ismi samimi ve sevimli bulsada karşısında ki çocuğa uyuz olmuştu. Kendisine böyle seslenilmesinden hoşlanmazdı.
"Evet. Y-e-o-i-ll-i-e." ayağa kalkıp işaret parmağıyla harfleri çizdi ve kaşlarını çatıp karşısında ki deveyi korkutmaya çalıştı. Ama daha çok... daha çok inkar edilemeyecek kadar sevimli görünüyordu! (fangirl mod on)
Chanyeol ağzından salyalarını akıtmamaya dikkat ederek kafasını iki yana salladı. Bu kendini beğenmiş cüce aklını karıştıramazdı.
"Neden buradasın Yeollie?" diye sordu Baekhyun tekrar dosyalara gömülürken.
"Başkanla bir şey konuşmam gerek."
"Hımm, anladım. Konuşmak ister misin Yeolliecik?" Baekhyun ağzını büküp o'nu daha çok sinir etmeye çalıştı... ve daha sevimli... daha sevimli bir görüntü! (Allah biası Baek olana sabır versin..)
"Aish! Sus artık. Dır dır dır dır kafamı yedin bitirdin be! Sen hiç susmaz mısın? Susmak nedir bilmez misin? İnsanların çenesinin de dinlemeye ihtiyacı vardır. Ve karşında duran insanın da beynini temizlemesi gerekiyor. Sus artık."
SESSİZLİK~
"Beynin kirli mi ki?" Baekhyun kafasını yana eğip masumcana sordu.
"Aish! Yok bir şey, yok. Tamam?" Chanyeol ayağa kalktı ve pencereye doğru yürüyüp dışarıda ki maratonu seyretmeye başladı.
Baekhyun'unda dosyalarla işi bitmişti ve sessizce ayağa kalkıp Chanyeol'e sinsice yaklaşmaya başladı... Çok daha sinsice... Parmak uçların da ufak ufak adımlar atarken bir yandan da gülmemek için tek eliyle ağzını kapatıyordu. Tam Chanyeol'ün arkasın da durdu ve ... "BÖ!"
"TÖVBE YARAPPİ PİSMİLLAH!" (azcık şive katmak istedim jhghjk)
Chanyeol arkasında ki sandalyeye takıldı ve korkudan sıçrarken Baekhyun'un kolunu tutup birlikte yere düştüler... İşte o dizilerde ki klişe sahne... Chanyeol yerde sırtı üstü uzanırken Baekhyun üzerinde resmen pozisyon almıştı! Chanyeol'ün gözleri irice açılmıştı ve korkudan mı neyse mal mal nefes alıyordu (ilginç ama öyle jhjkh). Baekhyun ise yüz üstü Chanyeol'ün üzerindeydi. Tek eliyle yerden destek alıyordu ve Chanyeol'e iyice dayanmamaya dikkat ediyordu. Chanyeol karşısında ki ufak çocuğun gözlerine derince bakarken o'nu hipnoz edemediğini anladı. Aksine, o ufak hüzünlü gözlere bakarken kendisi hipnoz oluyordu. VE PAT... ANİDEN KAPI AÇILIR... TA DA~ SeKai...
Kapının gürültülü bir sesle açılmasıyla birlikte Baekhyun daha çok irkildi ve kafasını Chanyeol'ün göğsüne yasladı. Sağ yanağı Chanyeol'ün kalbinin üzerin de yayılmıştı.
Sehun ve Jong In her zaman ki gibi tartışırken okul sorumluları sınıfa girmişlerdi. Girdiklerin de o tatlı tartışmalarını kesip yerde ki klişe manzaraya odaklandılar... Sehun adeta şok olmuştu, Jong In'inde bir farkı yoktu.
Jong In boğazını temizledi.. "Ehm, öhm,ahm, aay~ yani..."
"Jong In balgam mı çıkarıyorsun?" dedi Sehun gülerken.
"Sus bir. Ah yani... siz gençler. Bakın bunu burada yapamazsınız. Şey... Biliyorsunuz, burası okul. Tch, olmadı bu. Okul bu tür faaliyetler için çok sakıncalı bir yer gençler. Tamam ergensiniz, şehvetinizi anlayabiliyorum ama ... yapmayın. Ayıp ayıp çok ayıp..."
"YAAAAAAH! Ne diyorsunuz ya? Öyle bir şey yok! Çıplak mıyız şu an?" dedi Baekhyun Chanyeol'ün üzerinden bir çekirge edasın da zıplayarak ayağa kalkarken... ve tabii dediğinin yeni farkına varmış olacaktı ki eliyle hemen ağzını kapattı...
"Ah... Yani... Şey... Siz yanlış anladınız ehehe. Biz düştük yanlışlıklan... Öyle-"
"Hıhı tabi tabi." dedi Jong In Baekhyun'un açıklamasını bölerken. "O değil, sırtı yeri yalayan Chanyeol değil mi?"
Chanyeol yavaşça ayağa kalktı ve üstü başını silkeledi. Şu an kafasını kaldıramıyordu. Utançtan çileğe dönmüştü (hep domatis mi olcak ghjıhg).
"M-Merhaba." dedi eliyle ensesini ovuştururken.
"Voah, bu gerçekten Chanyeol." dedi Jong In o'nun yanına yaklaşırken... Chanyeol'un yanına ulaştığın da kulağına doğru yöneldi ve "Ne istiyorsun?" diye fısıldadı.
"Ah ben... bir şey diyecektim... Ben yaptıklarım için üzgünüm, gerçekten."
"Bunu bize açıklaman gerek Park Chanyeol. Bana neden bunları yaptın?" dedi Sehun.
"Ah... Şey... B-Ben yaptım çünkü... Çünkü erkeklere kötü davranıyordun. Sana çok gıcık olmuştum. Başımızdan BEEP olup gitmeni istemiştim. Ama son anlar da birden sanki her şey değişti. Yaptığım şeye ufacık pişman oldum, gerçekten. Ve emin olun ki daha zararımı görmeyeceksiniz, bu konu da ciddiyim."
"Ihm, inanmalı mıyız?" dedi Sehun, Jong In ve Baekhyun'a bakarken.
Baekhyun atıldı ve "İnanalım." dedi sevinçle. Neden bilinmiyordu ama Baekhyun'un gözünün içi parlıyordu. Sanki gözlerine gök yüzünden yıldız girmişti. (çlgn yzr)
"Peki, inanıyoruz o zaman sana Chanyeol. Bundan sonra iyi bir insan olacağına söz ver." dedi Sehun.
"Söz veriyorum."
"Hiç arkadaşın yok mu?" Jong In Sehun'un yanına doğru yürürken Chanyeol'e sordu.
"Ihm, hayır maalesef."
"Peki Baekhyun ney o zaman? Baya samimi görünüyordunuz?" Jong In pis pis sırıtırken kaşlarını oynattı.
"O'nunla daha bu gün... hatta az önce tanıştım." dedi Chanyeol tekrardan avucuyla ensesiyle oynarken (ooo aşık mı olduk jgugjk).
"Bence artık yakın arkadaş olmalısınız. O görüntüden sonra normal şeyler sezemem ben." dedi Sehun ve başını iki yana sallamaya başladı.
"Yeollie ile arkadaş olcağım tabii ki! Süper arkadaş olacağız biz, değil mi Yeollie?" Baekhyun parmak ucunda yükseldi ve Chanyeol'ün koluna girmeden önce o'nun yanağına ufak ama tatlı-samimi bir öpücük kondurdu.
"YEOLLİE???" Üç erkek sesi odayı inletti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
President of the school is waiter
FanfictionPresident of the school is waiter -Okul Başkanı Bir Garson *Tanıtım* Erkeklerin tümünden nefret ediyorum. Onlar dünyanın en salak varlıkları. Evet, ben de bir erkeğim. Lanet olsun ki böyleyim. Babam bir yıl önce evi terk etti. Evi terk etmesi sorun...