5.Bölüm 2.Part

2.1K 147 3
                                    

Ben Jong In'in sırtındayken birlikte bahçeli evime girdik. Annem bizi fark eder etmez endişeli bir hale büründü ve hemen yanımıza koşar adımlarla ilerledi.

"Sehun-ah, bir sorun mu var tatlım? Bu halin ne?" diye sordu saçlarımı geriye doğru atarken.

"Endişelenmeyin efendim," diye lafa girdi Jong In. "İş çıkışı eve doğru ilerlerken bayıldı. Ben de tesadüfen ordan geçiyordum. Sanırsam Sehun bu gün fazladan efor harcamış." dedi güler yüzüyle...

İçimi eritiyor...

"Bu arada, ben Kim Jong In. Sehun'un okul arkadaşıyım." ben hâlâ sırtındayken annemin karşısında eğilerek söyledi.

"Ah, çok teşekkürler Jong In-ah. Sehun, böyle bir arkadaşa sahip olduğu için çok şanslı." derken ben hiç kimseyi umursamayıp Jong In'in omzundan ayrılmak istemezcesine kafamı daha çok gömüyordum.

"İçeri geçin tatlım." dedi annem Jong In'e. Huah? Tatlım mı? Annem Jong In'i gerçekten çok sevmiş olmalı.

"Ama çok geç oldu." 

"Sorun yok, annenleri arayabiliriz değil mi? Hadi içeri geçin. Baksana, Sehun'un senden ayrılası yok gibi." dedi annem!

"Anne!?" dedim sesimin yükselmesine engel olamayarak. Kafamı da ani bir şekil de kaldırmıştım.

"Sehun-ah, uyanık mıydın bebeğim?" dedi annem yanağımı okşayarak. Ah, cidden!

Sadece gözlerimi devirmekle ve kafamı geri gömmekle yetindim.

"Hadi içeri geçelim." 

Annem güler yüzüyle bizi içeri aldı ve salona geçtik.

"Sehun-ah, artık arkadaşının sırtından in tatlım."

Of...

Bir az kıpırdandım ama inesim gerçekten yoooooook.

 Jong In kendini koltuğa attı ve onun altında kaldım. "Hey!" diye bağırırken o sadece gülmekle yetinmişti...

Meleğimsi gülücük...

Bu sırada o'na büyülenmiş gözlerle baktığımın farkın da değildim tabii.

"Sehun-ah, ben sizin için içecek getireceğim. Jong In, bir az benimle gelebilir misin tatlım?" dedi annem mutfağa ilerleyerek. Jong In'de "Tabii." dedi ve annemin peşine takıldı.

Ben kafamı uzattım ve neler olduğunu kestirmeye çalıştım. İkisi bir şeyler konuşuyordu. Sanki annem o'na bir şeyler teklif ediyordu ve Jong In'de nazikçe red ediyor gibi görünüyordu. Sonun da Jong In pes etmiş gibiydi. Annem telefonu çıkarttı ve birisini aradı. Telefonu kapattığın da güler yüzüyle bir kaç şey daha konuştular ve Jong In'in sırtını pat patlayarak salona yolladı.

Geldi ve tam yanıma oturdu.

"Ne konuştunuz?" dedim ağrıyan başımı ovalayarak. Sanki başım da Jong In'ler karşı karşıya gelmiş Ankara'nın bağlarını oynuyor gibiydi. Ah!

"Ne mi konuşt-"

"İşte içecekleriniz." dedi annem aniden salona girerek. Elinde ki tepsiyi önümüzde ki sehpaya bıraktı ve "Benim bahçe de bir kaç işim var çocuklar. Eğlencenize bakın... Jong In-ah, istersen Sehun'un odasına çıkabilirsiniz tatlım." dedi ve göz kırparak bahçeye gitti.

Anne  

"Evinizi çok sevdim başkan Sehun, çok şirin. Annen de öyle." dedi Jong In içeceğinden bir yudum alırken.

"Aah, öyledir. Bir de ufak kız kardeşim var ama o şimdi uyuyor olmalı-"

"Oppaaa, seni çok özledim." Yoon Ji koştu ve kucağıma zıpladı.

President of the school is waiterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin