Bazen o kelimeler yerinden kımıldamıyor. Bazen o kelimeler hareketlenmiyor. Bazen kelimeler ses haline gelmiyor. Bazen kelimeler o kadar yükseliyor ki ses duyma eşiğini geçiyor. Bazen öylesi haykırışlar, öylesi çığlıklar, yok işte diyor ki duymuyoruz. Bazen de öyle bir frekanstan çıkıyor ki o sesler, insanın kulağı duymuyor ama bir sokak köpeği geceyi onunla bir beton üzerinde geçirmek zorunda kalıyor. Bazen belkide hepimizin ulaşmak istediği şeyin sadece saf bir enerji olduğu. Bazen hepimizin danışmak istediği şeyin, atmosferin üstünde adeta özgür birer ruh gibi salınan manyetik sapmalar olduğunu ister. Bazen sadece manyetik bir sapma olmak ister insan. Bazen bir manyetik sapma olmayı yalnızlıkla karıştırıyor insan. Bazen şiddetli bir manyetik sapmanın gerçek yalnızlık olduğunu dedim ya karıştırıyor insan. Ölmek istiyor insan, bazen ölmeye duruyor insan. Eğer ölüm olmasaydı neye yaşayacağını bilemezdi insan. Eğer bir düşman olmasaydı niye var olsun ki diğer tarafta ki. Bazen bir taksiye biniyor insan yürü diyor yürü sorma nereye gittiğimi. Çünkü bir yere gitmiyorum. Bazen öyle bir taksi şoförü çıkıyor ki karşına yüzünü görmüyorsun belki gözünün kenarını, aynanın kenarından. Anlıyor seni, dediğini ikiletmiyor.
Bu bölümün sonunu Münevver Andaç'ın Nazım Hikmet'e gönderdiği mektupdan bir kısım ile sonlandırmak istedim.
İstanbul'dan mektup
Canım,
uzandığın yerde yazıyorum,
yorgunum pek,
aynada yüzümü gördüm, adeta yeşil.
Havalar soğuk, yaz gelmeyecek.
Haftada otuz liralık odun lazım,
başa çıkılır gibi değil.
Demin, sofada iş görürken
battaniyemi aldım sırtıma.
Camlar, çerçeveler kırık,
kapılar kapanmıyor.
burada barınmamız imkansız artık,
taşınmalı,
ev yıkılacak üstümüze.
Kiralarsa dehşet pahalı.
Sana bunları ne diye anlatırım?
Üzüleceksin.
Derdimi kime dökeyim?
Kusura bakma.
Isınsa, iyice ısınsa ortalık ama,
hele geceler.
Bıktım usandım üşümekten.
Rüyalarımda Afrika'ya gidiyorum.
Cezayir'deyim bir sefer.
Sıcaktı.
Alnımı bir kurşun deldi.
Bütün kanım aktı,
ama ölmedim.
Bana bir hal geldi,
çok ihtiyarladığımı hissediyorum,
halbuki biliyorsun
henüz kırkıma basmadım
çok ihtiyarladığımı hissediyorum,
söylüyorum da,
söyleyince de kızıyorlar,
konferans dinliyorum herkesten.
her neyse bu bahsi kapat.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedenden Notlar
General FictionBir kaybedenin düşünceleriyle, aşk, kadınlar, yaşam ve ölüm üzerine kaybedilişin hikayesi...