İnsan ortalama beş kilometre hızla yürür saatte. Dolayısıyla günde yani on saatte elli kilometre katedebilir. Dolayısıyla bir fersah elli kilometredir sırf bu yüzden. Çok zorlandığında işte iki fersah yol alınır ve iki fersah arası aşağı yukarı doksan kilometreye denk düşer ve her doksan kilometrede dünyanın her yerinden her coğrafyada kültür değişir. Yani yemekler değişir, kokular değişir, yöntemler değişir, kadınlar değişir, biçimler değişir her anlamda biçimler değişir sevme biçimleri bile değişir, görme biçimleri zaten değişir, üsluplar da değişir yani sevme üslupları da değişir. Aslında değişen biçimler ve üsluplardır. Aslında hep aynı şeyi pişirir insanlar ama hep farklı pişirir. Sadece bir doksan kilometre mesafe gerekir. İki fersah ötede olmak gerekir. Sırf bu yüzden Hopiler'in Masailer'in dilinde zaman yoktur. Masailer zamanı mesafe olarak algılar. Yani örnek veriyorum benim size ulaşmam iki gün sürüyorsa benimle sizin aranızda iki gün vardır. Sizin o anda benimle aynı anda yaptığınız şey aynı anda değildir o yüzden, arada iki gün fark vardır. Aynı anda yapsak bile arada iki gün fark vardır. Bu dediğimin kafa karıştırmaktan başka bir anlam ifade etmediğini söylediğinizi duyar gibiyim ama ben kadınları böyle indiriyorum. Başka türlü vermiyor kadınlar bana. Niye diye sorarsanız bilmem çünkü denemedim aksini. Skype var derseniz. Evet onu ben geçen denedim aynı anda oluyormuş gibi gösteriyor. O zaman arada zaman yok demektir. O zaman görüntü dediğimiz şey zamanı neredeyse eritiyor. Görüntü zamanı büker. Ben fotoğrafları bu yüzden seviyorum ya da bu yüzden sevmiyorum. İşte bu sebepten fotoğraf sanat sanırım. Dondurduğu için zamanı daha çok ölümü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaybedenden Notlar
Художественная прозаBir kaybedenin düşünceleriyle, aşk, kadınlar, yaşam ve ölüm üzerine kaybedilişin hikayesi...