Günün ilk ışıkları.. hiçbir şeyin bitmediğini aslında her şeyin yeni başladığının habercisi. Kuşların çığlıkları,ağaçların hışırtısı bir şeyler anlatıyor gibi.Ama anlatılanı anlamak için fazla cahilim.Hayatımın sıradanlığından yakınmamın bedelini ağır ödeyecektim. Kalbim hep aynı sıradanlıkta atıyordu. Artık kalbimin ritmi değişsin istiyordum. Mucize arıyordum, fakat hayatın kendisi başlı başına bir mucizeymiş sonradan sonradan öğrenecektim bunu da. Acı insana çok şey öğretirmiş. Belki de bugün acının doruklarına çıkmak için bir esbab çıkacaktı karşıma...
İlk Karşılaşma
Yine bir hafta içi, yine bolca dersli bir gün. Ders programı aklıma geldikçe başım dönüyor. 2 saat geometri, 3 saat matematik dersi üst üste. Söylerken bile bayılacak gibi oluyorum. El insaf! Diyorum. Karşında insan var insan! Hangi vicdanla böyle bir ders programı hazırladınız? Araya birazcık edebiyat dersi serpiştirseydiniz fena mı olurdu? Hem ben saatlerce dinleyebilirim Hüseyin hocamı.
''Edebiyat belki sizi hatip yapmaz ama en azından edepli bir insan yapar.'' Der her daim. Elinden de hiç düşmez Peyami Safa, Franz Kafka, Jorge Luis Borges... Ve daha nicesi. Bir de her dersin sonunda patlattığı şiirler yok mu? Gel de sevme.
Neyse konuya dönelim.
Yine beynimde zincirleme kazaya girmiş sayılar, sinüsler, kotanjantlar uçuşurken teneffüs zili çaldı.
Nazlı: Uçurtmam sayılara takıldı anne... Diye kendince güzelim Ahmet Kaya şarkısına işkence ederken,
Bahar: O karıncanın uzayda ne işi var Allah aşkına? Diye realist bir bakış açısı getirdi konuya.
İnci: Belki de karınca uzaylıdır diyerek kendi esprisine kendisi güldü.
Yüzümüzü buruşturup, yandan bir bakış attık. Bu kız mümkünse espri yapmasın yoksa insanın yazın ortasında üşüyesi geliyor.
Bu boğucu espriye daha fazla tahammül edemeyerek yanlarından ayrıldım. Ön sıralarda oturan arkadaşlardan birinin yanına gidip sohbet ederken masanın üzerine oturmuş ayaklarımı sallıyordum. Tam arkadaşın anlattığı olaya gülerken kafam ister istemez açık kalan kapıdan bakış açıma giren oğlana kaydı. Öğretmen odasının kapısının önünde öylece duruyordu. Göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırıp arkadaşıma dönsem de bir iki saniye sonra yine aynı yöne çevriliyordu gözlerim. Hani bazen olur ya, bir çift göz sizi izlediğin de bunu içsel bir dürtüyle fark eder refleks olarak oraya bakma ihtiyacı hissedersiniz. Bu birkaç kez tekrarlanınca ve her seferinde göz göze gelişimizden huylanıp masanın üzerinden ani bir hareketle inip kapıya doğru geldim. Simsiyah gözlerini perdeleyen siyah kalın kaşlarıyla ve uzun siyah kirpikleriyle insanın içine işleyen derin bir bakışı vardı. Bembeyaz, pürüzsüz yüzün de ki biçimli burnu ile tüm kızların ilgisini çekebilecek bir güzellikteydi. Kapıya yaklaştım. İnce, kırmızı dudakları genişledi. Hala bakmaya devam ederken kapının kulpunu tutup sertçe kendime doğru çektim. Bu yaptığıma çok gülecek olsam da sonradan, korktuğum şeyler vardı. Ve henüz tatmadığım duygular.
Akranlarımdan farklıydım bunu biliyorum. Çorap değiştirir gibi sevgili değiştiren inanların arasında aşka sadık kalmak ve eskilerin dediği gibi ''Bir yüreği mesken bil, gayrısına misafir ol. '' sözünü bellediğimden ola gerek sevmek fiilini öyle basit görmüyordum. Bir anda ağızdan çıkacak, şuursuzca söylenecek bir söz değil ki ''seni seviyorum'' cümlesi. Hakkını vermek gerekti. 'Evvelim sen oldun, ahirim sensin'' diyecek kadar sevebilmekti.
Eski kafalı diyorlar bu yüzden bana ama olsun. Alınmıyorum onlara. Onların yaşadıklarıyla 'Fariğ olmam eylesen yüz bin cefa sevdim seni' sözünü yazdıran aşk bir olamaz. Böylesi bir dünyada sevmek, hem de içini doldururcasına sevmek şiire benzetiyor insanı. İleri geri laflar etmiyorsun bir kere. Güzel konuşup, güzel bakmaya başlıyorsun. Bu yüzden diyorum ki ölürsem eskilerin yanına gömün beni. Sevmenin ne demek olduğunu bilen insanların yanına. Ve suni çiçeklere yer vermeyin sakın, papatyalar ekin mezarımın yamacına. Çünkü ölünün halinden ancak ölünce güzel kokan bir çiçek anlar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🐛 Tırtılın Hikâyesi 🦋 | TAMAMLANDI |
ChickLitGünün birinde , kaybolan oyuncağını ararken acıyla tanışmış minik Tırtıl'ın hikâyesi..