Tüm Sırlar( ENES)

1K 96 22
                                    

Multi 2➡️  Emel Mathlouthi -'Nací en Palestina'                             
Multi 1➡️   Merak edenler için  tasavvur  ettiğim Enes.

                                                                                                                                             

29 Eylül

''Balkonda oturuyorsun, yüzünde sanki bir tokat izi ve içinde her şey boşunaymış hissi. Ruhta mesken tutmuş birini kalp nasıl unutur Süheyl? Susma! Susmalarımız bir akşamı doldurdu zaten. Ki hoş ya! Sen susarken de güzelsin. Çok güzeldin Süheyl, duygularımı incitmeden beni sevdiğin zamanlarda. Ruhumu eline teslim ettiğimde benden daha güzel bakmıştın ruhuma. Ama gittin. Gönül kuşum öldü. Yasını ben tutuyorum şimdi. Aynalarda ki suretim bana hep gönül yorgunluğumu hatırlatıyor. Gözlerimin feri gitmiş iken, tavana diken diken batan gözbebeklerim sallanır durur kirpiklerimde. Marazın karanlığına bürünürken düşüncelerim, ılık ılık süzülür. Bugün de uyumayı hak etmedim. Gece boyu bir kelime yapışıyor yakama, kurtulamıyorum. Bir şiir yeşeriyor dilimde, zehri taşıyan ciğerlerimden çıktığı an ölüyor. Sen yüreğim de bir şiirsin Süheyl! Her ne kadar saklamaya çalışsam da adını duyduğumda, yüz ifademden anladı herkes yokluğunun verdiği sızıyı. Tam şuramda dediğim yerde kalan o kadar söz var ki dökülmüyor. Anlatamıyorum. Kırılmış bir yorgunluk var çimen yeşili gözlerimde onlar anlatıyor olanları, yaşananları... Ne güzel ki gözlerimden anlatabiliyorum senin ruhunun katmanlarını.

Süheyl...

En ihtişamlı ruhlar yıkıla yıkıla inşa edilirmiş. Sen hangi kitaptan fırladın böyle? Sabah olunca kuş seslerini duymaya çıkar gibi bir gönlün var. Ve senden sonra çok yağmur yağdı Süheyl! Kalbim cayır cayır yandı kimse yanaşmadı ateşin başına. Oysa sen ne güzel ilgilenmiştin yüreğimle. Kırgın yanımı tamir edip solan tüm çiçekleri sulamıştın. Şimdi yoksun. Yanımda değil, yaramda kaldığın her gün de kendimi parça parça saç uçlarıma gömüyorum. Ben bu eylül günü sabaha kadar güneşin doğuşunu değil, senin gelmeni bekledim. Ne olursa olsun bu bahar rastlaşalım. Bana baharları toplayıp gelmelisin alçıda yüreğim imza atıp gitmemelisin. İçinde öldürdün belki beni ama biliyorum her gün mezarımı ziyaret eder vaziyettesin. Ayak seslerini duyuyorum, nefes alışlarını duyuyorum Süheyl!

Seni özlüyorum.''

TIRTIL

**

Gittiği günden beridir yaptığım tek şey yazmak, daha çok yazmak. Bir karar aldım o gün, ona ulaştıramayacağımı bile bile her gün mektup yazacağım. Hiç okumayacağını ve hiç gelmeyeceğini bile bile.

**

Günlerdir ne bir şey geçiyor boğazımdan ne bir damla uyku giriyor gözüme. O mektubu bilmem kaç defa okudum. Artık gözlerim kapalı okuyabiliyorum. Yazdığı her kelimeye bin bir mana yükledim. Sesini duyar gibi okudum. Ve sonra ne zaman yorgun ve hasta bedenim yılgın düşse yatağa onun seslenişiyle uyandım.

Tırtıl!

Tırtıl!

**

Bu böyle olmayacaktı. Kaçtığı şeyi, onu yakan acının ne olduğunu öğrenmeliydim. Odaya kitleyerek kendimi elime hiçbir şey geçmeyecekti. Ne acım hafifleyecekti, ne de delirmeme ramak kala biri tutup çekecekti beni. Mecburum dediği şeyin ne olduğunu bilmeliydim. Böyle aniden çekip gidişinin nedenini bilmeliydim. Ani bir kararla aynanın önüne geçip perişan halimi ne kadar düzeltebilirsem, o kadar düzeltmeliydim.

🐛 Tırtılın Hikâyesi 🦋  | TAMAMLANDI |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin