: on yedinci bölüm

11.9K 679 104
                                    

Bölüm --her ne kadar hikayeyi okumasa da-- bana olan yardımlarının asla karşılığını veremeyeceğim ablama. Teşekkürler!

Multimedia --> @WeLovesChocolate

Seni çok seviyorum Puket'im :3

Bölüm 17: "Rüya."

Kıvanç ve ailesinin yaşadığı iki katlı apartman dairesi, Aslan'ın malikânesinden sonra biraz küçük kalmış olsa da normal bir ev standartlarına göre fazlasıyla büyüktü ve malikânenin gürültüsünden yoksun oluşu ona artı puan kazandırıyordu. Evin içindekilerse zaten konusuna bile girmek istemediğim tamamen ayrı bir olaydı.

Bana bir seçme şansı verilmiş olsaydı kesinlikle malikânede, Aslan'ın yanında kalmayı tercih ederdim. Kıvanç her ne kadar Kutay'ın dostu ve yardımcı kaptanı olduğu için güveni hak etse de Aslan'ın ondan nefret ediyor oluşu, ona karşı olan düşüncelerimi kolaylıkla değiştiremeyeceğim şekilde etkilemişti.

Belki Aslan onu sevmiyor diye ona temkinli yaklaşmam saçma, gereksiz ve önyargılı bir davranıştı fakat elimden bir şey gelmiyordu; rahatsız olmuştum bir kere. Bunu ancak Kıvanç'la biraz vakit geçirirsem ve onu biraz daha tanırsam atlatabileceğimi bildiğimden --ve atlatmak istediğimden-- onlarda kalacak olmama laf etmedim. Aslan'ın onunla kalmak yerine Kıvanç'ın evine gidiyor oluşumdan memnun olmadığını farkında olsam da, şu saatlerde malikânede yapılması gereken o kadar çok iş vardı ki, orada kalarak ayak bağı da olmak istememiştim açıkçası.

Küçük bir itirazımı bile dile getirdiğim noktada Aslan'ın beni hiçbir şekilde Kıvanç'a göndermeyeceğini bildiğimden bir değişiklik yapmış, koca çenemi bir kereliğine bile olsa kapalı tutmuştum.

Varsın bana kızsındı; ben bir şekilde, daha sonra, onun gönlünü almasını bilir, kendimi ona affettirirdim.

"Çağla?" Kıvanç'ın bana seslenmesiyle o ve Aslan hakkındaki düşüncelerimden uzaklaşarak gerçek dünyaya döndüm. Kıvanç, elinde kendisine ait olamayacak kadar küçük ve feminen görünümlü bir şortla askılı, beyaz bir bluz tutuyordu. "İyi misin?"

Onu başımla onaylayarak, "Dalmışım sadece, biraz yorgunum da," dedikten sonra çift kişilik yatağın ayakucuna oturdum. Aslan'ın ailesinin verdiği o koca davette --sadece birkaç saate-- o kadar çok şey sığdırmaya çalışmıştım ve o kadar çok şey sığmıştı ki, Kıvanç ve ailesiyle beraber malikâneden ayrıldığımız noktada bir yürüyen ölü, tek amacı insanların beyinlerini yemek olan bir zombiden pek farkım kalmamıştı.

Benim söylediğim şeyi anladığını belirtmek adına beni başıyla onayladıktan sonra elindeki kıyafetleri bana uzattı. Verdiği bluzu iki elimle çekiştirerek boyuna bakmaya giriştiğimde yüzünde sıkılgan bir gülümseme belirdi; kıvrılan dudakları adeta kıyafetlerin boyutu adına özür diliyordu. "Kıyafetler Dilara'nın, biraz küçük gelebilirler... Kendisi henüz on dört yaşında da," yüzünü buruşturdu. "Benim kıyafetlerimle rahat etmeyeceğini düşünerek ondan bir şeyler vermesini istedim."

"Teşekkür ederim," dedim çünkü gerçekten de Kıvanç'ın kıyafetleri içerisinde pek rahat edeceğimi düşünmüyordum. Karşımdaki Kıvanç değil de başka biri olsaydı bu benim için asla bir sorun olamazdı fakat şartlar bunu gerektiriyordu. Eğer giymem gereken şey bana bir beden küçük ve alabildiğine dar duran bir şortla bluz olacaktıysa onu da giymeye katlanacaktım artık.

Kıvanç, odadaki büyük gardırobun hemen yanındaki beyaz kapıyı gösterdi. "Burası benim banyom, istersen üzerini orada değiştirebilirsin." Bir anlık kısa duraksamadan sonra, "Gerçi biraz dağınık olabilir ama..." diye ekleyip devamını getiremeyince istemeden güldüm; bu hali bana Mert'i anımsatmıştı. Hazırlık yılımızın sonundaki yaz tatilinde –ilk defa--  Mert'in evine gitmiştim ve benzer bir şeyi odası için söylemişti. Mert de dağınıklığından utanırdı kısacası, fakat bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmazdı. Yaşları yakın olan genç erkeklerin ne kadar benzer olabileceğini asla unutmamak gerekiyordu ve belki de bu kadar benzer oldukları için birbirlerini en iyi onlar anlıyordu. Zaten Mal Dörtlü'mün yıllardır iddia ettiği şey de bu değil miydi? Erkekler konusunda onlara güvenmem ve onların "onaylamadığı" biriyle yakınlaşmamamı istiyorlar, bunu da birbirlerini en iyi kendilerinin anlayacağına bağlayarak destekliyorlardı.

Cam Kırıkları | askıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin