Cam Kırıkları | askıda

: dokuzuncu bölüm

Bu bölüm, bana içlerinden seçmem için tam 10 tane kapak hazırlayan Bilge'ye gitsin. Multimedia'da, bu kapaklardan bir tanesini görebilirsiniz. Teşekkür ederim♥ Onun dışında geçen bölümü okuyan, yorum yapan ve oy veren herkese çok teşekkürler. Bir tanesiniz.♥

Bölüm 9: "Karaoke."

Kendimi sakinleştirmek üzere derin bir nefes alıp verdim. Olmuyordu. Aklımdan çıkartabilmem için biriyle paylaşmam şarttı ve bu, Mert'e veya Kaan'a anlatmak isteyeceğim türde bir şey değildi. Onlarla her şeyi konuşabilirdim fakat bu tür konulara geldiğimizde, anlattığım hiçbir şeyi ciddiye almıyorlardı.

Telefonumu elime alarak bir an Mina'ya mesaj atıp atmamaya karar vermeye çalıştım. Sadece üç gündür tanışıyorduk fakat anlatacağım şey kesinlikle dikkatle korunması gereken bir sır değildi. Sadece aklımdan çıkartamamıştım, o kadar.

Mina'nın numarasını almamış olduğumu fark ettiğimde, parmaklarım otomatik olarak Sanem'in adına gittiler. Hızlı hareketlerle bir mesaj yazıp gönderdim ve cevabını beklemeye başladım.

Çağla: Sanem, konuşabilir miyiz?

Sanem'in cevabı biraz yaklaşık üç dakika sonra geldiğinde, sabrımı yitirmek üzereydim.

Sanem: Sonra. Şu an çok tatlı bir çocukla ders çalışıyoruz!

Bir anlığına kendi heyecanımı unutarak sırıttım. Sanem'in ders çalışma anlayışını bilmeyen yoktu.

Çağla: Korunmayı unutmayın. Etrafta paytak paytak yürüyen küçük Sanem'ler görmek istemiyorum.

Sanem: Ciddiyim, ders çalışıyoruz. Matematik notlarımı yükseltmeye uğraşıyorum.

Çağla: Öyle diyorsan. Hadi size kolay gelsin.

Sanem'le mesajlaşmamızı kestikten sonra derin bir iç çektim. Telefon rehberimdeki insanlara bakmaya başladım. Acaba Lisan'ı mı arasaydım ki? O hem heyecanımı anlardı, hem de böyle bir durumda ne yapılması gerektiğini bilirdi. Meşgul olabilitesi yüksek olduğundan, tıpkı Sanem'de yaptığım gibi, ona da mesaj göndermekte karar kıldım. Lisan'ın meşguliyeti, kesinlikle bölmek istemeyeceğiniz türden bir şeydi. Lisan'ı çok severdim, fakat sinirlendiğinde derinizi bile yüzebilirdi. En iyisi, sinirlendirmemekti.

Çağla: Lisan! Konuşmamız gerek.

Lisan'ın cevabı Sanem'inkinden hızlı geldi.

Lisan: Neden? Beni aldatıyor musun?

Çağla: Evet, şimdi Skype açar mısın?

Lisan: Biliyordum! Hepsi o şerefsiz Kaan'ın başının altından çıktı, değil mi? O kışkırttı seni!

Çağla: LİSAN.

Lisan: ÇAĞLA

Çağla: Lütfen?

Lisan: Açığım ki.

Çağla: Allah seni ne etmesin. Burada bir de yalvarttırıyor.

Lisan: Açık olmayan sensin.

Çağla: Açtım.

Telefonu yatağın üzerine bırakarak laptop'uma girdim ve hızlı hareketlerle Skype'ı açtım. Lisan'ın adının yanında açık olduğunu gösteren yeşil işareti gördüğüm gibi isminin üzerine tıklayarak görüntülü sohbet çağrısı gönderdim. Kabul etti. Birkaç saniye sonra, karşımda Lisan'ın sarı saçlarıyla dolu bir ekran buldum.