Bölüm 13: "Pazar."
"Beni hiçbir şeye zorlayamazsınız," dedikten sonra kollarımı göğsümde kavuşturdum, fakat söylediklerimin yalan olduğunun ben bile farkındaydım. Rüzgar'ın yüzündeki kötücül sırıtışın ne anlama geldiğini çok iyi biliyordum oysaki. Ben pes edene kadar baskı yapmaya devam edecekler, eğer kararımı değiştirmeyecek gibi duruyorsam da gerçek anlamda zorlayarak yine istediklerini elde etmeyi deneyeceklerdi.
Fakat hiçbir güç beni damarında hormonların dans ettiği bu dört çocuğu Akatlar'a, Kutay'ın evinin bulunduğu siteye götürmeye ikna edemezdi.
"Hadi ama Çağla," dedi Kaan itiraz edercesine, fakat bana hiçbir şekilde kırılmadığını biliyordum. Hatta benim bu itirazlarım onu gerçekten çok eğlendiriyordu. Rüzgar gibi açık bir şekilde sırıtmıyor olabilirdi, fakat gözleri parlıyordu ve bu benim ona hayır demem için yeterli bir sebepti.
"Aklınızdan tam olarak ne geçirdiğinizi söyleyene kadar benden duyacağınız tek cevap hayır olduğundan ben yerinizde olsam konuşmaya başlardım," dedim, fakat onlara hiçbir şekilde evet cevabını vermeyi düşünmüyordum.
Bilfen Fen Lisesi'nde olan olay henüz çok tazeydi ve henüz Kutay'la aram düzelmemişti bile, bir de tutmuş 'bize' gelmek istediklerini söylüyorlardı. Genel olarak saçma kararlar veren biri olarak ben bile bu dörtlüyle Kutay'ın karşılaşmasının iyi bir fikir olmadığını görebiliyordum. Kunter'i, Mert'i ve Rüzgar'ı geçtim, sadece Kaan bile Kutay'ı daha da kızdırmaya yeterdi.
Neden kızdığı hakkında hiçbir fikrim olmasa da, Kutay'ın daha fazla sinirlenmedini istemediğim bir gerçekti. Henüz sadece bir haftadır tanışıyor olmamız, ona karşı duyduğum yakınlık hissini bitirmeye yetmiyordu. Aynı evde yaşıyorduk ve yılın geri kalanı boyunca da yaşamaya devam edecektik, en azından iyi geçiniyor olmamız gerekiyordu ki Kutay'la sadece 'iyi geçinmek' de istediğim söylenemezdi.
Yakın olalım istiyordum: Her sabah zorla birbirine selam veren ve aynı masada yemek yiyen iki yabancı olma fikri beni üzüyordu.
"Ama bu adil değil ki," dedi Kaan. "Söylersek tüm sürprizi kaçar."
Kaşlarımı kaldırdım. "İşte tam da bu yüzden sizi yanıma almayı reddediyorum. Ne yapacağınız hiç belli olmuyor ve size beş bin kere söylediğim gibi, Kutay'la aramın daha fazla bozulmasını istemiyorum."
Kunter sıkıntıyla nefesini dışarı verdi, bütün bu tartışmanın çok gereksiz olduğunu düşündüğünü biliyordum fakat elimde değildi. Ne yapacakları belirsizken bu dörtlünün başlarının altından çok korkunç senaryolar çıkabiliyordu ve en son böyle bir şey olduğunda, kendime onlara kolay kolay izin vermeme sözü vermiştim.
"Sadece bu 'Kutay'la biraz konuşmak istiyoruz, o kadar. Fiziksel temas olmayacak bile. Sen eğer kelimelerimizin Kutay'ın vücudunda herhangi bir şekilde yaralar açabileceğini düşünüyorsan, orasını bilemem fakat temas olmayacak demek hiçbir şekilde kavga etmeyeceğimiz anlamına geliyor. Hala neyden çekiniyorsun anlamıyorum," dedi Mert. "Bırak gelelim işte."
Kaan muzip bir şekilde sırıttı. "Tabii aslında Kutay'la aranızda bir şey varsa ve senin geceyi hiçbir şekilde bir büyüğün gözetimi olmadan dört erkekle aynı evde geçirdiğini öğrenmesini istemiyorsan..."
Bazen attığımız bakışların öldürebilmesini gerçekten istiyordum ve bu, o durumlardan biriydi lakin eğer bu isteğim gerçek olsaydı Kaan çoktan yerdeki bir kan gölü üzerinde yatıyor olurdu. "Kutayla aramda bir şey yok ve hayır Mert, sizi tanıdığım için izin vermiyorum. Fiziksel temasa gerek duymadan sorun çıkartmak sizin, özellikle Rüzgar'ın bir numaralı yeteneği."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cam Kırıkları | askıda
Genç KurguÜç yıl öncesinde kalan bir arkadaşlık, saçma sapan bir sebeple "değişim öğrencisi" statüsüne geçen bir genç kız, kayıplara karışmış bir dost, yeni arkadaşlıklar, dayanışma, kavgalar, kalp ve cam kırıkları. Başlangıç: 11 Mayıs 2013 Bi...