Bölüm 18

53 11 15
                                    

Suratıma pişmanlığın ve hiçliğin en yoğun haliyle bakıp masan kalktı ve kafeden dışarıya çıktı.Böyle olması ikimiz içinde daha iyiydi,çünkü ne kadar yakın olursak o kadar kötü olacaktı.Bu saatten sonra kimseye alışmak istemiyorum.Daha fazla bu tür düşüncelere dalmak istemediğim için sırt çantamdan telefonumu ve kulaklığımı çıkartıp müzik dinlemeye başladım,ve o anda mesaj geldi ve açıp baktım '' Bence Mustafa hocaya kesin bir şey oldu,yoksa şimdiye kadar gelirdi.''yazıyordu.Gelen mesaj ile kalkmaya karar verdim,tam kalkacak iken yanımda bir ağırlık hissettim ve kafamı kaldırıp sağ tarafıma baktım.

-Bitirmem gereken bir konu olduğu için ders uzun sürdü.

-Önemi yok.

-Konuş bakalım dinliyorum.

-Eğer o akşam Deniz'i okula proje var diye çağırmasa idin şuan Deniz hayatta olacaktı.

-Bak Gece ben bunu polislere de anlattım,ben o gece Deniz'i falan okula çağırmadım.

-Sen aradığında Deniz benim yanımdaydı,kendi gözlerimle gördüm aradığınızı.

-Telefonumda buna dair bir kanıt yok Gece.

-Artık nasıl sildiysen.

-Bak Gece benim gerçekten hiçbir suçum yok.

-Alnımda salak falan mı yazıyor acaba benim? Dedim alaycı bir tavır ile.

-Bana inanman için her şeyi yaparım. Aklında ne kadar çok soru varsa hepsini bana sorabilirsin.

-Selin'in suçu neydi peki? Dedim buruk bir ifadeyle.

-İkisini de ben öldürmedim. O gece yani olay gecesi ben İzmir'de bile değildim.

-Neredeydiniz peki?

-Manisa'ya gitmiştim.

-Sebep ?

-Akraba ziyareti.

-Sebepsizce akraba ziyareti falan olmaz.

-Hastanedeymiş ve hiçbir refakatçisi yokmuş,bende de kalmamı istedi.

-Ve sende gittin.

-Evet,ne var bunda.

-Seri bir katil olduğuna göre yalan söylemeyi biliyor olman gerek. Yoksa bana saf numarası falan mı yapıyorsun? Dedim alaycı bir tavırla.

-Ben katil falan değilim.  

-Bence Gece Soykun değil o zaman.

-Bana inan lütfen.

-Sen kimsin ki sana inanıyım ben.

-Birlik olabiliriz.

-Hayır ben katillerle çalışmam.

-Ben katil değilim.

-Evet haklısın sen katil değilsin,seri katilsin.

-Yapma Gece.

-Sırada ki kim?

-Sırada ki falan yok Gece!

-Bana sesini yükseltme!

-Sende bana katil benmişim gibi davranmayı kes.

-Ben insanlara hak ettiği gibi davranırım.

-Ben bunu hak etmiyorum.

-Evet haklısın,sen daha fazlasını hak ediyorsun.

-Deniz benim öğrencimdi.

-Benimde kardeşimdi.

-Üzgünüm.

-Bende çok üzgünüm,en çokta kardeşimdi dediğim için.

-Deniz'i çok severdim çok iyi bir öğrencimdi.

-Bende çok severdim,çok iyi bir kardeşti.Diyerek masadan kalktım.

Arkamdan seslenişlerini duysam da aldırış etmeden kafeden dışarıya çıktım.Daha fazla orada otursaydım göz yaşlarımın kilidini kıracaktım ve ben bunu hiç ama hiç istemiyorum. Bu seferde yıkılmak istemiyorum,çökmek istemiyorum en çokta başkasına ihtiyaç duymak istemiyorum. 

Okulun açık otoparkına doğru yürümeye başladım,yaklaşık bir beş dakika sonra arabama ulaşmıştım.Sırt çantamı açıp arabamın anahtarını aramaya başladım ama bir türlü bulamadım.Aniden çantamda bir şeyin titrediğini hissettim ve telefonumu bulup çantamdan çıkarttım.Mesaj gelmişti ihtimalle Any'den diye düşünüp açıp baktım, ''Ne kadar da dikkatsiz kızsın sen,hiç masanın üzerinde araba anahtarı bırakılır mı ? '' yazıyordu. 

Lanet olsun! Böyle bir salaklık yapmış olamam ben. Hızlı bir şekilde kafeye doğru koşmaya başladım.Karşıdan karşıya geçerken ne sağa nede sola bakmadım,bir anlık boşluğa geldi ve hızlıca karşıya geçtim. Kafenin kapısını hızlı ve sert bir şekilde açtım ve içeriye girdim,kafenin içinde ki tüm bakışlar bana yönelmişti.Bu duruma alışık olduğum için aldırış etmeden kasiyere doğru yöneldim.

-Şu masada arabamın anahtarı kaldı,gördünüz mü acaba? Diyerek oturduğum masayı gösterdim.

-Yanında oturan beyefendi aldı.

-Hangisi? Bu soruyu sorarken az da olsa utanmıştım.

-En son gelen,kırmızı ceketli.

-Ne tarafa doğru gitti peki?

-Bilmiyorum.

Cevap verme gereksimi duymadan kafeden dışarıya çıktım. Sırt çantamı karıştırarak telefonumu buldum ve Mustafa hocayı aradım.

-Arabamın anahtarı sizde mi?

-Evet.

-Siz neredesiniz?

-Sen bana ne zamandır siz diyorsun Gece?

-Lafı dolandırma,yerini söyle.

-Şuan arabanla birilikte ormanda ki ağaç eve gidiyorum.

-Ne?

-Nasıl da unuttun hemen.

-Neyi?

-Selin kaçırıldığında Akay'la birlik de onu kurtarmıştınız ya,o ağaç ev işte.

-Ben arabada idim,o yüzden ağaç evin yerini falan bilmiyorum.

-Ormana gelince beni ara,sana tarif ederim.Dedi ve telefonu suratıma kapattı.

İşin içinde Mustafa hocada mı var? Nasıl olur ya,o neden böyle bir şey yapsın ki? Bu işte ki amacı ne olabilir ki? Off kafamda binlerce soru,ve büyük ihtimalle bunların hiçbirinin cevabını alamayacağım.

Cadde üzerinde ki ilk gördüğüm taksiye binip ormanlık alana gittim.Yaklaşık kırk dakika sonra gelmiştim,yavaşça taksiden indim ve ormanın içine doğru ilerlemeye başladım.Yaklaşık bir beş dakika yürüdükten sonra ağacın orada bir not olduğunu gördüm,nota doğru yaklaşıp notu elime aldım, '' Ya bu koca ormanda yalnız değilsen? '' yazıyordu. Hadi ama ya bana böyle şeylerle gelme,bilmediğim bir şeyler söyle bana. Notu çantama koyup etrafıma baktım,ama ne taraf doğru gideceğime dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Aniden patlayan silah sesiyse ürktüm ve yerimden azda olsa zıpladım.Şuan hangi oyunun içindeyim? Buna dair en ufak bir fikrim bile yok.Ardından bir silah sesi saha duydum ve tamda yanımda ki ağaca geldi,yani beni santimlerle sıyırmıştı.İçimden bir ses bundan sonra ki merminin benim için sıkılacağını söylüyor.

-Dikkat et!Dedi ve beni kolumdan tutarak kendine doğru çekti ve yerde yuvarlanmaya başladık.

Bu bir kız sesiydi,ses bir yerden tanıdık gelse de kim olduğunu anlayamamış idim.Kim olduğu önemli değildi nede olsa hayatımı kurtarmıştı.Düz alana gelince yuvarlanmamız kesilmişti. Kız suratını dönünce gördüğüm kişi sayesinde şok geçirdim.

''Bazen deriz ki: Ona muhtaç değilim vede olmayacağım,ama öyle bir an gelir ki onsuz nefes dair alamazsın,gökyüzü sonsuz gelir onunla iken sana.''

BittiyseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin