"Tamam biliyorum beni çok özleyeceksiniz ama sabredin belki de seneye yine gelirim."dedi Ayşe her ne kadar üzgün olsada neşeli çıkarmaya çalıştığı ses tonuyla. Gitmeyi hiç istemiyor ancak mecburdu, işine geri dönmek zorundaydı.
"Tabi ki geleceksin yavrum."dedi Elif hanım gözünden süzülen yaşı parmaklarının ucuyla silerken.
"Hadi ama teyze yapma böyle. İlk fırsatta geleceğim dedim ya."
"Elif tamam artık, seni gören bir daha hiç birbirinizi göremeyeceksiniz zanneder."dedi Ahmet bey bir elini karısının beline sararken.
"Ne yapıyım, o da benim yavrum. Özlüyorum. En son kaç yıl önce gelmişti. Şimdi gidecek, kim bilir ne zaman gelecek."dedi Elif hanım üzgünce, Ayşe'yi kendi çocuklarından asla ayrı tutmazdı. Zaten öz çocuğu sayılırdı sütünden içtiği için.
Ayşe gidip teyzesine sıkıca sarıldı. "Sana söz veriyorum sık sık gelmeye çalışacağım."diyerek ayrıldı teyzesinden. Sonra herkese tek tek sarılıp vedalaştı. En son sıra Erva'ya geldiğinde genç kızında gözlerinin buğulu olduğunu gördü.
"Aaa hadi ama Erva sen yapma bari. Seni gülerken görmek istiyorum."
Erva gülümseyerek genç kıza baktığında, Ayşe memnuniyetle gülümsedi.
"Ha şöyle. Sana gülmek daha çok yakışıyor. Hadi yeter bu kadar uçağım kalkacak birazdan."dedi ve evin en küçük ferdi olan Ege'ye döndü. Boylarını aynı hizaya getirmek için yere diz çöktü.
"Küçük bey bana bir hoşçakal demek yokmu?"
"Hoşçakal."dedi Ege çekingen bir edayla. Ayşe küçük çocuğa gülümseyerek baktı. Bu afacan onun bu evdeki varlığına hâlâ alışmış değildi. Ayşe ayağı kalkıp çantasını koluna taktı.
"Beni özleyin."dedikten sonra evdekilerin tüm itirazlarına rağmen havaalanına tek gitti.
Herkes kapıdan salona geçeceği zaman Ahmet bey gelinine döndü.
"Erva benimle çalışma odasına gelirmisin." Ahmet bey bunu soru olarak değil sadece gelmesi için ricada bulunmuştu. Erva olumlu anlamda başını salladı ve merakla Ahmet beyi takip etmeye başladı.
"Kimse bizi rahatsız etmesin."dedi Ahmet bey merdivenlerden çıkarken. Ömer her ne kadar konuşacakları şeyi merak etsede babasının asla o odaya girmesine izin vermeyeceğini bildiği için bahçeye çıkmaya karar verdi.
"Kim bilir ne konuşacak?"dedi Elif hanım öldürücü bakışlarını merdivenlere dikerken.
"Boş ver anne."dedi Merve konuyu kapatmaya çalışırken.
"Nasıl boşver. O kız kim bilir ne yılanlıklar, ne sinsilikler yapıp babanın aklını çelecek."
"Anne neden o kıza karşı bu kadar katısın."
Elif hanım hayretle kızına bakmıştı. Herşey aklına gelirdide kızının Erva'ya karşı yumuşayacağı aklına gelmezdi.
"Sen ne söylediğinin farkındamısın Merve. O kız bu eve girdiğinden beri huzurumuz kalmadı. Baban bile artık o kızı senden daha çok seviyor."dedi son söylediği şeyin kızının fikrini değiştireceğinden emin bir şekilde. Çünkü biliyorduki kızı babasına çok düşkündü ve onu küçük kardeşinden bile kıskanıyordu.
"Ne ilgisi var anne."dedi Merve tereddütlü bir ses tonuyla. Babasını başka biriyle paylaşma fikri ona korkunç gelmişti. Babasının Erva'yı kendisinden daha çok sevmesini asla kaldıramazdı.
"Sen öyle san. Hiç fark etmiyormusun baban artık sana eskisi gibi davranmıyor. O kız bu eve geldiğinden beri hep onunla ilgileniyor. Bak, şimdi onunla o odada sohbet ediyor. Neden seninle değilde onunla konuşuyor? Çünkü onunla vakit geçirmeyi daha çok seviyor."dedi kızının iyimser bakışlarının değiştiğini görünce devam etti. "Bak Merve sende yardım edersen bu kız evden gider ve biz yine eski huzurlu yuvamıza kavuşuruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Üzülme Diye
General Fiction"Sizden daha iyi dünür mü bulacağım, tabii ki verdim gitti."dedi sanki mal satar gibi. Erva gözlerini zorlayan yaşları tutmakta zorlanıyordu. Babası ona sormamıştı bile. Kim bilir evleneceği adam nasıl birisiydi. Ondan büyük müydü? Kaç yaşındaydı? O...