Mutluluk sizce nedir?
Mutluluk kimine göre evler apartmanlar, lüks arabalar ve sınırsız kredi kartı iken. Kimisine görede bir çift söz, bir bakış, sevdiği insandan gelen ufak bir tebessümdü. Küçük bir çocuğa sorsan parka gitmek, şeker ve çikolata yemek derdi.Kimisi elindekiyle yetinmeyip hep mutsuz olurken, kimisi elindekinin kıymetini bilip mutluluğunu dibine kadar yaşayıp hayatının tadını çıkarır.
İşte Erva'da böyleydi. Evdeki Elif hanımın ve Merve'nin ona karşı sergilediği tavrı elinden geldiğince görmezden gelip, Ömer'in ona bir gülüşüyle bir çift tatlı sözüyle mutluluğunu dibine kadar yaşıyordu. Belki babasının evindede mutlu olamamıştı ama şu anda mutlu olmamasına hiç bir şey sebep değildi. Ömer ile ilk defa dışarı çıktıkları günün üzerinden neredeyse bir hafta geçmişti ve bu akşam Ömer işden geldiğinde elinde çikolatalı pastayla gelmişti.
Ömer o an genç kızın gözlerinde ki mutluluk ışığını gördüğüne yemin bile edebilirdi. Kardeşi Merve, altında spor arabası elinde limitsiz kredi kartı olmasına rağmen hep şikayet ederken, asla bir şey aldığında gözlerinde bu ışığı görmemişti. Erva ise sadece bir kaç lira verip aldığı bir pastayla mutlu olabiliyordu. Ömer, günler hatta haftalardır beynini kemiren düşüncelere böylelile bir yenisini daha eklemişti.
Bir insan nasıl ufacık bir şeyden böylesi büyük bir mutluluk duyar?
Genç kızın gece gözlerini açıp aklına pastası düştüğünde artık gözüne uyku haramdı. Usulca kocasını uyandırmaktan korkarak yatakdan çıktı ve pofidik terliklerini giyerek parmak uçlarında yürüyüp odadan çıktı. Zaten gece gözlerini açtığında kocasına sarılmış bir vaziyette olduğunu görmüş ve bu onu yeterince utandırmışken bir adamı uyandırıp rahatsız edemezdi. Ancak bilmediği bir şey vardı ki kocasının kollarından sıyrıldığı anda Ömer zaten alıştığı sıcaklık gidince uyandığıydı.
Sessiz olmaya özen göztererek mutfağa gitti ve dolapdan pastayı çıkartıp koca bir dilim kesti. Masaya oturup iştahla yemeye başladığında kapıda onu tebessümle izleyen adamdan habersizdi. Aldığı her lokmada gözlerini kapatıp hazzını sonuna kadar yaşıyordu. O çikolatanın damağında bıraktığı muhteşem tat, arada ağzına gelen fıstıklar ve çikolata parçacıkları ona inanılmaz mutluluk yaşatıyordu.
Ömer, genç kızı izlerken gülümsemesine engel olamıyordu. Nasıl bir insan sadece bir pasta yerken böylesine mutlu olabilirdi ki? Erva'nın yatakdan çıkıp gittiğinde bir süre gelmesini beklemiş ve gelmeyincede merakına yenik düşerek odadan çıkarak genç kızı aramıştı. Mutfakdan sızan ışıkla orada olduğunu anlamış ve sessiz adımlarla gidip aynı sessizlikle izlemeye başlamıştı. Karısı gerçekten tam bir küçük kız çocuğu gibiydi şu an gözünde. Orada daha fazla izlemek istemediği için sahte bir öksürük sesiyle geldiğini belirtti. Bakışları hemen mutfak kapısına giden Erva utançtan kıpkırmızı olmuş yanaklarıyla bakışlarını kaçırdı.
Ömer bir sandalye çekip oturduktan sonra kızaran karısına bakarak konuştu.
"Bana da bir dilim kesermisin?"
Ömer, Erva bir tabak daha almaya kalktığında masadaki çatalı alıp karısının tabağından yemeye başladı. Genç kız şaşkınca kendi çatalı ve tabağından yiyen adama baktı. Ömer hiç bir iğrenme belirtisi göstermeden onun çatalıyla yiyordu.
"Niye öyle bakıyorsun?"dedi Ömer karısının şaşkın bakışlarını görünce.
Erva umursamazca omuz silkip kocası için hazırladığı tabağı kendisi yemeye başladı.
"Haklıymışsın gerçekten pastaların arasında en güzeli çikolatalı olanmış."dedi Ömer bakışlarını karısına çevirerek. Erva ben demiştim dercesine bir bakış atıp yeniden pastasına odaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Üzülme Diye
Ficción General"Sizden daha iyi dünür mü bulacağım, tabii ki verdim gitti."dedi sanki mal satar gibi. Erva gözlerini zorlayan yaşları tutmakta zorlanıyordu. Babası ona sormamıştı bile. Kim bilir evleneceği adam nasıl birisiydi. Ondan büyük müydü? Kaç yaşındaydı? O...