Ömer; Işıl ile beraber Londra'ya geleli henüz bir gün bile olmamıştı. Her ne kadar Işıl ile vakit geçirmekten sıkılsada, bu duruma mecbur olduğu için bir şey diyemiyordu.
Zaten şu sıralar canı sıkkındı bir de Londra işi çıkmıştı başına. Gözleri otel odasının büyük camından dışarıyı seyrederken istemsiz olarak karısı geldi aklına.
Bu kızı düşünmek istemesede karamel rengi saçlarını, korktuğunda kahveye çalan yeşil gözlerini ve pembe dudaklarının aklına gelmesi sinirlerini bozuyordu. O böyle düşüncelere dalmışken, kapısının tıklamasıyla kendisine gelip ağır hareketlerle kapıya yöneldi.
Kapıyı açtığında karşısında Işıl'ı görmeyi beklemiyordu.
"Işıl."dedi bir süre duraksadıktan sonra "n'oldu?"
Işıl artık Ömer'i almak istiyordu ve bunun içinde elinden ne gelirse yapmaya karar verdi. Öncelikle Ömer'in kendisini fark etmesini sağlayacaktı. Planının ilk maddesini uygulamaya dökmek için Ömer'in odasının kapısını çaldı.
Kapıyı ifadesiz yüzüyle açan Ömer'e en güzel gülüşlerinden birisini atıp kırmızı dudaklarını araladı.
"Yemeğe gidecektimde istersen beraber gidelim diyecektim."
"Aç değilim sen git."dedi Ömer bir o kadar ruhsuz sesiyle.
"Hmm. Şey..." biraz bozulmuş bir şekilde." Tamam o zaman. Kahvaltıya gelirsin ama değilmi?"dedi en masum olduğunu düşündüğü ses tonunu kullanırken.
"Tamam inerken senide çağırırım."
"Tamam o zaman. Yarın görüşürüz sana iyi geceler."
Sahte üzgün ifadesini takınıp arkasını döndü ve hızlı adımlarla koridorda ilerledi. Ömer konusunda kesinlikle pes etmeyecekti. Belki biraz vaktini alacaktı ama bu bekleyişinin sonunda Ömer'e sahip olacağı düşüncesi vardı aklında.
Ömer yatakta bir sağa bir sola dönüp duruyordu. Uykusu olduğu halde bir türlü uyuyamıyordu. Sanki bir şeye ihtiyacı vardı ve o şey olmadan uyuyamayacakmış gibi geliyordu. Yatakta tekrar sağ tarafına döndüğünde oradaki boşluğu gördü. Evde karısının doldurduğu boşluk.
Gözleri uzun uzun baktı o boşluğa. Karısını hayal etti farkında olmadan. Yastığa dağılan saçlarını, uyurken büzüştürdüğü pembe dudaklarını. Sonra aniden irkilip kendine geldi ve diğer tarafa dönerek gözlerini sıkı sıkı kapadı.
.............
Sabahın erken saatlerinde gözlerini açan Ömer hemen sıcak bir duş aldı. Gece geç saatte uyumasına rağmen erkenden uyanmıştı.
Siyah takım elbisesinin içinde her zamanki gibi tüm kızların içini titretebilirdi. Siyah kayışlı saatinide koluna taktıktan sonra kahvaltı için otel odasından çıktı ve söz verdiği gibi Işıl'ı çağırmak için odasının kapısını iki kere tıklattı.
Işıl'da o gün Ömer gibi erkenden uyanmış ve tabiri caizse Ömer'i tavlamak için elinden geldiği kadar şık olmaya çalışmıştı.
Üzerine giydiği ultra mini siyah eteği ve üzerindeki beyaz gömleğiyle amacına bir adım yaklaştığını hissetti. Kapısı tıklatıldığı zaman gömleğinin iki düğmesini açık bırakıp kapıya yöneldi.
Yüzüne bir gülümseme kondurup kapıyı açtı.
"Hoşgeldin. Ben hazırım hadi inelim."
Ömer hiç bir şey demeden onaylar şekilde başını sallayıp asansöre yöneldi. Işıl bu harekete sinir olsada Ömer'in peşinden yürümeye devam etti......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Üzülme Diye
Ficção Geral"Sizden daha iyi dünür mü bulacağım, tabii ki verdim gitti."dedi sanki mal satar gibi. Erva gözlerini zorlayan yaşları tutmakta zorlanıyordu. Babası ona sormamıştı bile. Kim bilir evleneceği adam nasıl birisiydi. Ondan büyük müydü? Kaç yaşındaydı? O...