1. bölüm 31-40

14 0 0
                                    


31. Bilge


Hassas, tepkisel, zeki, çabuk... Gaz pedalından isteyebileceği her şey ayağının altında tek bir dokunuşta bekliyordu. Bilge gaza bastı. Otobana bağlanan yola sapmak üzere soldaki yolu seçti, dizginlerinden kurtulmak üzere, sabırsız bir at gibi hissediyordu. 4 şeritli otobana çıktı. Tekrar gaza bastı. En sağ şeritten ortaya doğru kayarken hızlandı, hızlandığı halde niye tedirgin hissedemediğini bilmiyordu. Daha da hızlanarak en sol şeride geçti. Hız ibresi 140'ı gösteriyordu. Gitmek için değil, diğerlerini geçmek için sürüyordu aracı! Bunu fark eder etmez hafifçe frene dokundu. Dokunuşuna araba hemen tepki verip yavaşlayınca ancak heyecanlandı. Hızlanmak değil yavaşlamaktı onu endişelendiren. Sanki hız daha güvenliydi. Kendini aracın beyni gibi hissederken uygarlığın nasıl bir seviyeye geldiğini düşündü, tekerleklerin üzerinde kayan bir aracın içindeydi. Kendini önce gelişmiş bir topluma ait hissetti, hemen ardından, ulaşımın hâlâ yerde kayan araçlarla ancak yapılabildiği idrakine varıp teknolojinin ne kadar da gelişmemiş olduğunu düşündü. Zıtlıklar Bilge'nin beyninde tüm anlamlarıyla aynı anda var olabiliyorlardı. Can Manay'la asansördeki olay unutulamazdı. Doğru'yu okula bırakıp ofise tekrar geri dönmek için yola koyulduğunda kafasını temizlemek için önce müziği açmış, düşüncelerini müziğin ritmine kaptırıp kendini hıza bırakmıştı. Doğuştan bir sürücüydü Bilge, kendi yeteneğini yeni yeni keşfeden hevesli bir sürücü, en tehlikelisinden. Kendisini bu kadar doğal hissettiği çok az şey olduğunu düşündü, bu yanlıştı, aslında daha önce kendisini bu kadar doğal hissettiği hiçbir şey olmamıştı. İlk defa her şey onun kontrolündeydi. Bilge keyifle ve dikkatli bir şekilde arabasını kullanırken sıkışık trafiğin arasından sıyrıldı, otobana bağlanan yola sapmak üzere soldaki yolu seçti. Dizginlerinden kurtulmak üzere olan sabırsız bir at gibi hissediyordu kendini. 4 şeritli otoban açıktı. Radyoda çalan şarkı İngilizceydi ve Bilge'nin İngilizcesi çok iyi değildi. Ama birbiri ardına takip eden kelimelerin arasında bir cümleyi anlayabildi: "There is something wrong with me chemically...."3 Ayağı gaz pedalını baskılarken müziğin sesini biraz daha açtı. Nasıl olsa otobanda giderken kimse onu bu kadar yüksek sesle müzik dinlediği için yargılayamazdı. Şarkı devam ediyordu: "Wrong questions with the wrong replies... Wrong... Wrong..."4 Bu sözler tanıdık geliyordu. "I was on the Wrong page of the Wrong book... WORNG... WRONG... too Wrong... too Wrong..."5 Hızı artarken ilk defa kendini kendi hayatında bir başrol karakteri gibi hissettiğini fark etmeden önündeki aracı solladı. Korkusuzca en sol şeritte hedefine doğru ilerlemeye devem etti. Şarkı ''I was born with the wrong sign in the Wrong house with the Wrong ascendescy...'' derken anladığını sandığı şeyin düşündüğü gibi olduğundan emin değildi ama anladığını sandığı şeyin kendi hayatını anlattığından emindi. Bilge o gün ilk defa bir şarkıda kendini buldu. Daha da hızlandığında yolunu tıkayan araca 2 kere

selektör yapıp yol vermesini buyurdu. Ve yine ilk defa buyruğunun yerine getirileceğinden emin birkaç saniye bekledi, öndeki araba kenara kayar kaymaz hiç tereddüt etmeden ve zaman kaybetmeden hızlandı. Yol onundu. 160'a çıktığını fark ettiğinde kendini kaptırdığı şarkı bitmişti. Şarkının bitmesi mi, 160'a çıkmış olması mı onu kendine getirdi, sorgulamadı. Ofise giden çıkışı kaçırmış olmayı da çok kafaya takmadı. Arabasıyla gitmesi gereken yolun uzaması terapilerin en güzeliydi sanki, ilk defa kontrol tamamen kendisindeydi ve sanki ilk defa hayat onu adam yerine koyuyordu. Ofise dönebilmek için bir sonraki sapaktan çıktı, virajı alıp kavşağa vardığında gözlerine inanamadı. 30 kadar zırhlı polis aracı yolun kenarında dizilmişti. Savaş kıyafetlerini kuşanmış çevik kuvvet ekipleri bir binanın önünü kuşatmışlardı. Bilge dikkatle binaya baktı, ülkenin en çok izlenen TV kanalının, Can Manay'ın programının yayınlandığı kanalın ana binasıydı bu. Acaba neden kuşatılmıştı? Çevik kuvvetin baskın yapacağı kadar korkunç ne yapmış olabilirlerdi? Terörist bir saldırı mı vardı? Aklına bu düşünce gelir gelmez şaşkınlığından sıyrılıp hemen kavşaktan zor da olsa dönüşünü yaptı aceleyle ve ancak binadan uzaklaştığı zaman halkı görebildi. Binanın kuşatma değil koruma altında olduğunu, çevik kuvvetin bu TV kanalını halktan koruduğunu anlaması iki gününü alacaktı.

bubirçidirWhere stories live. Discover now