4. bölüm 1-10

11 0 0
                                    


1. Deniz


Avuç büyüklüğünde küçük bir taş ve onu oyarak bir gitara dönüştürmeye çalışan Deniz, kendisini seyreden çocukların ilgisinden aldığı motivasyonla gitarın sapında olması gereken oyuntuyu vermek için küçük küçük vurdu darbeleri taşa sakince konuşurken: "İşte bizi de böyle şekillendirir hayat... Olmamız gereken şeye dönüşebilmek için küçük küçük darbelere ihtiyacımız vardır. Maalesef darbeler acıtır, büyürken acırsınız. Ama ancak acıyarak kendimizi bulduğumuzu kimse söylemez bize, belki de korkacağımızı sanırlar. Halbuki ruhumuz acıdıkça kabuğumuz soyulur... İçimizdeki güzellik dışımıza çıkana kadar. Aynı taşın içindeki bu heykel gibi." Elindeki heykelciği çocuklara göstermek için kaldırdı. Küçük Kaan, "Büyük şeyler de yapabilir misin? İnsan heykeli mesela" dedi. Deniz gülümsedi, "Çok çalışırsam ve zamanımın tamamını bir süre onu yapmaya ayırırsam yapamayacağım hiçbir şey yok" diye cevap verdi ve Kaan'ın gözlerine bakıp, "İnsan vazgeçmediği her şeyi yapabilir" dedi. "Ben acımayı hiç sevmiyorum Deniz Abi" dedi heykelciğin bitmesi için sabırsızlanan küçük Elif. Acıda kalmıştı aklı. Deniz, "Merak etme Elif, büyüdükçe bedenin daha az acıyacak. Daha az düşeceksin, artık ayak parmağını o kadar da vurmayacaksın, dizlerin kanamayacak çünkü bedenin acıya acıya kendini daha iyi taşımayı öğrenecek" dedi. Ruhi kaşlarını çatarak baktı Deniz'e, tilki tarafından ısırılan köpeğini vurmak zorunda kalmıştı babası, kalbi çok kırıktı. Sanki dünyadaki tüm tilkileri yok ederse ancak rahatlayacaktı. Deniz özellikle ona bakarak devam etti konuşmasına: "Büyüdükçe artık bedenimizin değil, ruhumuzun acıdığı şeyler yaşamaya başlarız. Benim başıma neden bu geldi derken bulursun kendini. Ama nasıl bu darbeler olmasa elinizdeki heykelcikler ortaya çıkamazsa, hayatın ruhumuza yaşattığı acılar olmasa da biz, biz olamayız, olgunlaşamayız. Çünkü acı hisseden kişiden bir şey doğar: İntikam ya da anlayış. Seçim bizim. Kendine acıyanlar intikamı seçerler ve sonunda intikamını almaya çalıştıkları şeye dönüşürler. Haksızlığa uğradığı için intikam peşinde koşan biri haksızlığa uğratır. Anlamayı seçenlerse olgunlaşırlar. Bırakın hayat sizinle uğraşsın, acıtsın. İntikama düşmeyin, anlayın, anlayın ki öğretsin, değiştirsin. Bırakın hayat sizi kendinizle tanıştırsın." Gitarın oyması bitmişti, Elif'e verdi. Bir gün buradan giderse geride kendinden bir parça bırakmak istemişti daha hiç gitmeye niyeti olmasa da. Geride bıraktığı parçanın bu küçük heykelcikler değil, çocukların verimli beyinlerine ekilmiş ilham tohumları olduğunu düşünmeden başladı son taşı oymaya, bu taş Ruhi'nin köpeği içindi. O köyden bir sanatçı çıkacaktı. Elif, yazdığı üç kitapla kitlelere ulaşıp farkındalık yaratacak, o kitabı okuyan bir müzisyen esinlenip yeni bir müzik yaratacak, çalışırken o müziği dinleyen genç bir kimyacı amgdalinden leatral üretmeyi başaracak; kanserden ölmek üzereyken kimyacının ürettiği leatrali kullanan bir avukat

kanseri yenip çocuk haklarını esas alan çok önemli bir yasanın meclisten geçmesi için savaşıp kazanacak; meclisten geçen yasa sayesinde hayatı kurtulan bir çocuk milyonlarca insanın hakkını yağmadan kurtaracaktı... Şükürler olsun ki hayat her an, hepimizden daha akıllıydı. Tek yapmamız gereken ilhamımızı bulmak ve ölesiye onu korumaktı. Çünkü evrende tesadüf yoktu.


2. Ada


Telefonun sesi birkaç saat önce daldığı uykusunu böldü. Hayatının gecesini yaşamıştı. Kendisini kimin aradığını merak ettiği için telefonu eline aldı, yoksa telefon açmak niyetinde değildi. Hâlâ çok uykusu vardı. Arayan Tugay'dı! Vücuduna yayılan heyecan o kadar yoğundu ki hemen uykusu kaçtı. Kendi kendine alo provası yaptıktan sonra cevap verdi. Tugay'ın neşeli sesi, "Uykucu, uyanma zamanı" diyordu. Ada gülümseyerek en tatlı sesiyle cevap verecekti ki Tugay beklemeden konuşmaya devam etti: "Bir araba gönderdim, yarım saatte seni alacak. Beni çok heyecanlandıran bir şeyi seninle paylaşmak istiyorum. Hazır olur musun?" Ada "Hemen hazırlanıyorum" dediğinde Tugay öpücük gönderip telefonu kapattı. Ada kendi celladını mutlu etmekten başka beklentisi olmayan bir kurban gibi itaatkâr, hazırlanmaya başladı.

bubirçidirWhere stories live. Discover now