0.1❄️nightmare

1.4K 100 22
                                    

Bu bölüm başrol kızımızı tanımanız için basit bir giriş niteliğindedir. Medya: Reamonn-Supergirl

Tırnaklarını birbirinin içinden geçirirken çıkan minik tık tık seslerini duyamıyordu bile.

'Acaba neden bu kadar çok bağırıyor? ' diye geçirdi içinden. Bağıran adamın gözlerine bakmak istemiyordu.Asya'nın gözlerindeki tiksinen ifadeyi görürse daha da sinirlenirdi çünkü o adam.Sahi neye sinirlenmişti bu kadar? Karşısında bağırıp küfürler eden adama baktı.Elleri kolları sinirden oraya buraya savruluyor,bağırmaktan gırtlağı acıyor olmalı diye düşündü içinden.Acaba ses telleri kopabilir miydi? Bağırmak gerçekten ona iyi geliyor muydu?

Bağıran insanlardan nefret ediyordu,küfür eden insanlardan,kalpleri birbirine uzak kalmış yalnız ve öfkeli insanlardan nefret ediyordu.

Yanında sessizce oturup babasına sakin olmasını söyleyen annesine baktı.Bu kadın gerçekten hayatı boyunca bu adama neden katlanmıştı? Acaba annesi babasıyla değil de,gerçekten kendisini seven iyi huylu biriyle evli olsaydı şuan ne yapıyor olurdu? Böyle aptalca şeyler düşünmenin zamanı olmadığını önünde koca bi el havalanınca fark etti. Gözlerini kırpıştırarak önüne döndüğünde annesinin sırtını gördü. 'Baba' da hala küfür ediyordu hareketleri daha da büyümüştü.Ona baba demek istemiyordu,çünkü babalığın biyolojik bir davranıştan ibaret olmaması gerekirdi,çünkü Asya ondan hiçbir şekilde babalık görmemişti. O adam yine elini kaldırmış ama annesi yine önüne geçmişti.Şimdi annesi de bağırmaya başladığında midesinin bulandığını hissetti. Banyoya gitmek için ayağa kalktığında sesler daha da şiddetlendi, ve birden babasının görüntüsünün yerini yarı tanıdık bir sima aldığında ne yapacağını bilemeyerek dönen dünyada tutunmaya çalıştı,babasının dönüştüğü bu genç bedenin kim olduğunu anlayamayacağı kadar karmaşık ve boğucu olan bu anda sesler dayanamayacağı kadar yükseldiğinde son duyduğu şey olan bir el ateş edilen silah sesiyle gerçek dünyaya sıçradı.

Aniden gözlerimi açtım ve nefes nefese bir halde doğrulup refleks olarak elim şiddetle çalan telefonuma gitti.Ekrana baktım.

Saat 6:00

Alarm şarkımı değiştirmeliyim diye geçirdim içimden.Telefonu komidinin üstüne bıraktım ve kendime gelmek için bir süre karanlıkta öylece oturdum.Göğsüm kalkıp inerken uzun siyah saçlarım terlemiş bedenime dolaşmıştı.Saçlarımı atıp burnumu çektim.İfadesiz bi duvar gibi öylece boşluğa bakıyordum.Gerçekten neden şimdi o adamı, o anı görmüştüm ki? 

Peki rüyamın sonunda bu kez neden bir başka adama dönüşmüştü? 

 Başımı yastığa tekrar koymak üzereyken yastığın gözyaşlarımla ıslanmış olduğunu fark edince vazgeçtim ve ayağa kalktım.Pencereye doğru ilerledim ve camı sonuna kadar açtım.Odama yaşamın dolmasına ihtiyacım vardı.

Ahh,soğuk.
Nasıl da yaşadığını hissettiriyordu insana,ciğerlerime buz gibi havayı çektim.Keskin bir nane kokluyormuşum da soluğumdaki nem onu yakıyormuş gibi gelmişti.İşte şimdi gerçekten iyi hissediyordum ki-

'Asya! Kapat şu camı.Sabah sabah sırtının teriyle cama koşmuşsun şuna bak!'

Normal şartlar altında annemle çığlık çığlığa kavgaya tutuşmuş olmam gerekirken sadece gülümsedim ve camı kapattım.Ona daha iyi davranmalıyım diye geçirdim içinden.Beni sevmese dahi onu sevmeliyim.Gördüğüm aptal rüyanın etkisindeydim hala.Sol tarafıma yatmış olmalıyım ki geçmişle ilgili rüya gördüm,sağ tarafı denemeliyim diye azarladım kendimi ve giysi dolabını açıp içinden siyah dar paça pantolon ve saks mavisi bilekleri balon kol olan bir bluzu alıp üstüme geçirdim.Gerçekten bugün kendimle oyalanacak halim yoktu.Hemen mavi rimelle siyah rimeli karıştırıp koyu mavi kirpikler elde edince çantamı omzuma attım ve siyah saçlarımı sırtıma bıraktım.

'Anne ben çıkıyorum!

'Üzerine kalın bi şeyler al'

Etrafa bakındım, annem beni görmeden ince giydiğimi nasıl tahmin edebildi diye düşündüm.Sanırım anne olmanın verdiği bir önseziydi.Siyah hırkayı alıp hızlıca ayakkabılarımı giydim ve kırmızı kulaklıklarımı kulağıma geçirip,okulumun yolunu tuttum.Hayata tutunmakta güçlük çektiğimde dinlediğim şarkıyı,benim irademe gerek duymadan parmaklarım çoktan açmıştı bile.Reamonn- Supergirl derin sesiyle başladığında kendi kendime fısıldadım. But I'm a supergirl,supergirls dont cry.

Merhaba!Ben Asya.'Merhaba' farsça kökenli bi kelimedir ve anlamı 'Benden sana zarar gelmez' demektir.
Bu güçsüz bedeninle ne zarar verebilirsin ki zaten demeyin efendim.Tek bir söz bile insanları paramparça edebilir,tek bir bakış,ya da bu saydıklarımın silik yokluğu.Benim düşünceme göre insanın ruhunda ve kalbinde yaralar açabilir ve ruhunda açılan yaralar bedenine aldığı yaralardan daha derindir.Bana tokat atabilirsiniz ama o tokat etkisini en fazla bi kaç hafta gösterir.Oysa ruh bedenden çok daha kırılgandır ve üzerinde ömürlük kalıcı hasarlar oluşturulabilir.

Telefonumdan saate baktığımda adımlarımı hızlandırdım.

Oysa saat daha 7:15 'i gösteriyordu.

Koşar adım okula girerken küçük kulübesinde uyuklayan yaşlı güvenlikçi amcayı görünce gülümsedim.Yaklaşıp cama tıklattığımda tırnaklarımın fazla uzadığını fark ettim.Yine sakarlık yapıp bütün gün elimi yüzümü çizecektim.Başımı açık pencereden içeri sokup neşeyle seslendim.

'Günaydın ahjussi!'

'Günaydın kızım..Ben de şimdi içeri geçiyordum bekle, birlikte gidelim' 

Uyukladığı koltuktan doğrulan yaşlı adam kapıyı yavaşça kapatıp okulun giriş kapısını açtı.Yanıma geldiğinde yaşlı adamın koluna girdim ve okula doğru yürümeye başladık.

'yine niye sabahın köründe geldin sen bakayım?'

'Tiyatro odasının arkasındaki kostüm odası var ya.Onları düzelteceğim dersten önce'

'Öğleden sonra yapsaydın ya, ah senden başka kimseyi bulamıyorlar mı bu ağır işler için? Öğrencisin sen..'

Yaşlı adamın eşikten geçmesine yardım ederken söylenmelerine gülümsedim, sonra kolundan çıkıp okulun bodrum katındaki tiyatro salonuna koşar adım yürümeye başladım ve yüzündeki o benim için üzgün olan bakışı silmesini umarak neşeyle seslendim.

'Benim kadar düzgün yapanını bulamıyorlarmış.Öğleden sonra da kütüphaneyi toparlamam lazım! Sonra görüşürüz ahjussi! Kendine dikkat et.'

Ahjussi kendi kendine kıkırdayarak 'Kaç canın var kızım senin,nasıl gücün kalıyor bunca şeye?' diye söylenirken derin bir iç çekip devam etti.  'Aferin ama sana.Genç dediğin böyle olur!'

Gülerek çantamdaki bir sürü şeyin arasından tiyatro salonunun anahtarını bulup kapıyı açtım.İçini düzenlemem ve yeni bir çanta almam gerekiyordu çünkü bu karmaşayı taşıyan çantanın kolu iyice zayıflamıştı.

Işıkları da yaktığımda yüzümdeki gülümseme yavaşça soldu.Kendi kendime
'Ahh hadi ama...Dört günde nasıl bu kadar dağılmış olabilir ki'  diye fısıldadım.Ardından derin bir nefes çekip kapıyı kapattım ve kapıda çıkardığım kulaklığımı takıp sesi sonuna kadar açtım.Yine kendi kendime gülümseyip birbirine girmiş olan yerdeki eşyaları ve yemek artıklarını çöpleri toplamaya, tozlanmış kocaman odayı temizlemeye başladım.Bi yandan da neşeyle çalan şarkıya eşlik ediyordum.Kulaklığımı taktığında öyle özgürdüm ki.Kendimi tüm dünyaya hükmediyormuş gibi hissederdim.

Keşke hayatın fonunda şarkılar çalsaydı diye düşündüm gözümün önündeki karmaşa bulanıklaşırken.Nefes almanın bile bir şarkı olabileceğinden bihaberdim,rüzgarın,yan yana adımlayan iki çift ayağın yapraklara dokunuşundan,yerde sektirilen bir taşın,neşeyle öten kuşların ve iki sokak ötedeki çıngıraklı kafesin çıkardığı müziğin bir şarkı olduğundan.

Bir adamın aşkının,dünyanın en güzel şarkısı olduğundan bihaberdim,aşık olduğunda hayatın fonunda çalan şarkıyı hiç duymamıştım.

Kendimi işine kaptırmama rağmen bir an içgüdüsel bir şekilde bulunduğum odada benden başka birisinin nefes aldığını hisseder gibi oldum.Tam elimdeki eşyaları bırakacakken arkama yaklaşan soluğun endişesiyle dönecektim ki, odadaki kişi  benden önce davranmıştı.-

Kardem ❄ kim taehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin