'Bahse girerim seni şuan ağlatabilirim'
İçimde bir sızı yükselse de şaşkınlığımı dizginledim,bana tanıdık bir korku hissettiriyordu,kendimden emin bir sesle yükseldim.
'Yapamazsın!'
Dimdik ona bakıyordum,göz kaçırmama savaşında ilk pes eden o oldu.Ya da ben öyle sanmıştım.Gözlerini bileğime çevirip oradan sıkıca tutan elini kıpırdattı.Sıkılaşan uzun parmakları arasındaki bileğim acıyla sızlıyordu.
Canım yanıyordu ama ona yenilmek istemiyordum.İçimdeki ağlama hissini bastırmak için dudağımın içini dişledim.'Bileğimi kırsan bile şuan asla ağlamam.Neden biliyor musun? Ağlamak acizlik olduğu için değil.Yanında ağlayacak kadar kimseye güvenmediğim için,ve sen benim gözyaşlarımı görmeyi hak etmediğin için.'
Bileğimi aniden bıraktı.
Acımı hafifletmek için diğer elimle ovalamaya başladım,refleksif yaptığım bu şeyin beni güçsüz göstermesi umrumda değildi.O da pekala,güçsüz olmadığımı anlamış olmalıydı.Hiç gerekmediği halde bakışlarını derin bir şekilde dudaklarıma kilitleyip kendi alt dudağını ağzının içine kıvırdı.
"Kendini Anka kuşu* falan sanıyorsun galiba."Canımı yakmaya çalışıyordu,neden bilmiyordum.Onu rahatsız ediyordum,nedenini bilmiyordum.Ama öğrenebilirdim.Öğrenecektim.
Ve aramızdaki mesafeyi açıp ona inatla,arsızca gülümseyerek baktım.
'Ben de bahse varım ki seni güldürebilirim!'
Yine bana şaşkın gözlerle baktı.Şaşırınca zaten kocaman olan gözleri daha da büyüyordu ve dudakları hafifçe aralanıyordu.İçimden gülmek geliyordu ama güçlükle bastırdım.Dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını çattı ve o buz gibi ifadesini yüzüne geçirdi.
'Benden hiç korkmuyor musun? Neden seni uzaklaştırdıkça beni zorluyorsun?'
Ona yaklaştım ve yanaklarının iki yanına parmaklarımla dokundum.Gülüşü daima yapmacık bir kas hareketinden oluşuyordu,gözlerinin kenarı kırışmadan gülümsenirse samimiyetsiz olurdu,onunki daima böyleydi.Gözüktüğü kadar soğuk bir teni olsa da parmak uçlarıma değen yüzü yumuşacıktı.Bu yumuşaklığı hafızama kazıdım.
'Çünkü yüzündeki kaslara gülmeyi hatırlatmak istiyorum.Unutmuş olmalılar.'
'Neden?'
'Sen benim ağlamamı neden istiyorsan ondan.'
Geniş gözlerinin biçimli şekilde yerleştiği o mükemmel yüzü önce gerildi,bu haldeyken çamurdan bir heykelmiş gibi fazlasıyla düzgün gözüküyordu ve sonra gevşedi.Dudaklarını yaladı,o kocaman dudaklarını ve ardından sinirle burnundan çektiği nefese eşlik ederek konuştu.
"Buna çok fena pişman olacaksın."
-
Belki de o an onun söylediği şeye inanıp,gelecek günlerdeki sonsuz pişmanlıklarım için önlem almalıydım.Belki de onu dinleyip ondan tamamen uzak durmalıydım.
Hayatımın ve benliğimin mahvolacağını bilsem , yine de ona yaklaşmaya devam eder miydim?
*Anka kuşunun gözyaşlarının sihirli olduğuna ve mucizevi bir şifa barındırdığına inanılır.Gözyaşları oldukça kıymetli olan Zümrüdü Anka kuşu yanarak ölür ve küllerinden tekrar doğar.*
&
Merhaba! Yeni bir hikayeyle karşınızdayım,aslında bu benim ilk yazdığım hikayemdi ama bu hesabımda yayınlamamıştım,şimdi karakterleri değiştirip,hikayeyi birazcık düzenleyerek devamını da yazacağım.Umarım çokça seversiniz,başlangıç için biraz sıkıcı bir bölüm olduğunun farkındayım ama devamının güzel olacağına emin olun,oylamayı ve yorumlamayı unutmayınız ^^
Dipnot:Bu hikayede diğerlerine nazaran daha fazla +18 ve şiddet barındıran içerik bulunacaktır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kardem ❄ kim taehyung
Fanfiction"Senin gökkuşağının benim gecemde yeri yok. Sen gökkuşağıysan , ben gri ayışığıyım. Aşk, yağmur gibi. Senin için olmazsa olmaz. Ama ben onu tanımıyorum." Bana arkasını döndü ve uzaklaşıyor, hıçkırıklarımın arasından silik sesim duyuluyor. "Ayışığı...