"Atlantis, Atlantis!" Çapraz sıramda oturan Britney'nin bana seslenmesiyle kalem ile kağıda yaptığım işkenceyi bıraktım. Konuşacak halim yoktu. Sınavlar ve Harry beni baya strese sokmuştu. Ve geceleri uykuya zor dalmama yol açıyordu artık. Kendimde bulduğum son enerji ile ayağa kalkıp, Britney'in yanında ki boş sandalyeye oturdum.
Tuhaftı her şey. Bir an da sebebsizce ortadan kaybolması beni üzüyordu ve maalesef ki soru işaretlerini çoğaltıyordu.
"Yine daldın gittin Atlantis, iyi misin?" diyerekten sorduğunda Britney, gözlerim dolmaya başlamıştı. İyi değildim kesinlikle. Hiçbir şey deme ihtiyacı duymadan siyah pantolonumun cebinden telefonumu çıkartıp, Harry'nin sohbetine girdim. "Oku lütfen." diyerek fısıldadığım da telefonu önümden almıştı.
Britney, benim iki yıldır bu sınıftaki en yakınımdı. Ve sınıfta tek iyi anlayan kişiydi.
"Ne desem ki, bilemiyorum Atlantis. Belki canı sıkkındır?" diyerekten yorum yaptığında omuzlarımı düşürdüm ve sıraya kafamı yasladım. Bu kadar karmaşık olmak zorunda mıydı? Ya da Harry ile hiç tanışmadığı için bu yorumu yapmıştı Britney? Uğh! Cidden soru işaretlerinin içinde boğuluyordum.
"Atlantis, Harry'den mesaj var."
Kafamı hızla kaldırdığım da telefonu elime aldım. Yüzüm daha fazla asılırken telefonuma yine bir ümit baktım. Ama maalesef ki mesaj ya da hiçbir bildirim yoktu. Ortada sadece benim bu ani tepkime gülen bir Britney vardı.
Beni instagram üzerinden: selinarat olaraktan bulabilirsiniz wattpad'te ki ile aynı yanii istek atarken kullanıcı adınızı yazın ki onaylayım🌺
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sign of the times ➳h.s
Fanfiction"Ağlamayı bırakman gerekiyor. Gülümse her zaman." demişti bana. Ama asıl bu duruma gelmemi sağlayan kendisiydi. ©Selinarat,2017.