"Yade?" Mustafa Hoca'nın seslenmesiyle durdum. Yavaşça arkamı dönerek bana kemikli gözlüklerinin arkasından bakan müdür yardımcımıza baktım. "Buyrun hocam?"
"Bunları spor odasına bırak da öyle gir derse. Zeki Hoca benim masamda unutmuş," diyerek elindeki dosyaları bana uzattı. Yaklaşarak elindeki dosyaları aldım. "Tabii."
Gülümseyerek dosyaları elime bıraktığında çok fazla ağır olmayan dosyaları elinden aldım ve merdivenlere doğru yürüdüm. Dosyanın şeffaf kapağından görebildiğim kadarıyla Oyuncuların İletişim Bilgileri yazıyordu. Pek fazla takmadan merdivenlerden çıktım ve soldaki spor odasının kapısını tıkladım usulca. Ses gelmemişti çünkü muhtemelen beden hocaları dersteydi.
Odaya girerek dosyaları masanın üzerine bıraktım. Düşündüğüm gibi kimse yoktu. Tam odadan çıkacakken zihnimde yanan ampülle yerimde durdum.
Eğer bu dosyada okulun spor takımlarının oyuncularının iletişim bilgileri bulunuyorsa Deniz'in de vardır mutlaka. Bu düşünce zihnimi aleve verdiğinde dudağımı ısırdım. Bakmalı mıydım? Baksam ne olacaktı? Alacak mıydım numarasını? Sonra? Hiçbir şey. Hiçbir şey olmayacaktı...
Yine de usulca yaklaştım dosyaya. Yapmamalıydım ama yaptım. Onu sevmeye başladığımdan beri gereklilik kiplerinin benim için bir önemi yoktu. Çünkü onu sevmemeliydim ama sevdim.
Dosyadaki isimler alfabetik sırada olduğundan bulmak zor olmadı. Gözlerim isminin üzerinde takılı kaldı bir süre. Deniz Güven. Kalbimi kül eden adam.
İsminin karşısındaki numarayı içimde yakalanma korkusu olduğundan telefona kaydetmekle uğraşmayarak direk fotoğrafını çektim ve oradan ayrıldım.
*
Ona mesaj atsam ben olduğumu anlayabilir mi? Anlamaz... Nereden anlasın? Gerçek hayatta anlamıyor, buradan nasıl anlasın?
Yine de içimdeki o şüphe beni öldürüyordu. Şu an çevrimiçiydi ve yazsam hemen görebilirdi. Elimi kalbime koyarak yatakta doğruldum. Ona mesaj atmak, onunla konuşmak istiyordum. Ama bunun için fazla korkaktım. Bunu düşünecek kadar cesur, yapamayacak kadar korkaktım. Oysa birini seçmeliydim...
Parmaklarım klavye üzerinde hareketlenmeye başladı. Yapabilirdim... Ona mesaj atacak kadar cesurdum en azından. Ama kim olduğumu asla söyleyemezdim. Okulda arkadaşlarının dışladığı kızdım ben. Tamam o hiç yapmamıştı hatta yapınca bazen arkadaşlarına kızıyordu bile. Belki de ona aşık olmamın sebebidir bu. Yine de hiç görmüyordu beni... Bakmıyordu... Hissetmiyordu. Onun için yeterince iyi değildim.
Sadece konuşsak bile yeterdi bana zaten. Bu yüzden fazla düşünmeyerek kalbimden geçen kelimeleri yazarak ona gönderdim.
Anonim: Sularındaki küllere iyi bak Deniz.
Anonim: Onlar canı yanan bir kızın dökülen kalp parçaları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Denizin Külleri
Historia CortaDönersin diye arkasından su yerine gözyaşı döktüğüm deniz... sana böyle güzel gitmeyi babam mı öğretti?