Hani nerdeyse tüm hikayelerde "sabah alarmın sesiyle uyandım." Derler ya . Ha işte ben bu gün öyle uyanamadım. Niye ? Çünkü şuan başımda 65 ine yeni basmış bir adet Halime Sultan duruyor ve saydırmaya başlıyor !
"Kız Gürce ! Saat 8 oldu kalk bakim ! Aaa ! Olmaz ki böyle canım ! Genç kadınsın sen ! "
Anneanneme göre saatin 8 olması oldukça geç anlamına geliyordu. Ama ben neden gecenin 3 ü gibi hissediyorum !?
"Ya anneanne ! Allah aşkına brak beni ya ! Anladık geldin ! Hoş geldin sefa getirdin ! Ama beni rahat brak !"
Bir anda o narin ! Ufacık ! Zavallııı ! Kaderi bozuk ! Popoşumda yakıcı bir acı hissettim. Bunun nedeni taban sert ve beyinde %70 kayıba bile yol açabilecek anneanne terliğiydi !
"Kalk kız çabuk ! Millet aşağıda aç sen burda götünü devirip yatıyorsun !"
Artık patlayacağım ! Yatakta doğrulup bağdaş kurdum.
"Ya anneanne ! Evde o kadar hizmetli varken ! Neden ben ?!"
"Yavrum bak ! Önceden böyle miydi ?! Herkes kendi işini kendi görürdü ! Siz iyice alıştınız yan gelip yatmaya ! Kalk çabuk !
......
Kıçımı kaşıya kaşıya mutfağa indiğimde gözlerime inanmadım ! Mina şuan mutfakta kahvaltı hazırlıyordu ! Pardon hazırlamaya çalışıyordu !
"Kız ! Yengoş ! Sendemi çılgın anneannenin gazabına uğradın ?"
"Hiç sorma canım ! Sabahın 6 sından beri burda debeleniyom ! Oğluma hasret kaldım ! Oğlumu verin bana !"
Yanına gidip kafasına bir tane geçirdim.
"Hürreme bağlama ! Kötü yola düşersin sonra !"
"Ne biçim konuşuyon kız görümce !? Gel yardım et şurada !"
"Sus kız ! Paçoz gelin seniiiii ! Anneanne ! Bu paçoz gelin işten kaytarıyor !!!"
"Gelinimi rahat bırak Gürce ! Sen git önce yatağın altına deptiğin donlarını yıka !"
Abooo ! Görmüş vallaha ! Ulan şimdi ömür boyu dilinden düşmek emi !?
.....
Şirkete girdiğimde içimde bilmediğim bir his vardı. Ne bileyim içim daralıyordu sıkılıyordum.
Ahraz beyin gelme saatinin daha var olduğu için kapıyı çalmadan girdim. Ama sorun şu ki karşımda üstü başı dağılmış biçimde koltukta uyuklayan bir Ahraz beklemiyordum.
Yanına yaklaşıp yüzünü azda olsa inceleme fırsatı buldum.
Uyurken bile çatık olan kaşları ile büzüşmüş dudakları ile oldukça şirin gözüküyordu.Dolaba doğru ilerleyip Ahraz beyin bağzen burda sabahlamasını göze alarak koyduğum pikeyi alıp üzerine örttüm.
Ses çıkarmamaya dikkat ederek masama oturup bu günkü işlerimi halletmeye koyuldum.
.....
Şuan karşımda kafası koltuktan sarkmış kolları yere değen bacaklarını ise koltuğun başlıklarına dayamış bir biçimde uyuklayan Ahraza bakıyordum.
Rahat edememiş olucakki sürekli kıpırdanıp uyuyordu.
Belli ki birazdan uyanacaktı.Haklıydım birazdan uyanmıştı.
"Günaydın Ahraz bey !""Asıl sana günaydın . Beni niye uyandırmadın ? Burda sabahladığınıza göre belli ki çok yorulmuştunuz. Bende sizi rahatsız etmek istemedim."
"Neyse bana bir kahve söyle üzerimi değiştirip geleceğim."
"Tabi efendim."
......
Tabiki hayır ! Ne kadar evlenecek olsa da ! Patronuma aç karnına kahve içirmeyecektim ! Eğer onu azıcık tanıyorsam kahvaltı yapmayıp direk şirkete dönücekti .
Bende o yüzden Ahraz bey gider gitmez aşırı kahvaltı sevmediği için kendi ellerim ile sandviç hazırladım. Yanında da portakal suyu. Hey öyle bakmayın ! Elimde olsa onuda yapardım ama maalesef hazır aldım.
.....
"Akay bu ne ? Ben senden sadece kahve istedim."
"Ahraz bey sizin evden kahvaltı yapmadan tekrar buraya döneceğinizi bildiğim için kahvaltılık birşeyler hazırladım. Ama kızmayın ! Yoksa kafanızı toparlayamacaktınız ! O yüzden lütfen kahvaltınızı yapın !"
"Birde döveydin kızım ! "
"Yok canım ne haddime ? Ama lütfen beni kırmayın. "
"İyi peki madem"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON vs ASİSTAN
Literatura Feminina"Heh! bir bu eksikti !,Bu gidişle şirketi başımıza yıkıcaksın kızım sen ! bas istifayı ! söz istediğin kadar tazminat vericem ! YETER!" "Ben....özür dilerim efendim!