3 AY SONRA
"Hoşgeldiniz kızlar." dedi Kai ve diğer üyelere eliyle işaret yaptı. EXO kendilerine doğru yaklaşan Blackpink'e masaya oturmaları için yer verdi.
Chanyeol ve Sehun'un yaptığı plan sebebiyle EXO ve Blackpink Suit Kafe'de yemeğe gitmeye karar vermişlerdi. Ve tabii ki Kai'ye bu konu hakkında fikrini soran olmamıştı.
Burada olmak istemiyordu. Geçen hafta Krystal ile ayrıldıktan sonra kendini pek de iyi hissetmiyordu. Kai hala Krystal'i seviyordu ama son zamanlarda aralarındaki şeye ilişki denemezdi. Neredeyse ayda bir görüşüyor, birbirlerine mesaj atmayı unutuyorlardı. Onu hala bir arkadaş olarak ölesiye seviyordu ama ikisi de biliyordu ki artık beraber olamazlardı. En iyisi de kavga etmeden ayrılmış olmalarıydı. Bu Kai'yi huzurlu hissettiriyordu, bir yandan da aşırı derecede üzgün... Fakat artık hayatına yeni bir sayfa açmalıydı. Ayrılalı bir hafta olmuştu ve Kai için bundan sonra iyileşme dönemi başlıyordu.
Lisa, Rosé, Jisoo ve Jennie büyük masanın etrafındaki sandalyelere sırayla oturdu. Kai kızların hepsine gülümseyerek eğildi. Ama Jennie ona karşılık vermedi. "Bu kızın sorunu ne?" diye geçirdi içinden. Daha önce asansörde onun hayatını kurtarmasına rağmen bir teşekkür bile etmemişti. Zaten birbirlerini ilk gördüklerinde ona bayağı iyi laf sokmuştu. Ama Kai tabii ki doğal davranarak karizmasını korumuştu.
Kendisini sevdirmek gibi bir ihtiyacı olmamıştı hiçbir zaman. Olduğu gibi davranır ve herkesle uyum sağlamaya çalışırdı. Şimdi ise Jennie'nin tuhaf tavırlarına anlam veremiyordu. Ona bir kötülükte bulunmamıştı, öyle değil mi? Hatta aksine iyilik yapmıştı, Tanrı aşkına!
Bugün tüm EXO yemekte değildi. Diğer üyelerin zamanı olmadığı için sadece kendisi, Chanyeol, Sehun ve Baekhyun vardı. Masanın bir tarafında Blackpink bir tarafında EXO oturuyordu. Her konuşmada olduğu gibi ilk dakikalar oldukça sessiz ve garipti. Siparişleri verdikten sonra Kai dayanamadı ve sordu. "Bu kafenin geceleri bir restorana dönüşmesi ne kadar iyi oldu değil mi?"
Jisoo gülümsedi. "Evet, kesinlikle."
"Duyduğuma göre comeback hazırlıklarına başlamışsınız." dedi Baekhyun.
Jennie bardağından su içtikten sonra cevap verdi. "Evet evet, bugünlerde çok sıkı çalışıyoruz."
"Hayranlarınız sizden çok büyük şeyler bekliyorlar. Onları hayal kırıklığına uğratmayacağınıza eminim." Chanyeol bu sözünü Rosé'nin gözlerine bakarak söylemişti.
Rosé, Chanyeol'e, "Teşekkür ederiz. Siz de çok güçlü bir albüm ile geri dönecekmişsiniz sanırım." dedi.
Lisa gülerek konuşmaya başladı. "Yalnız bir şey söylemek istiyorum. Bu masada oturan kişilerin neredeyse hepsi çok yakın arkadaş. Neden kendimi bir toplantıda sözleşme imzalıyormuş gibi hissediyorum?"
Herkes gülmeye başlayınca Sehun cevap verdi. "Gerçekten ben de aynı şekilde hissediyorum. Birbirimize karşı daha samimi davranmalıyız. Biraz gevşeyin millet..."
"İşte budur Sehunnie! Sen ne kadar akıllı bir kankasın ya?" Lisa yanında oturan Sehun'a sarıldı.
"O halde bira içmek isteyen var mı?"
Kai'nin sorusuyla kızlar birbirine baktılar. "Üzgünüz ama biz bira içemeyiz. Sözleşme gereği..."
"İdol dünyasına gelmek istiyorsanız buyrun, fakat böyle gıcık durumlarla karşılaşacaksınız." Baekhyun adeta sisteme sövercesine konuştu.
Lisa, Baekhyun'un lafına gülümsedi. "İdol dünyasında senin gibi yakışıklı erkekler varsa her türlü gelebilirim."
Sehun dışındaki herkes, "Oooooo..." diyerek Lisa'ya şaşkınlıkla bakarken Baekhyun gülerek cevap verdi.
"Benim kadar olmasa da birkaç yakışıklı kişi var işte, onlar da bu masada oturuyor." Göz kırparak Sehun'a baktı. Ama Sehun hiç umursamadan sessizce mırıldandı. "Çok ayıp Lisa. Sen Baekhyun hyunga mı yürüyorsun yoksa?"
"Bilmiyorum. Galiba... Evet!"
Sehun, Kai'nin daha önce hiç görmediği bir bakışla kafasını Lisa'ya çevirdi. Lisa bu öfke dolu bakışı fark etse de gülmeye devam ediyordu. "Ne oldu, kıskandın mı?"
"Hayır canım ne kıskanması! Sadece çok uygunsuz buldum. O senden yaşça büyük." Sehun'un sesi gitgide yükselmişti.
Lisa ona bakarak ciddi bir yüz ifadesi takındı. "Ne olmuş yani? Sen kendinden 3 yaş büyük Irene'i öpüyorsun. Biz bir şey diyor muyuz?"
Lisa'nın cümlesiyle Chanyeol ve Sehun dışında herkes şaşkınlıkla haykırdı. "Ne?"
Rosé ağzındaki vişne suyunu fışkırtarak tükürdü. Maalesef içeceğin tamamı karşısında oturan Chanyeol'ün üzerine ve kafasına gelmişti. Suyu fırlatan Rosé birden ayağa kalkarak özür diledi. Ağzından damlayan sıvıyı peçeteyle sildi.
"Çok, çok özür dilerim Chan. Ne kadar salağım ya!"
"Sorun değil. Gerçekten çok şaşırtıcı bir haberdi bu." dedi Chanyeol masadan uzaklaşan Sehun'a bakarak. Sehun'un arkasında ise ona bağıran Lisa koşuyordu.
Chanyeol'ün ısrarlarına rağmen onunla beraber tuvalete giden Rosé Jennie'ye seslendi. "Lisa'nın peşinden git Unnie."
Kai, Jennie'nin harekete geçtiğini görmeden ayağa kalktı. İkisi de büyük bir hıza kalkmış olmalılardı ki kafalarını birbirine çarparak yere yığıldılar. Jennie, Kai'nin üstüne düşmüştü ve kızın burnu Kai'nin çenesine değiyordu. Kai'ye karşı her zaman sinirli ve soğuk olan Jennie'nin oldukça şaşkın ve utanmış gözükmesi Kai'yi güldürdü.
"Ne gülüyorsun be?" dedi Jennie ayağa kalkarken.
"Ne zaman kucağımdan uzaklaşacaksın acaba merak ediyorum."
Jisoo hayretle olanları izliyordu. Jennie'nin kalkmasına yardım ederken konuştu. "Sizi bilmem ama, benim için oldukça garip bir geceydi."
***
"Gerçekten çok üzgünüm."
"Rosé, burası erkekler tuvaleti. Hem merak etme, sorun değil."
"Umurumda değil. Benim suçumdu, sana yardım edeceğim."
Rosé, Chanyeol'ün peşinden erkekler tuvaletine girdi. Chanyeol'e izin vermeden metal peçetelikten peçete aldı. Peçeteyle yakasını silmeye başladı. Leke hiç çıkmayacak gibi görünüyordu.
Chanyeol'ün nefeslerini kulağında hissettiğinde ona ne kadar yaklaştığını fark etti. Peçeteyi kumaşın üzerinde oynatmaya devam etti. Kafasını kaldırıp gözlerine bakmaya korkuyordu. Kalp atışları gereksiz bir ritmde hızla atarken silmeyi bıraktı. Arzusuna karşı gelemeyip kafasını kaldırdı. İkisi de sadece nefes seslerini duyuyordu. Ama Chanyeol Rosé'nin kalp atışlarını da duymuş olabilirdi. Gözlerine baktığında tüm dünyanın durduğunu hissetti. Güçlü bir bataklıkta kaybolmak gibiydi ona bakmak. Çekiliyordu.
"Rosé."
"Efendim Chanyeol?"
"Rosé?!"
"Evet Chan?"
"Ayağıma basıyorsun." Rosé, Chanyeol'a bakmayı bırakıp gözlerini yere dikti. Evet, Chanyeol'un lanet olası ayağına basmıştı. Hızlıca geri çekilip gülümsedi.
"Üzgünüm. Şey- Mahvoldu. Yani gömleğin. Tekrardan kusura bakma. O su olayı..." Gömleğin üzerindeki koyu lekeye baktı.
"Teşekkür ederim yardımın için. Ve gerçekten sorun etme artık. Daha önce de başıma gelmişti zaten."
Rosé şaşkınlıkla sordu. "Başka birisi daha mı senin üstüne ağzıyla vişne suyu fışkırttı?"
Chanyeol, Rosé'nin sözlerine gülmekten kendini alamadı. Gerçekten çok sevimli bir şekilde sormuştu. "Hayır, tam olarak öyle değil. Dizi çekimindeydim. Kız çocuğun üstüne su fışkırtıyordu, üzerime tükürmüş bulundu. Film icabı..."
Rosé bunu üzerine bir şey demeden tuvaletin kapısına ilerledi.
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu Chanyeol.
"Unuttun mu yoksa? Burası erkekler tuvaleti."
Rosé tuvaletin dışına çıktığında sinirle söylenmeye başladı. "Ayağına basmışımışım. Başka bir kız daha ona tükürmüşmüş. Öküz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİ BİLMESİNLER [exo X blackpink] ✓
FanfictionAşk bizdik ve hiç kimse bizi bilmemeliydi. 10/03/17 Rosé, Chanyeol'un nefeslerini kulağında hissettiğinde ona ne kadar yaklaştığını fark etti. Peçeteyi kumaşın üzerinde oynatmaya devam etti. Kafasını kaldırıp gözlerine bakmaya korkuyordu. Kalp atışl...