32.Bölüm

1.5K 107 29
                                    

İyi okumalar.

Lisa'nın garip itirafından sonra Sehun onu kendine çekmiş ve sarılmıştı.

"S-sehun! Boğuluyorum!" Lisa nefes alamadığını hissedince bağırmaya çalıştı ama kafası Sehun'un göğsüne gömülü olunca bu kolay olmuyordu.

"Özür dilerim. Seni seviyorum. Seni burada öpmek istiyorum ama utanacağınu bildiğim için yapmıyorum. Aslında yapabilirim çünkü utanınca çok güzel oluyorsun. Ama yapmayacağım, kendini kötü hissetmeni istemiyorum." Sehun tek nefeste konuşunca Lisa ona anlamamış gibi baktı.

"Neden öyle bakıyorsun?"

"Sehun, ben yabancıyım. O kadar hızlı konuştun ki ilk iki cümleden sonrasını anlamadım."

Sehun omuzlarını silkti. "Olsun. Sonu-"

"Bu öyle çabucak unutabileceğim bir şey değil! Lanet olsun ki değil! İnanmak istiyorum sana, o kadar istiyorum ki! Ama yapamıyorum!" Sehun'un sözü gür bir ses tarafından kesildi. Herkesin baktığı tarafa bakınca tanıdık iki yüz gördü.

"Bana güvenmiyorsun çünkü! Sana neden yalan söyleyeyim? Seni seviyorum Jaebum! Seni seviyorum ve kaybetmek istemiyorum." Jihyo'nun sesi sona doğru kısıldı. Jaebum ona son bir bakış attı ve balonun yapıldığı salonu terk etti. Ardından tüm Got7 peşinden koşarak çıktı.

En sonda koşan Jinyoung herkese bakarak verdikleri rahatsızlıktan dolayı özür diledi. Kapıya yakın masadaki Jisoo'ya el salladı ve dışarı çıktı.

Ortam durulup herkes eğlencesine dönünce Lisa Sehun'a baktı. "Bu da neydi böyle?"

"Reyting oyununun kurbanları: Jihyo ve Chanyeol. Sevgililerinden trip yiyorlar. Ama ben senin için harika bir sevgili olup asla böyle işlere kalkışmayacağım." Sözünü bitirip göz kırptı.

Lisa kaşlarını çattı. "Birincisi, neden ayakta dikiliyoruz? İkincisi, pardon ama ne sevgilisi acaba? Ben teklif falan duyamadım. Ayrıca masada da söylediğimiz gibi ilişki yasağım var. Sen de bunu biliyorsun!"

Az önce kavga edilen taraftan birkaç ses daha geldi. Jihyo toparlanıp ayağa kalktı ve kafenin terasına yol aldı.

***

Rosé balkondaki temiz havayı içine çekti. Dakikalardır izlediği heykellerle süslenmiş yapay göl manzarası, içeride oturan Chanyeol'ü unutturamamıştı. Onun hakkında ne yapacağını bilmiyordu. O kadar üzgündü ki! Yüzünü görünce ağlamamak için kendini çok zor tutmuştu. Bu yüzden de kendini dışarıya atmış, onun önünde ağlamamıştı.

Anlamadığı tek bir şey vardı. Neden yapmıştı bunu? Neden Rosé'yi en çok korktuğu yalnızlıkta bırakmıştı? Evet, çok yalnız hissediyordu. Ayrıca aldatılmış, önemsiz ve aptal gibi hissediyordu. Bir yandan yaptıklarının açıklamasını isterken diğer yandan Chanyeol'ün tek bir sözüne inanmıyordu.

Daha kötülerini yaşamış olsaydı keşke ama aşk hayatı hiçbir zaman hata yapacak kadar aktif olmamıştı. Chanyeol'e aşkını itiraf ettiğinden beri 1 hafta geçmişti ama Rosé ona olması gerekenden daha fazla bağlanmıştı maalesef. Nedensizce, düşünmeden, sersemce istiyordu onu.

Ama bitmişti. Hepsi gibi bunun da bir gün kötü yolla biteceğini biliyordu ama bu kadar hızlı olması onu şok etmişti. Bu gece de bitecekti ve Rosé hayatına kaldığı yerden devam edecekti.

Giydiği elbiseden dolayı çıplak kolları esen rüzgarla titredi. Elleriyle kollarını ovuşturdu ama üşümesini engelleyemedi. İstemese de içeriye girmek zorundaydı. Kapıya doğru ilerlemeye kara vermişti ki omuzlarında hissettiği sıcaklıkla kafasını döndürdü. Ceketini Rosé'nin üstüne örten Chanyeol ona bakıp gülümsüyordu.

BİZİ BİLMESİNLER [exo X blackpink] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin