23. Bölüm

1.6K 131 76
                                    

"Hey, Oh Sehun! Dur artık aptal!" Lisa, Sehun'un sinirli bir boğa gibi masadan fırlamasına anlam veremeden peşinden gitmişti.

Sehun ise restoranın dışına doğru koşuyordu ki nefes nefese kaldığı için durdu. "Niye durayım söylesene!"

"Asıl masadan kalkıp gitmek de ne oluyor, söyler misin?"

"Bir düşün bakalım... Beni aşağıladığın için gitmiş olabilir miyim?"

Lisa şaşkınlıktan nefes almakta zorlandı. Daha önce Sehun'a hiç bu kadar bağırmamıştı. "Aşağılamak mı? Sen ne saçmalıyorsun? Tanrı aşkına Sehun, tüm bunların sebebi senin kıskançlığın değil mi?"

"Keşke sadece bu olsa... Sen orada beni herkese rezil ettin Lisa. Gerçek olmayan bir şeyi söylediğin için... Bana, "kanka" deyip deyip bitiremediğin kişiye iftira attın! Hem de o olayı hiç kimse bilmezken."

"İftira mı? Sehun, ben o gün her şeyi gördüm tamam mı? Irene'i nasıl zevkle öptüğünü..." Lisa çaresiz bir nefes alıp verdi. "Bir çift gibi kavga ettiğinizi de gördüm. Bu kadar yakınlaştığımızdan beri Irene ile olan ilişkini bana söylemeni bekliyordum. Hem orada saçmalayan sendin. Saçma kıskançlıkların yüzünden tüm geceyi mahvettin!"

"Ben Irene'den nefret ediyorum, tamam mı? Ondan nefret ediyorum! O gece beni zorla öptü. O bana takık, anlıyor musun? Hastanın teki. Ama sen- Sen, senden saklamanı istediğim tek şeyi herkese söylemeyi seçtin Lisa! Sana güvenmiştim. Belki çok fazla güvenmiştim ama. Gerçekten bana asla ihanet etmeyeceğini sanmıştım." Sehun biraz öfke, biraz kırgınlık, biraz da gözyaşı barındıran bakışlarını Lisa'ya yöneltti.

Lisa, Sehun'un kırıcı sözlerinin kalbine saplandığını hissetti. "Sehun... Bunlar çok ağır laflar. Birbirimizi kırmayalım, lütfen. Gel, içeriye gidel-"

"Hayır! Artık çok sıkıldım, tamam mı? Bu kadar salak olmandan çok sıkıldım!"

"Ben mi salağım? Ne diyorsun sen?"

"Lisa, sen düşündüğünden de salaksın."

"Bence sen içkiyi çok kaçırmışsın."

"Hayır, ben iyiyim. Gerçekten. Sorun Irene değil. Sorun senin bu kadar rahat olabilmen!"

"Bu kadar abartacağını bilseydim Baekhyun'a bakmadan önce senden izin alırdım."

"Lisa, şaka yapmıyorum. Biraz ciddi ol."

"Ben de şaka yapmıyorum Sehun. Sen fazla tepki veriyorsun!"

Lisa, Sehun'un bir şey söylemek istediğini bakışlarından anlamıştı. Ama düşündüğünün aksine Sehun pes ederek arkasını döndü. "Ne var biliyor musun? Boşver ya. Her şeyi unut. Şu an sadece yalnız kalmak istiyorum."

"Pekala." Lisa çaresizlikle kabul etti.

Sehun bir nefes verdi Lisa'yı yalnız bırakmadan önce. "Bu iyi bir fikir değil belki ama... Uzun bir süre görüşmeyelim."

"Aslında müthiş bir fikir." Lisa, Sehun'un yavaşça güldüğünü gördü.

Kapının önündeki motosiklete binerken onu izlemeye devam etti. Sinirliydi. Ama yine de gözünden bir yaş düştü. Neden olduğunu bilmiyordu. Ama öfkesi ağlamasını engelleyememişti. Sehun hızla motorsikleti çalıştırarak gözden kaybolurken Jennie'nin ona dokunduğunu hissetti.

Lisa mırıldandı. "Bence de bir daha hiç görüşmemeliyiz."

***

"Nerede kaldı bu şoför ya?"

Jennie kızlarla beraber lokantanın önünde bekliyorlardı. Şoförü neredeyse 1 saat önce aramışlardı ve hala gelmemişti. EXO üyeleri de geç kalkmak istedikleri için hala içeridelerdi. Lisa endişeyle, "Kaza falan yapmış olmasın?" diye sordu.

"Umarım yapmamıştır. Bir daha arasana unnie."

Jisoo telefonunu aramak üzere açarken telefonu çalmaya başladı.

"Ah, Jinyoung arıyor." Gülümseyerek telefonu açtı ve oradan uzaklaştı. "Alo, MC kralıyla mı görüşüyorum?"

"Harika! Şimdi iki saat konuşur bu." dedi Jennie bıkkınlıkla. "Keşke kendi arabamız olsaydı."

"Olmadığını kim söyledi?"

Kızlar duydukları sesle arkalarını döndü. Kai elinde bir araba anahtarıyla onlara gülümsüyordu.

"Uygunsa eğer sizi bırakabiliriz."

Jennie ciddiyetsiz bir tonla sordu. "Senin araban mı?"

"Hayır. Chanyeol hyungun maalesef." Kai'nin gülümsemesinin solduğunu gören Jennie güldü.

Chanyeol, Rosé'ye reverans yaparak arabaya ilerledi. Kai'nin elinden anahtarları almayı da unutmadı. "Siz benim yanıma oturacaksınız Park Chaeyoung."

"Benim için bir onurdur Park Chanyeol."

Lisa, Kai'ye dönerek sordu. "Baekhyun nerede?" Kai sırıtarak cevap verdi.

"Flörtünün bir işi çıktı. Erkenden gitti."

"Ah, lütfen öyle söyleme." dedi Lisa gülerek. "Flört falan yok ortada." Sonlara doğru aklına Sehun'un gelmesiyle sesi kısılmıştı.

Arabanın önüne Rosé ve Chanyeol oturmuş onları bekliyorlardı. Lisa birden Jennie ve Kai'nin önüne geçti. Arabanın sadece bir kapısı açıktı. Lisa cam kenarına oturdu. Jisoo ise arkalarından telefonda konuşarak geliyordu. Kai ise Lisa'nın yanına yerleşti. Jennie'ye oturması için baktı fakat Jennie, Kai'nin yanına oturmak istemiyordu. Birkaç saat önce onun üstüne düşmüştü ve bu konuda kendini kötü hissediyordu.

"Ben Jisoo'yu bekleyeceğim." dedi muzipçe bakarak.

Ama Kai birden Jennie'nin elini tutarak onu koltuğa çekti. Şimdi Kai'nin tam yanında oturuyordu. Kulağına yaklaşan fısıltıyı hissetti. "Az önce üstümden kalkmanı istedim ama yakın olmanı sevmediğimi söylemedim."

Jennie, bunu söyledikten sonra oldukça rahat bir şekilde önüne dönen Kai'ye baktı. Şu an onun kafasını ezip geçmek istiyordu. İçinden Kai'yi öldürme planlarını geçirirken hala telefonda olan Jisoo yanına oturdu.

"Tamam sana Japonya'dan şeker getireceğim. Sen de bana bir şeyler getir. Bir dakika, sen neredeydin?"

Umarız beğenmişsinizdir. Öpüldünüz.

-Gulfe ve Dila

BİZİ BİLMESİNLER [exo X blackpink] ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin