...2 YIL SONRA...
Leomin Piknik Alanı-Kore
Rosé ağzı dolu bir şekilde konuşmaya çabaladı. "Yötör Chönyöl! Çok doydom!"
Chanyeol elindeki son reçelli ekmeği Rosé'nin ağzına tıktı. Elini peçeteyle silerek gülümsedi.
"Hem bana hasta olduğunu iki gün sonra söylüyorsun hem de hala yemek yemiyorsun. Üstüne üslük bana itiraz ediyorsun!"
Rosé son lokmasını yuttu ve nefes aldı. "Chan, ne kadar yediğimin farkında mısın sen? Neredeyse 5 dilim ekmek, 3 haşlanmış yumurta ve 2 taba-"
Rosé, Chanyeol'un hızlı öpücüğüyle susmak zorunda kaldı.
"Dudağının kenarında reçel kalmıştı da..." Rosé bu romantik hareketten sonra gülümsedi ve aynı anda kızardı. Chanyeol onun uzun süredir sevgilisiydi ama yine de bu öpücükler onu heyecanlandırıyordu. Hiçbir şey demeden Chanyeol'a döndü.
"Çok fırsatçısın."
"Biliyorum." Eline yeni aldığı ekmek parçasını Rosé'nin ağzına doğru götürdü. "Hadi bakalım, bu sonuncusu..."
"Diğeri içinde böyle demiştin ama!" dedi Rosé ayağa kalkarken.
"Sakın kaçmaya çalışma!" Chanyeol koşuşturmaya başlayan Rosé'yi yakalamak için elindeki ekmeği piknik örtüsüne bıraktı. Yeşil çimenlerin üzerinde kız arkadaşını kovalarken Lisa ve Sehun'un yanından geçti.
"Eğer bu ağaca senden daha hızlı tırmanabilirsem bana yurda dönerken 1 haftalık abur cubur alacaksın." dedi Lisa ağacı göstererek. Sehun güldü ve konuşmaya başladı.
"Kabul."
"Ya sen kazanırsan?"
Sehun sırıttı ve fısıldadı. "Öpücük."
"Ne?" Lisa anlamamış gözlerle Sehun'a baktı.
"Eğer ben kazanırsam bana bir öpücük vereceksin Lalisa."
"Sanki bu hiç yapmadığım bir şey. İnsan biraz daha farklı bir şey ister Sehun."
Lisa ağaca çıkmaya hazırlanırken Sehun omuzlarını silkti. "Yapacak bir şey yok. Hadi, yarış başlasın!"
Lisa ve Sehun ağaç yarışlarına başlarken Jennie de onları izliyordu. Telefonunun titremesiyle dikkati dağıldı ve cebinden telefonu çıkardı.
Kimden: Bilinmeyen Numara
"Arkana bak Jendeuk."
Jennie bu mesajı anlamdıramadı ama yine de arkasına döndü. Karşısında Kai'yi görünce çok şaşırdı.
"Gelmeyeceğini söylemişlerdi."
"Seni görmek istedim."
Kai, Jennie'ye yaklaştı ve ona sarıldı. Jennie normalde hemen Kai'ye tekmeyi basardı ama onu neredeyse üç aydır görmüyordu. Bu yüzden ona sıkıca sarıldı.
Hala aynıydı. 6 ay önce onu yurt kapısının önünde terk ederken ki kadar sıcaktı bedeni. Olmamıştı. İkisi de ne kadar yıprandıklarını biliyordu. Hele medyanın tepkisinden sonra...
"Zaten buraya gelmemen çok saçma olurdu. Bu piknik sizin Daesang almanızı, bizim de Amerika çıkışımızı kutlamak için planlanmıştı hatırlarsan."
"Ah,evet. Tebrik ederim."
"Ben de sizi tebrik ederim."
Jennie büyük çardağı gösterdi. "Diğerlerinin yanına gidelim mi?"
"Olur." Beraber çardağa doğru yürürken koşarak yanlarına gelen Rosé, Jennie'ye çarptı.
"Özür dilerim Jen."
Rosé, Jennie'den özür diledikten sonra arkasına bakarak Chanyeol'un orada olmadığını gördü.Derin bir nefes alarak koşmayı bıraktı. Çok yorulmuştu. Ve midesi tamamen doluyken koşmak oldukça zordu. Önüne döndü ve...
"İşte buradasın!" Chanyeol ona sarılarak çimene gömerken Rosé çığlık attı. Kendine geldikten sonra bir hamleyle Chanyeol'ü yana yatırdı. Şimdi ikisi de çimende uzanmışlardı.
"Bu kadar güçlü olmandan korkmaya başladım."
"Elinde ekmek falan yok, değil mi?"
Chanyeol ellerini kaldırdı ve Rosé'nin başını omzunun üstüne yerleştirdi. "Hayır. Bir daha sana yemek yedirirsem..."
"Güzel." Rosé güldü ve iç çekerek Chanyeol'e sarıldı. Sonunda her şey harikaydı. Burada, sevdiği adamın kalbini dinlediği zaman yaşadığını hissediyordu. "Bayağı güzel." Chanyeol Rosé'nin sözünden sonra başını eğerek ona yaklaştı.
"BEN KAZANDIM!"
Lisa'nın oldukça yüksek sesinden sonra herkes gözlerini piknik alanında bulunan en büyük ağaca yöneltti. Sehun kederle ağaçtan inerken Lisa sevinçle zıplıyordu.
"Ben kazandım! Ben kazandım! Bana abur cubur alacaksın Sehunnie!"
"Tamam tamam. Alacağım da... Bağırma artık istersen canım."
"Oh, haklısın. Sustum."
Lisa, Sehun'a sarıldı ve başını kaldırdı. "Aaaa, üzülme bakayım artık. Bir dahakine yenersin."
"Susar mısın Lisa?"
"Hem ne olacak? Geniş omuzlu havalı Sehun ponçirik kız arkadaşı Lalisa'yı yenemedi mi diyecekler?"
Sehun sırıtarak dalga geçen Lisa'ya o kadar üzgün bir bakış attı ki Lisa dayanamayarak elleriyle Sehun'un yanaklarını sardı. "Şey... O kadar üzüldüysen sana bir öpücük verebilirim." dedi Lisa ve Sehun'un yanağına hızlı bir öpücük kondurdu.
"Bu beni mutlu etti." Sehun gülümseyerek Lisa'ya sarıldı.
"Gerçekten çok tatlısınız!" Jisoo, Lisa ve Sehun'un fotoğrafını çekerken flaş patladı.
"Hey Jisoo!"
Uzaklardan gelen bir adam sesiyle Jisoo arkasına döndü. İşte sevgilisi tam arkasındaydı. "Hoşgeldin."
"Merhaba." Jinyoung, Jisoo'yu hızlıca öptü. "Nasılsın?"
"İyiyim. Sen?"
"Harika. Sağol beni çağırdığın için.Yalnız yanımda birini getirdim. Aslında ben getirmeyi istemedim, o zorla geldi." Jinyoung elinde içecek şişeleriyle yanlarına gelen Bambam'i gösterdi.
"Naber Jisoo?"
"Aaaa, hoşgeldin Bambam! Nasılsın?"
"İyiyim. Ne tarafa gidiyoruz?"
Jisoo, Jinyoung ve Bambam'in koluna sarılıp onu Jennie ve diğer EXO üyelerinin olduğu çardağa götürdü.
"Chanyeol, Rosé, Sehun ve Lisa! Buraya gelin! Misafirlerimiz var."
***SON***
Aşk asla bitmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİ BİLMESİNLER [exo X blackpink] ✓
FanfictionAşk bizdik ve hiç kimse bizi bilmemeliydi. 10/03/17 Rosé, Chanyeol'un nefeslerini kulağında hissettiğinde ona ne kadar yaklaştığını fark etti. Peçeteyi kumaşın üzerinde oynatmaya devam etti. Kafasını kaldırıp gözlerine bakmaya korkuyordu. Kalp atışl...