Küçük bir bilgilendirme; bu kitapta işlenen Irene karakteri gerçek hayattan ilham alınarak yazılmamıştır. Yalnızca yazdığımız karaktere yüz olmasına karar verdiğimiz kişi Irene'di. Umarız bölümü beğenirsiniz, iyi okumalar :)
Tüylü, kırmızı halı ve sandalyelerle çevrili masalar... Binlerce hayranın çığlıkları Sehun'un kafasını dolduruyordu. Bütün bu sahne ve düzenlemeler ne içindi? Ah, evet. SBS Gayo Daejun şovu.
Acaba yine sahnede her şeyi berbat mı edecekti yoksa yine çok çekici bir poz mu verecekti? Yorumlar çeşitliydi. Sunucunun sesiyle dikkatini topladı.
Ama o aklına gelince yine düşünceleriyle baş başa kaldı. Neredeydi? Buraya gelecek miydi? İsmini hala öğrenmemişti. "Tamam." dedi kendi kendine. "Yurda dönerken onu araştıracağım."
Renkli ışıkların gölgeleri altında bir yüz gördü. Günlerdir kabuslarına giren, kafasını fena halde karıştıran Irene onu kuliste de bulmuştu işte! Yavaşça yanına gelirken Sehun boğazını temizledi. "Burada ne işin var Irene? Kyungsoo'ya baktıysan eğer o içer-"
"Hayır. D.O' ya bakmaya gelmedim." Irene, Kyungsoo'ya her zaman sahne ismiyle seslenirdi. Onların ilişkileri nasıl başladı bilmiyordu ama Kyungsoo'nun Irene'i gerçekten sevdiğini biliyordu. "Ben seni görmeye geldim Sehun."
Sehun içinden "Yine başlıyoruz." diye geçirdi. "Beni mi görmeye geldin? Neden?"
Irene gülünce Sehun daha da sinirlendi. "Artık görmezden gelmeyi bırak Sehun. Ne zaman yanına gelsem elin ayağın birbirine giriyor. Benden hoşlandığını biliyorum."
Sehun bu cümleyle ne yapacağını şaşırdı. Irene'den hoşlanmak mı? Biricik abisinin sevgilisinden hoşlanması imkansızdı. "Sen ne-"
"Merak etme, senin için ondan ayrılabilirim."
Sehun öfkesini kusmamak için kendini zor tuttu. "Irene, bence senin kafan çok karışmış. Ne dediğini bilmiyorsun. Ben senden falan hoşlanmıyorum. Sen Kyungsoo'yla sevgili olduğunuzun farkında mısın acaba?"
Irene şaşırmışa benziyordu. "Ben... Korktuğunu biliyorum Sehun ama buna gerek yok. İnkar etmek hiçbir şeyi-"
Sehun bu konuşmaya daha fazla dayanamayarak Irene'yi susturmak için elini kaldırdı. Ve kulisten dışarı çıktı. O sırada görevli onları sahneye çağırdı. Sahneye çıkarken bu denli kafasını meşgul eden bir olay yaşamayı istememişti. Performansını etkilememesini umarak üyelerin yanına ilerledi.
•••
Otuduktan sonra Chanyeol bir şeylerin döndüğünü hissederek Sehun'a döndü. "Sehun, sen iyi misin?"
Sehun yanında oturan Chanyeol'ün sorusuyla düşüncelerinden sıyrıldı. Boğazını temizleyip cevap verdi. "Evet iyiyim. Neden sordun?"
"Sen de en az benim kadar dalgın gözüküyorsun. Aslında ben dalgın değilim, yorgunum da neyse..."
Sehun cevap vermeden sadece başını eğdi. Olanları nasıl açıklayabilirdi ki? Kelimeleri nasıl bir araya getireceğini bile bilemiyordu.
"Sehun bir sorun varsa bana anlatabilirsin."
Sehun düşündü. Söylemeli miydi? Irene ile yaşananları Chanyeol'e anlatmalı mıydı? Kesinlikle anlatmalıydı. Tüm cesaretini toplayıp cümlesini kurmak için hazırlandı. "Bu nasıl söylenir bilmiyorum ama... Irene bana asılıyor olabilir. Hatta evet, bayağı bayağı asılıyor."
Chanyeol'ün yüzü bu cümleyle dondu. Sonra Sehun'un pek de şaşırmadığı bir kahkaha attı.
"Bu yüzden sana anlatmakta endişeliydim." dedi Sehun ve oflayarak Chanyeol'e baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİ BİLMESİNLER [exo X blackpink] ✓
FanfictionAşk bizdik ve hiç kimse bizi bilmemeliydi. 10/03/17 Rosé, Chanyeol'un nefeslerini kulağında hissettiğinde ona ne kadar yaklaştığını fark etti. Peçeteyi kumaşın üzerinde oynatmaya devam etti. Kafasını kaldırıp gözlerine bakmaya korkuyordu. Kalp atışl...