Altıncı Bölüm.

3.7K 326 203
                                    

Jimin, sadece 3 gün önce omzumda ağlamıştı. Bu beni değişik hissettiriyordu... Bir başkasının acısını ve yükünü üzerimde hissettiğim için büyümüş olmalıydım artık değil mi?

Karşımdaki bir başka insan olsaydı onu güldürmeye çalışabilirdim, sarılabilirdim. Jimin olduğu için hiçbir şey yapamadım.

Aynı dili konuşamadığımız için, ne olduğunu öğrenemedim bile.

Jimin'in sürekli gülümsediğini düşününce bu beni kötü hissettiriyordu. Önemli bir şey olmasaydı Jimin o kadar çok göz yaşı dökmezdi...

Şimdi neden gece gece onu özlüyordum ki? Normal değildi bu. Kesinlikle.

Salona annemlerin yanına geçtiğimde babam ile  ikisi televizyon izliyorlardı.

'' Gerçekten örnek bir çiftsiniz.  Başka kim sizin kadar sıkıcı olabilir! İki sıkıcı birbirinizi bulmuşsunuz. ''

Biraz onlarla uğraşmalıydım. Belki böyle acımı unutabilirdim.

Annem ve babam beni duymuyordu bile. Televizyona kaptırmışlardı.  Basit, sıradan dizilerden biri oynuyordu yine. Ne vardı bu kadar dikkatle izlenecek!

'' Ne dediğini duyuyorum. Reklam girsin görüşeceğiz seninle küçük hanım. ''

Annem gözlerini televizyondan ayırmadan konuşuyordu.

'' Canım yanıyor benim be. Siz nereden anlarsınız! ''

Neden duygusallaşıyordum? Ağlamak istiyordum. Boşuna büyükler; aşk, depresyonu da beraberinde getirir dememişler.

Yani, demişlerdir diye düşünüyorum.

'' Bütün yıl boyunca yaz tatili diye başımızı yiyorsun tatil olunca da depresyona giriyorsun, seni çözemedim zaten. ''

Babam da aynı annem gibi gözlerini bir an olsun televizyondan ayırmadan cevaplamıştı beni.

'' Sebebini bile sormayın zaten. Gidiyorum ben ya!  Merak ederseniz diye söylüyorum, odamdayım! ''

-

Resim çizme yeteneğim olsa ne kadar güzel olurdu. Jimin'e bir sürü resim çizer götürürdüm. Aslında, aklıma bir şey geliyordu. Jimin, Türkiye'yi belki de yeterince tanımıyordur?

Bu beni heveslendirmişti. Şimdi bilgisayarımın başına geçip, Türkiyedeki beğendiğim bazı şehirlerin fotoğraflarını yazıcıdan çıkartmıştım. Kullanmadığım bir deftere fotoğrafları yapıştırdım ve post-itlerle -Google Translate'i- kullanarak notlar ekledim.

Kapadokya, Peri Bacaları.

Bunları coğrafya dersinde görmüştük. Bir şeylerin aşınmasından oluşmuş, neyse sebebi önemli değil ama sence de mükemmel görünmüyor mu? Buraya gitmelisin Jimin. Yan sayfadaki de bir balon. Turistler hava güzel olabilirse binme şansı yakalayabiliyorlar. ~

Trabzon, Uzungöl.

Şu temiz havaya baksana, Jimin? Korede bunlardan yoktur. Yoktur yani değil mi? Genel kültürüm biraz zayıf ama bunu yüzüme vurmazsan sevinirim. Buraya da gitmelisin Jimin. Ne güzel kitap okunur değil mi? - Kesinlikle elit olmaya çalışıyorum. Böyle yerlerde kitap okumak aklıma bile gelmez. - ~

Pamukkale, Traverten.

Bu da bir şeylerin karstik olmasından mı ne oluşmuş. Biz buraya ben küçükken gitmiştik biliyor musun? Ben yüzeceğimi filan düşünmüştüm. Mutlulukla atladığımda kafamı yardım. Çünkü su biraz sığmış. - BAYA SIĞ! Ayak bileklerime geliyordu. -  Annem ve babam benim çok salak olduğumu söylediler. Eh, haksız da sayılmazlar.

JIMIN OC STORY - YABANCI ADAM. ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin