Sekizinci Bölüm.

3.5K 322 111
                                    

Sabahtan beri Sena, kafamın etini yiyordu. Mert tatilden erken dönmüştü. Sena, depresyona bağlamış ve kesin burada sevgilisi var diye düşünüp kafayı yiyordu.

'' Bırak, ben konuşayım. Söyleyeyim gitsin! ''

Evet, bence artık söylemeliydik. Eh, kaybedecek bir şeyimiz yoktu sonuçta... Geçen söylememeyi düşünüyordum ama o zaman Sena'nın kafamın etini yiyeceğini tahmin etmemiştim.

'' Geçen sefer söyleme diyordun ama. ''

'' O sen kafamı şişirmeden önceydi. Konuşacağım onunla. Evi nerede? ''

'' Bizim okulun sol tarafından gir dondurmacının karşısında. Tek başına git ben burada öleceğim. ''

Kendini yatağa yüz üstü bırakmış ve depresyon moduna girmişti. Ben de onu sevgilisiyle buluşturmaya gidiyordum.

Cidden, muhteşem bir insanım. 

-

Evin önüne geldiğimde biraz panik olmuştum. Sena çok güzel bir kızdı ama yine de ilk kez böyle bir işe bulaşıyordum.  Bu yüzden tedirgindim.

Zile bastım ve  camdan bakan Mert'e aşağıya inmesini söyledim. Yüzü oldukça şaşkın görünüyordu, eh ben de samimi olmadığım karşı cins birini evimin önünde görsem şaşırırdım.

'' Merhaba, ş-şey neden geldiniz acaba? ''

Bu kadar ciddi olması, yaşına göre giyinmemesi hatta ölü biri gibi takılması sinirimi bozuyordu. Cidden, benim Senam daha iyilerine layıktı.

'' Senden zerre hoşlanmıyorum. Yaşlı, ölük bir tipsin. Ama arkadaşım Sena senden hoşlanıyor... Bizim sınıftaki Sena. Eğer sen de onu seviyorsan ona çıkma teklifi et bitsin gitsin! ''

Yüzüme ifadesizce bakması sinirlerimi bozuyordu.

'' Ş-şey cidden beni mi seviyor? ''

'' Yok sevmiyor ama ben buraya seninle kafa bulmaya geldim. ''

'' Keşke kafa bulmasaydınız ben ondan... Hoşlanıyordum! ''

Neden, bu kadar saftı?

Sinirlerimi düzene soktuktan sonra konuştum.

'' Saf mısın yoksa saf taklidi mi yapıyorsun? Sana takılıyordum.  Neden gelip kafa bulayım seninle?  Üşenirim ben bir kere! Hadi gel gidelim konuş Sena ile. ''

Gözleri yuvalarından çıkacak gibi büyümüştü. Ben de sadece göz devirdim.  Ben önde o arkada evin yolunu tuttuk.

-

Yol boyunca hiç konuşmamıştık. 

'' Ona  nasıl çıkma teklifi edeyim? Bilmiyorum ki... Şey, ben yani biraz... ''

'' Sadece kendin ol. Seni tanıyor ve bu hallerine aşık olmuş. Bir başkası gibi davranma yeter. ''

Kolunu omzuma değdirip kısık bir sesle teşekkür etti. Neden bilmiyorum ilk kez bu uyuzu kendime yakın hissetmiştim. Ben de ona doğru usulca gülümsedim. O sırada öksürük krizine giren birini duyunca endişeyle kafamı çevirdim.

Bu, Bizim Park Jimindi! Çok şaşırmıştım... Jimin, beni kıskanıyor muydu yani?

Gözleri büyümüş bir şekilde bize doğru yürüyordu. Yine çok tatlıydı.

Yanımızda durduğunda kollarımla Hayır anlamına gelen işareti yaptım.

'' No my boyfriend. He is very stupid. This is my friends lover and my English finish. ''

Jimin, yine kıkırdamıştı.

Bir insanın kıkırtısında ölmek istemek, normal miydi? Ona aşık aşık bakmaya başlamıştım. O da her zaman yaptığı şeyi yaptı, alnıma parmağıyla vurdu ve gitti...

Eğer beni küçük kız kardeşi olarak seviyorsa apartmanda katliam çıkartırdım gerçekten.

Mert, beni izliyordu. Dehşet verici bir ifadeyle!

'' İngilizcen, korkutucu. ''

'' Fikrini sormadım. ''

Biraz huysuzluk yapmaktan zarar gelmezdi.

'' Sana İngilizce öğreteyim mi? ''

'' Teşekkürler, bir  öğretmenin bana fayda edeceğini sanmıyorum. ''

'' Eğer, o çocukla illa konuşmak istiyorsan sana tercüman olabilirim. ''

Bir dakika ne!

Elf kulaklarım neler duyuyordu öyle! Yerimde tepinmeye, Mert'e sarılmaya, hatta yanaklarına öpücük kondurmaya başlamıştım. Sulu sulu öptüğüm için sonra ellerimle temizledim.

'' Sen müthiş bir insansın.  Sen  insan değilsin, sen yeryüzündeki bir meleksin.  Melek değilsin, sen bambaşka bir şeysin.. Sena kim ki!  Sen Adriana Lima gibilere layıksın ne Adrianası se- ''

Şaşkınlıktan çıkar çıkmaz kendini uzaklaştırmıştı. Sonra sahte bir gülümseme sunduktan sonra bana baktı. Beni susturmuştu, beni!

'' Az önce de arkadaşına layık olmadığımı söylüyordun. Her neyse, anladığıma göre o çocuktan hoşlanıyorsun. Sıkıntı yok ama ben artık Sena ile görüşebilir miyim? ''

Hiçbir şey demeden bizim evin önüne geldik. Daha sonra telefonla Sena'yı aradım. Dışarı çıkmasını söyledim.

Sena şaşkınca bir Mert'e bir bana bakıyordu.

'' Onu nasıl getirdin? ''

Sena, direkt bana bakarak sormuştu.

'' O da seni seviyormuş koşarak geldi. Ayrıca çocuğa iyi davran sen ona layık değilsin. Bu dünyadaki en iyi, en yakışıklı, en tatlı, en karizmatik, en seksi çocuk olarak  İngilizce biliyormuş! Nasıl söylemezsin bana? ''

'' Ayıp oluyor ama sevgilime yanımda asılıyorsun resmen. Sen değil miydin yok sünepe yok öyle yok böyle diye söylenen? ''

Hemen susturmak için lafa dalmıştım.

'' Yok canım ben der miyim öyle şey?  Kesinlikle demem! ''

'' Ya ya tabi demezsin. Dönek pislik! ''

O sırada ikimiz de hala yerinde put gibi duran Mert'e bakmıştık. Hareket bile edemiyordu.

'' S-sen, bana sevgilim mi dedin? ''

Sena mahcupça onun yanına doğru gitmişti.

'' Yani sen de istersen. ''

'' İsterim, Sena. Yani şey yani sevgilim.. Çok isterim hem de! ''

İkisi birbirine sarıldığında mutlu sonlara dayanamadığımı fark ettim. İkisinin yanına doğru gidip kafalarından tutup ayırmıştım.

''  Yeter bu kadar öpüşme, koklaşma. Anladık mutlusunuz, birbirinizi seviyorsunuz! ''

Gözlerimi devirerek evime doğru yol almıştım. Eh sonuçta olan var olmayan var... Benim mesela, imkansız yani!

'' Tamam ya kızma. ''

Sena peşimde koştururken elimle gelme işareti yaptım.

'' Bugünlük çok mutlu insan kotamı doldurdum. Ayrılıp acı çektiğinde yanıma gel. ''

Apartmana girip kapıyı hızla kapatmıştım.

Gerçekten, mutlu insanları çekemiyordum..

Biraz ayıp etmiş olabilirdim ama sonuçta onları sevgili yapan da ben sayılırdım!

JIMIN OC STORY - YABANCI ADAM. ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin