5: between the bars

21.9K 1K 2.1K
                                    

Selaam!! Öncelikle 1K olmuşuuz,şaşkınlıkla karışık sevinç yaşattınız bana! Ben de bunun şerefine sizin için kendimden beklenmeyecek şekilde upuzuuuun ve içime sinen bir bölüm yazdım eheh umarım beğenirsiniz :D

*Bölüm parçası:
Placebo-Running Up That Hill

*Multimedya'daki resme de bakabilirsiniz - spoiler içeren resim- :p

Kendimi alkışlamalıydım.Evet,evet bunu kesinlikle yapmalıydım.Benim gibi biri bu kadar uzun süre -ki bu Zayn'in evinden hala varamadığımız yere kadar oluyor-birini duymamazlıktan gelemezdi.Yani,hadi ama umursamaz olabilirim ama konuşmamak bana göre değildi.Ya da ben öyle sanıyordum.Belki de az konuşup her dediğiyle de kafamı daha da karıştıran birini duymamazlıktan gelmeye çalışmak bana göre değildi.Evet işte bu! Styles'ın olayı buydu.Az konuşup,öz konuşmak.En beceremediğim şey.Her dediği şeyde bir anlam olmak zorunda mıydı? Sanırım bu serseri ile daha yakın olacaksam bunları düşünmem gerekecekti.Yakında dediklerini kodlayıp,şifreyi falan da bulurum.

Ah! Ne saçmaladım az önce ben? Styles denen serseri ile daha da yakınlaşmak mı? Tanrı korusun!

Benimle gelmesine izin verdiğim an eve gitmekten vazgeçmiştim.Evimde ne yapacaktık ki? Aslında asıl soru şu olmalı;

Neden benimle gelmek istedi?

Neden bana işkence yapmak istememiş?

Neden partiye gelmek için ısrar etmiş?

Neden benim öptüğüm bir kızı öptü?

-Hah! Asıl soru mu demiştim ben? Styles'ı gördüğümden beri kafamda 2763724 soru dolaştığını nasıl unuturum!

Sonuç olarak;Neyse unutun gitsin.Buraya da bir ton sonuç yazacağımı biliyorum.En iyisi Styles'dan kurtulana kadar şu başlıklardan uzak durmak.Ki bu kısa sürecek,sürmeli.

'Tamam,benimle gelebilirsin.' diye şuanda nefret ettiğim kelimeler listesinin -ki bu listenin başında 'Varım' kelimesi var.- yanına yaptığım,nefret ettiğim cümleler listesinde ilk sıraya giren cümleyi söyledikten sonra eve gitme fikrimi reddetmem saniyemi bile almamıştı.Styles'ın yavaş yavaş hayatımı ele geçirdiği gerçeğini görmezden gelmeye çalışmak istiyordum ama onunla konuştuklarımın listelerimde ilk sırada yer alması buna izin vermiyordu.

Sonunda iç sesimle sohbeti bırakıp,yürürken göz ucuyla ona baktım.Elleri ceplerinde yürürken fazla havalı olması normal olmalıydı yani değil mi? Ah bir de şu kıvırcık saçlarıyla sürekli oynuyor! O saçlara her ne kadar dokunmak istesem de bu isteğimi her defasında bastırmak için büyük çaba sarfettiğimden kendimi buna değmez diyerek teselli ediyordum.Hadi ama o saçlara dokunmak her şeye değebilir! Yanlış olmasın,sadece kıvırcık saçlar tam da dokunulası.'Bütün kıvırcık saçlar'.

İç sesimin kendini kandırmasını yeterince dinledikten sonra hala Styles'a baktığımı ve -ne kadar uzun süre baktıysam artık- onunda bana baktığını farketmem uzun sürmemişti.Hemen kafamı çevirmem gerekiyordu değil mi? Peki,neden işe yaramıyordu? Ah! Biri dirseğinden tutuyorsa tabi olmaz aptal Louis! Bu biri Styles ise bir de,imkansız gibi bir şey olurdu."Ne yapmaya çalıştığını sorabilir miyim yürüyen colt?" Anlamamış bakışlarla bana bakınca bilmiş edasında gülümsedim.

"Hiç Supernatural izlemedin mi sen? Ah dünyadan haberin yok senin." Dediklerimle kaşları çatılınca,fırsattan istifade geri çekilip cevaplarımla onu 2.sinirlendirişim olduğunu farkettim.

İlkinde başıma neler geldiğini düşündüm ve dedim ki;"Colt bir silah.Ama karşısına geçen her şeyi öldürenlerden.Tabi sen bilmezsin şimdi,dizi senin gibi kendini bir şey sanan doğaüstü varlıklarla kaynıyor da biraz ,ondan.İşte demek istediğim,her an beni vuracak bir silah havasında olduğun için-"

say my nameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin