Anaka'mdan helallik isteyip Allah'a emanet ol diyen Selim yine dönmüş arkasını arabaya doğru gidiyordu. Bense yanlarına yeni varacaktım.
Bayırı çıkarken adımlarımı hızlandırdım çünkü beni görmemiş ayağına yatıp Anaka'mın yanından uzaklaşmaya başlamıştı Selim.
Anaka'mın yanına varıp ne yapmalıyım diyen bir bakış yolladığımda bana gözleriyle Selim'i işaret etti.
''Koş, yetiş. Ben de geliyorum yavaş yavaş peşinden.''Başımı sallayıp hayli ilerlemiş Selim'in peşinden koşmaya başladım.
''Doktor!'' diye seslendim ve sonunda ona yetiştim. Küçüklüğümden beri beni peşinde koşturmaya bayılıyordu beyefendi.''Çocukluk arkadaşınla neden vedalaşmıyorsun, ayıp olmuyor mu?''
Bir şey diyemeyerek sessiz kaldı.
''Ben de öyle düşünmüştüm zaten.'' diye devam ettim. ''Böyle kaçmak daha kolay oluyor dimi? Karşıma geçip güle güle dersen daha çok zorlanırsın.''
''Hayır, ben--'' diye bir cümleye başlayacak oldu ki sözünü kestim.
''Seninle gelebilirim.''
Beni şaşırtarak tehlike felan demedi fakat başka bir engeli ortaya koydu.
''Ailen izin vermez.''''İkna ederim. İzin verirlerse gelebilirim yani, öyle mi?''
''Hayır.'' deyip gözlerini kaçırdı.
''Yusra, seni istemiyorum. Hadi daha fazla üzülmeden git şimdi.''Ben de inandım! Sen o bakışlarını görmüyor, ses tonunu duymuyorsun herhalde Doktor!
Kırıcı da olsan buna kanmayacağım!
''Kelimelerini boşuna sivriltip yüreğime saplamaya çalışma Selim! Şuan senden soğumamı istiyorsun, sana kızmamı, nefret etmemi istiyorsun. Fakat gözlerin her şeyi ortaya koyuyor. 'Gözler kalbin aynasıdır' diye boşuna demezler. Bazen dilin fısıldıyamadığı kelimeleri, gözler bağıra bağıra anlatır.''
Bu cümleleri ben mi söylemiştim, aferin Yusra! İlk kez çekindiğin halde yerli yerinde konuşuyorsun.
Uzun zamandır onunla pek konuşmuyorduk çünkü bunun dinimizce hoş olmadığını biliyorduk. Fakat ikidir bunu ihlal ediyordum. Farkındaydım, üzgündüm ve kötü hissediyordum lakin bu son şansımdı. Bunu yapmam lazımdı çünkü içimdeki sevgiye sahip çıkmak istiyordum. Ve onun da sahip çıkmasını istiyordum ; bu şekilde koruyacağım diye bırakarak değil.
''Öyle mi? Ne anlatıyor gözlerim?''
Sesini yülseltmiş ve biraz da kızmıştı. Fakat ben tanıyordum onu. Neden böyle olduğunu biliyordum.''Şuan kendine inandırmak için kızmış, bağırmış ve onları kocaman açmış olabilirsin ama hâlâ 'hadi inat etmeye devam et Yusra, ikna olacak gibiyim' diyorlar. Zaten öfken de buna, değil mi?''
Yine susmuştu çünkü haklıydım. Etrafta gezdirdiği gözleri bir kaç saniyeliğine tekrar bana çevrildi.
''Diyelim ki geldin. Sana bir şey olursa ne yaparım hiç düşündün mü?''
''Yanıma gelene dek, seni ahirette beklediğimi kendine hatırlatırsın.''
''Başına gelebilecek tek şey ölüm değil Yusra. Yaralanma, sakatlanma, hafıza kaybı, veya daha kötüsü...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurumlar İçinde
Short Story- Burada olmanı istemek bencillik mi? + Eğer öyleyse, ben dünyanın en bencil insanıyım. Demişti ama gitmişti. O gidince günlerle ölçülen ayrılıklar haftalara dönmüş, ben de saymayı bırakmıştım. Oysa bana şemsiye uzatabilecek tek kişiydi. Şemsiyem o...