1. Bölüm (DÜZENLENDİ)

23.4K 1K 590
                                    

Yukarıda uzun uğraşlar sonucu yaptığım Hikayemizin Tanıtım Videosu var. Bu hikaye de tüm her şey bana ait arkadaşlar konusundan kitap kapağımıza kadar. Umarım beğenirsiniz. Ve tekrar söylemek istiyorum Tanıtım Videosu ilk kez bu kitap da yapıyorum. Elimden geldiği kadar yaptım profesyonel değilim arkadaşlar. Biraz görüntü sıkıntısı olabilir isterseniz https://www.youtube.com/watch?v=pPP_kuos2Qw&t=11s ' bu adresten izleyebilirsiniz.

Düzenlenmiş bölüm tarihi; 03.02.2019

Bir sürü göreve çıkmıştım. Bir sürü savaş görmüş geçirmiştim! Tüm görevlerimi, savaşlarımı layığınca yerine getirmiştim. Ama bu görev, bu görev hepsinden daha beterdi!

"Fazla güç kullanmak istemiyorum! Hemen o lanet kafese gir!"

Bağırmam onu hiç etkilememiş gibi otunu yemeye devam ediyordu. Lanet şey. Bu kadarı çok fazlaydı bunu ödeyecekti.

"Seni lanet hayvan gel buraya!"

Bağırmamı bu sefer dikkate alıp uzun kulaklarını havaya dikti bir süre bakıştıktan sonra o beyaz patileriyle zıplamaya başladı. Lanet hayvan bir kere sözümü dinle be! Sinirle arkasından koşarken bir yandan da üzerine atlamak için zaman kolluyordum. Eğer onu ezersem Alice beni örtüler temizlensin diye dövdüğü tahtaya asıp döverdi! 

Minik şeytan her zaman olduğu gibi küçük köyümüzün içinde zıplayarak geçerken köy halkı bu duruma alışmış tezahürat yapmaya başlamıştı bile! Lanet hayvan bugün kazanamayacaktı! Sinirle biraz daha koşarken minik tavşanın önüne geçip bedeninden uzun olan beyaz kulaklarını yakalayıp havaya kaldırdım. Altın bir kupayı kaldırırmış gibi kendime olan öz güvenim tavan yapmıştı ve bunu fırsat bilen köylülerde işlerini bırakıp beni alkışlarken istemsizce göz devirdim. Lanet hayvan! Beni köye yine maskara yapmıştı!

Kulaklarını kavradığım küçük lanet beyaz tavşan ne zaman bulduğunu bilmediğim otu rahatça kemirirken homurdanıp Alice ve Marry anneyle kaldığımız çadıra doğru ilerledim. Marry anne köyün en yaşlı kadınıydı yaklaşık 110 yaşında filandı köyün en bilge kadınıydı yani kısmen benden sonra en bilge kadınıydı. Alice ise Marry annenin torunuydu yaklaşık 40-45 yaşlarında sevimli bir kadındı.

"Ciara! O tavşanı öyle tutmamanı kaç kere söyledim ben sana!" daha demin dediğim sevimli kadın şeyini unutun kesinlikle sevimli değil! Alice çadırdan çıkmış sinirle bana bakıyordu, büyük ihtimal köydekilerin tezahüratını duyup çıkmıştı. 

Köydekilere bir kez daha göz devirdim. Alice sinirle kollarını sallayarak kulaklarından tuttuğum tavşanı yavaşça alıp severek diğer tavşanların olduğu kafese koydu. Lanet tavşan bende de o kafese girse hiç böyle şeyler yaşanmayacaktı! Alice tavşanı koyar koymaz eski sinirli haline geri dönüp gözleriyle adeta beni ateşlere atarken hızlı bir hareketle kolumu yakalayıp her zamankinden olan minik çimdiğini atıp çadıra girdi. Minik çimdik deyip geçtiğime bakmayın buna artık alışmıştım çimdiklediği yer anında kızarıp yavaştan morarırken yüzümü buruşturup  bende hemen onun arkasından büyük çadırımıza girdim.

Diğer köylülere nispeten daha büyük bir çadırımız vardı.Çadırımızı kısaca anlatmak gerekirse girerken biraz eğilmem gerekiyordu fakat çadırın içine girdiğimde yere sık sık dizilmiş tahtalar ve tahtaların üzerinde oturmak için konulan yumuşak yastıklar ayakta durmamı gerektirmiyordu. Çadırın örtüsü kalın bir hayvanın derisinde yapılmış ve yere sağlam bir şekilde bağlanmıştır. Bu köyde kışlar biraz haşin geçtiğinden köy halkı bunun için bir çok önlem almıştı.

Çadırın örtüsünün bazı yerlerinde ise küçükken yaptığım bir kaç resim ve Marry annenin kendi elleriyle yaptığı bir kaç rüya kapanı asılıydı.Çadırımızı diğer çadırlardan büyük gösteren şey ise Marry annenin ayrıca kaldığı bölümdü çadırla bağlantılıydı ve bulunduğum yer kadar da bir alan vardı. Ben ve Alice burada kalıp uyurduk Marry annede bazı geçeler bizimle uyurdu ama genelde kendi odasında bitkisel ilaçlarıyla birlikte uyurdu. Alice daha demin ki minik tavşanları ve genelde Krallığında merkezinde ki pazar yerinde de Marry annenin yaptığı bitkisel ilaçları insanlara satardı, çoğu zaman para ilaçlardan gelirdi bunun nedeni ise Alice'in asla tavşanları satmaya çalışmaması, her ne kadar satıyorum dese de hafta da ancak bir tane veya iki taneyi zar zor satıyordu! 

ANKA KIZ (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin