Düzenleme tarihi; 15.03.2020
Bedenim... huzur bulmuştu, adeta hafiflemişti. Yoksa öldüm mü? Gerçekten bir daha doğmamak üzere ölmüş müydüm yoksa?
"Tabi ki de hayır, Ciara. Gözlerini aç."
Tanıdık puslu ses bu sefer bedenimin içinden değilde tam yanı başımdan geliyordu. Buna çok alışkın değildim açıkçası, merakıma yenik düşerek gözlerimi gri gökyüzüne açtım. Bir süre ne olduğunu kavrayamamıştım. İçimde ki merak duygusu kabarırken çevreme bakınarak doğruldum. Gökyüzü gibi etrafta gri rengine hakimdi, yattığım yer bile griydi. Her yer... griydi?
"Kasta? Ben tam olarak nereye geldim acaba?" Etrafa bakmayı kesip en sonunda tam yanımda olan Kasta'ya döndüm. Kasta benim mavi gözlerimden daha açık hatta neredeyse beyaza yakın olan mavi gözlerini açıp kollarını iki yana açarak etrafını gösterdi. "Burası Auraların yaşadığı yer! Yani benim dünyam!" dedi çocuksu bir mutlulukla, bunca zaman Kasta hep benim içimdeydi ve onu çoğu kez sesini duymuşumdur genelde bana görünmezdi, sadece bir kaç kez rüyalarıma girmişti ama o da bir iki dakika sürüyordu. Şimdi ise ne değişmişti bilmiyorum ama Kasta'yı ilk kez kanlı canlı görüyordum! Tabi buna ne kadar canlı diye bilirim ondan da pek emin değilim. Kasta yere bağdaş kurmuş siyah ipeksi saçları yerleri süpürüyordu, ince hatta cılız sayılabilecek bir vücudu vardı. Ayrıca Auraların Dünyasında renkli olan tek şey sanırım Kasta'nın gözleriydi çünkü etrafta kesinlikle griden başka bir renk yoktu!
Onu süzmeyi kesip derin bir nefes aldım. "Kasta acaba şuan neden burada olduğumu açıklar mısın? En son şu Wintars pazarının içindeki çarşıdaydım." dedim silik silik görüntüleri bir araya getirmeye çalışıyordum bir yanda da "Sonra o lanet asansöre bindim... Sonra ne oldu öldüm mü yoksa?!" dedim telaşla, Kasta'ya dönerken Kasta göz devirip yüzüme doğru nefesini üfledi. Nefesi... adeta beynimin reset tuşuna basılmış gibi olmasını sağlarken düşüncelerim tamamen birbirine girdi.
Ne diyordum ya ben?..
"Sakin ol Ciara normalde seni buraya getirmeyecektim ama işler biraz karıştı. Merak etme ölmedin şuan bedenin Caterina'nın dükkanında ve güvende." Kasta hızla doğrulup cılız bedeniyle yere oturmuş benim etrafımda bir tur döndü ve tam karşıma geçip yüzüme doğru eğildi. Tekrar nefesini üfleyeceğini düşünürken bunun aksine yüzüme gelen saçımı geri çekti ve tekrar doğruldu. Beynim yavaş yavaş kendine gelirken şok üzerine şok yaşıyordum.
"Beni iyi dinle Anka Ölüm, aldığım bilgilere göre bu dönemde başına iş açacak bir sürü insan bulunuyor. Başına iş açacak dediğim kişiler ise normalde yok olması gereken bir konseyin en temel üyeleri." Kasta gri toprağın üzerinde biraz geri çekilirken homurdanıp ayağa kalktım.
"Kasta artık lafı gevelemesen de direk sadede gelsen?" dedim ayağa kalkınca Kasta'dan bir kaç santim daha uzun olmuştum. Kasta kaşlarını çatıp uzun tırnaklarını toprağa sürterek bir şeyler çizmeye başladı ve hemen ardından toprak sallanıp bir adım geri çekilmemi sağlarken Kasta'nın kıkırdayan sesini duydum. Bu lanet aura benimle oyun mu oynuyordu! Sallanan toprak ikiye ayrıldı ve içinden bir kaç eski dosya ve kitap çıktı. Kasta havada asılı kalan dosya ve kitapları kucaklarken toprak tekrar sallanarak kapandı.
"Şimdi sana bahsettiğim yok olması gereken konsey, Cadı Konseyi Ciara. Bu konsey sen öldükten hemen bir kaç ay sonra puff diye yok olmuş. Kayıtlardan tamamen silinmiş!" dedi Kasta bir yanda da heyecanla elindeki eski kitabı karıştırıyordu. "Bu konseyi çoğu kişi duymamıştır. Bilen kişilere göre gereksiz ve saçma bir konseydi daha doğrusu güçsüz bir konsey." Kasta sözünü tamamlamadan ona yaklaşarak devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANKA KIZ (ASKIDA)
Fantasía#1 Kehanet #23 Bilim Kurgu #2 Anka #13 Tarihsel Anka, Anka Kuş, Anka Ölüm ve Anka Kız bu isimler sadece tek bir kişiye aitti, herkesin korktuğu fakat savaşmaktan çekinmedi tek bir kişiye aitti. Ölümsüz olmasına rağmen onu öldürmeye uğraşanlar, kendi...