Burnuma dolan vanilya kokusu ile gözlerimi açtım, burnum sızlamıştı. Sağıma döndüğümde belime sarılmış minik eller ve saçlarıma parmakları geçmiş kocaman bir el vardı. Evet tahmin edilebileceği üzere minik ellerin sahibi Uzay, büyük elin sahibi ise Kabil. Nasıl mı bu hâle geldik?
Dün gece Kabil yanımdan ayrılmak istememişti, kendini suçlu hissediyordu sanırım. Sandalyede uyumasını istemediğim için, yatağa gelmesini istemiştim. Bir süre sadece sustuktan sonra ona gülümsemiştim ve onun da gülümsediğini hatırlıyorum. Buruktu dudaklarımızdaki kıvrılma ama gerçekti. Dün gece sanki Kabil'in maskesini aşmıştım çünkü gözlerinde ifadesizlikten çok başka bir şey yakalamıştım gülümsediğinde. Merhamet. Sonrasında ise avazımız çıktığı kadar susmuştuk ve sesizliğimizde uykuya dalmıştık. Sonrasında ise Uzay lunaparkta yaşananlardan etkilenmiş olsa gerek, kâbus gördüğü için korkmuş ve yanımıza gelmişti. Ve bam. Şuan tam bir aile tablosuyduk.
Gözlerim Uzay'a kaydığında uyurken gülümsediğini ve belimi hafifçe sıktığını fark ettim. Sanki gitmemi istemiyordu ve bu huzurun bozulmasını istemiyor gibiydi. Uzay'ın hayatı bir kaç günde tamamen değişmişti. Kim bilir o küçücük dünyasında neler olup bitiyordu?
Buruk bir gülüşten sonra Kabil'e döndüm.
Uzay'dan farksızdı çünkü diğer eli de Uzay'ın üzerinden uzanıp belimi sıkıca tutmuştu. Parmakları arasında duran saçlarımı incitmekten korkarcasına serbestti parmakları. Yüzünde bir gülüş yoktu, aksine sertti yüzü. Uzun siyah saçları yüzüne dökülmüştü ama tehlikeli görünümüne gölge düşürmemişti. Morarmış gözleri aynı zamanda şişmişti. Teni solgundu ve çok sağlıksız görünüyordu. Canlı görünen tek şey dudaklarıydı, başını koyduğu kolu yüzünden biraz yamuk dursada oldukça çekiciydi. Bedeni normal birine göre oldukça kaslı görünüyordu ama zayıftı aynı zamanda.
Kabil'in bu görünüşünü nedense uyuşturucuya bağlayamıyordum, daha çok... acıdan gibi geliyordu.
Yine de huzurla doldu içim, sevmiştim bu manzarayı.
Belimdeki büyük elin yerindeki sıcaklık aniden soğumaya başladığında, kalbimde bir boşluk oluştuğunu hissettim. Gözlerim Kabil'in uykulu gözlerine kaydı. Yavaşça doğrulduktan sonra yataktan kalktım. Onlara bir kahvaltı hazırlarsam, mutlu olacaklarına neredeyse emindim. Bu düşünceyle banyoya yöneldim ve hızla yüzümü yıkadım. Suyu kapatıp, bileğimdeki lastik tokayla saçlarımı toparlamaya başladım. Ve o an, aynadaki yansımamla göz göze geldim.
Gözlerimin şişmesi inmiş, normalde olan morarmalar yok olmuştu. Tabii yumruğun etkisinden olsa gerek bir gözüm hâlâ kocaman ve mordu. Ama asıl önemli olan gözlerimdeki ışıltıya ek olarak, dudaklarımdan silemediğim tebessümdü. Bu yansıma bana ait olamazdı, kesinlikle olamazdı. Ben gülümsemeyi bilmezken, uyumayı bilmezken... nasıl bu hâle gelmiştim?
Başımı iki yana salladıktan sonra bu günün güzel geçeceğini umdum ve mutfağa yol aldım.
Tam tamına 2 saattir burada oturmuş internetten kahvaltılık değişik tarifler arıyordum fakat yoktu işte. Sonra çocukken en sevdiğim annemin tarifi aklıma geldi ve sırıtmaya başladım. Abim ve ben bu tarife daima bayılmışızdır. Yüzüme yerleşen buruk bir gülümsemeyle, kollarımı sıvadım. Minik radyoma, Demi'nin müziklerinin bulunduğu bir cd taktım ve işe malzemeleri çıkararak başladım!
Bir yandan şarkıya mırıldanmalarla eşlik ederken, bir yandan da dolaba bakıyordum. Lanet domates ve salatalıklar neredeydi? Sanırım ara sıra mutfağımla ilgilenmeliydim. Dolabın en alt kısmındaki sebze bölmesinden bana göz kırpan kırmızı şeyle sırıttım ve eğilip çıkardım. Doğrama tahtasını da dolaptan aldıktan sonra elime aldığım bıçağı domatese doğru sallamaya başladım, "Her ne kadar seni abim üretse de seninle aramızda yıllardır süregelen çetin savaş nedeniyle senden nefret ediyorum, bu kez karşımda yine ezilip büzülmeye kalkma ve bu savaşı sürdür!" diye söylenmeyi de unutmadım. Hayır, kafayı yemedim. Sadece domateslerle aram asla iyi olmamıştı, şuan olmadığı gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Virane Melek
Mystery / ThrillerŞeytan, göğün çıkardığı uğursuz sesler eşliğinde ilerliyordu karanlık sokakta. Gök yarıldı, karanlık kanatlar yere indi bir şimşek eşliğinde. Şeytanın inine düşmüştü cehennemden, melek. Şeytan; nefret dolu, Melek; harap olmuş, Şeytan; nefretle güç...