Macera başlıyor, keyifli okumalar (:
Bölüme başlamadan küçük bir not bırakmak istiyorum, bu kitap bir dizinin çifti olduğu için olay örgülerini değiştireceğim ki telif hakkı ihlali yapmayalım (:
Medya: Yavuz
Kırıklarını aldırdım kalbimin zırhımı çıkardım astım port mantoya,
Bir yandan koşup bir yandan da şarkı sözlerini söylüyordum. Bu güzel ormanda bir başımaydım ve sabahın erken saatlerinde koşmak bana iyi hissettiriyordu. Yılın ilk günüydü, hava buz gibiydi, yerde yağmurdan dolayı küçük su birikintileri oluşmuştu. Etrafta ise mükemmel bir toprak kokusu vardı. Buna bayılıyordum, hele ki yerdeki su birikintisine basıp onları etrafa sıçratmak çok eğlenceliydi.
Güzel vücutlar boş suratlar benimse yenmiş tırnaklarım titrek ellerim var
Yılbaşı sabahı olduğu için herkes evinde dinleniyordu. Harika bir gece geçirilip dilekler dilenmişti. Havai fişekler patlamış, kutlamalar yapılmış ve sayısız alkol tüketilmişti. Yenilen yemeklerden bahsetmek bile istemiyordum. Gece yaşadığım koşuşturmacaya göre şuan gayet iyiydim. Bunu her zaman koşmaya borçlu olduğumu biliyordum, tabii bir de yaptığım işler vardı.
Evet dedi ben de seni aldattım bir kez de değil üstelik
Olduğum yerde durdum güneş gökyüzünde kendini belli edercesine dağın arkasından kendisini göstermeye başlamıştı. Gülümsedim, mavi gökyüzünün içinde çok güzel bir kızıllık vardı, arasına sarı tutamlar karışmış ve bana görsel şölen sunmuştu. Her sabah bu şölene tanık olmak muhteşemdi. On sekiz yaşımdan beri her gün bunu yaşıyordum ve her aynı günde de bu kadar büyüleniyordum. Karanlıkta olmayı sevmiyordum, güneş bana her zaman umut veriyordu. Bu yaşamda çok daha iyi bir noktaya geleceğimi anlatıyordu.
Derin bir nefes aldım, telefonumun saatine baktığımda artık gitmem gerektiğinin farkındaydım. Teomanın şarkısı hala kulaklarımda yankılanırken bu sefer hafif bir tempoyla koşup şarkı sözlerini söyledim. Bu adama bayılıyordum her bir şarkısını ezbere biliyor ve konserine gitmek için uygun bir zamanı bekliyordum. Gerçi o uygun zaman ne zaman gelirdi bilmiyordum ama buna dair de umutlarım vardı.
Patika yoldan eve doğru ilerlediğimde her sabah bana eşlik eden köpekler orada yatıyorlardı. Onlar için mama taşırdım fakat bugün yanıma almamıştım. Bana havladıklarında onlara gülümseyerek yanlarından geçtim biliyordum ki beni eve kadar takip edecekler ve istediklerini alacaklardı. Aklımın bir köşesine onlara mama almayı not edip hızımı artırdım fakat bir süre sonra nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekilde yere kapaklandım. Avuçlarımın içi acırken dizimden bahsetmek bile istemiyordum büyük ihtimalle orada da büyük bir kanama vardı. Popomun üzerine oturup avuç içlerime baktım küçük taşlar ellerime batmış ve bazı yerleri sıyırmıştı. Pekâlâ ellerim için hala bir umut vardı. Taytımı güç bela sıyırdığımda gördüğüm kanla midem bulanmıştı. İki dizimde çok kötü kanıyordu ve vere sert bir şekilde vurduğum için zonkluyorlardı. Yan tarafıma düşen telefona uzandım, ablamı arayarak ondan yardım isteyecektim. Telefona uzandığım an yanıma koşturarak siyah bir köpek geldi bana havladığında usulca yanağını okşadım. Tekrardan havladığında bana doğru gelen bir adam görmüştüm. Şu an içimden sevinç çığlıkları atabilirdim en azından burada ıslak bir zeminde oturmayacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Çelen
Fiction générale|Yetişkin içeriklidir| "Pırlantalar" dedi genç adam ardından da derin bir nefes aldı. "Onlara ulaşmak için ne anlaşmalar yaptım biliyor musun?" sonra da durdu, eliyle burun kemerini sıkarak karşısında ona merakla bakan kadına baktı. "Ve sen onları...