32.BÖLÜM

355 21 6
                                    

*
Sabah gayet huzurlu bir şekilde uyanmıştım. Güzel bir şekilde kahvaltı etmiş sonrasında da Shawn ile biraz yüzmüştük. Buraya kadar her şey olumluydu. Ne zaman Amerika'da gün doğdu ve Clara'dan oldukça sert bir mesaj aldım. İşte o zaman işler değişti.
Onlara Shawn'a söylediklerinden dolayı sinirlenmiştim. Bunu yapmamaları gerektiğinden bahsetmiştim.
Ondan gelen cevap ise
"Senin artık bizi aptal yerine koyduğunu düşünüyorum. Sürekli onunla bir sorun yaşıyorsunuz ve bundan yorulduğundan ve kalbinin ne kadar kırık olduğundan bahsediyorsun. Bu sefer bitti diyorsun ama tekrar bir araya geliyorsun. Bence senin tek amacın ilgi odağı olmak. Bencilsin hemde çok bencilsin. Artık seninle uğraşmayacağım." Yazmıştı ilk okuduğumda öylece kala kalmıştım sonrasında ise iyice sinirlenmiştim.

"Benim kimseyi aptal yerine koymadım. Herkes geçip kendi yerine oturdu.
Kimse senin benimle uğraşman gerektiğini söylemedi. Seni yakın arkadaşım olduğunu düşündüğüm için sana her şeyimi anlattım. Çünkü yakın arkadaşlar öyle yaparlar.  Benim ilgi odağı olmaya çalıştığım falan yok. Delirmişsin sen! Belki de bir terapiste gitmelisin !? Eğer ortada bir bencil varsa o da sensin. Sana yapabileceğim tüm yardımları ve desteği verdim. Kıskançlıktan vazgeç ve kızınla ilgilen. Elalemin derdiyle uğraşma." Dedim ve gönderdim.  Mesajları Shawn'a okuttuğumda anlam verememiş ve sinirlenmişti.  Ayarlarımız kaçarken babam gelmişti. Yardımcılar fazla büyük bir masa kurmuşlardı bu akşam için öğrenmiştik ki babamın arkadaşları gelecekti.

Ona göre üzerimizi değiştirdik çünkü fazla ev hali sayılırdık ve gelecek kişileri bilmiyorduk. Ben siyah bir tulum giydikten sonra sandaletlerimi de giymiştim. Shawn ise her zamanki gibi siyah tişört siyah pantolon ikilisini giymişti. Ben biraz makyaj yaptıktan sonra saçlarımı taramış ve at kuyruğu yapmıştım.  Aşağı indiğimizde Shawn annesi ve kız kardeşi ile telefonda konuşmuş ve her şeyin iyi olduğundan bahsetmişti. Yani bizden.

Kapı çaldığında  yardımcılardan biri kapıyı açmaya gitmişti bizde ayağa kalkmıştık. İçeri babam yaşlarında bir adam, belki ondan on yaş genç bir kadın ve çocukları girmişti. Çocukları derken küçük değillerdi. Muhtemelen bizden iki yaş büyüktüler. Babamla samimice birbirlerine sarıldıktan sonra babam bizi tanıştırdı.

"Hassan, tanıştırayım kızım Rose ve Shawn." dedi el sıkıştıktan sonra eşi ve çocuklarıyla tanışmıştık. Eşinin adı Fatima, kızının adı Amine oğlunun adı ise Hüdavendigar'dı. Ne kadar zor isimlerdi bunlar. Hep birlikte masaya geçtik. Yemeklerimiz servis edilirken. Hüdavendigar'a adının anlamını sormuştum. Fazla sıkıntılı bir isimdi. Dilim dönmüyordu.

"Adının anlamı nedir?" diye sorduğumda garip bir aksanla cevap vermişti. Elbette yargılamıyordum. Sonuçta onların ana dili değildi ve mükemmel olmasını beklemiyordum.

"Anlamı hükümdar yani sizin anlayacağınız şekilde kral demek." dedi kafa salladım. Hassan beyin eşi ingilizce bilmediğinden onunla konuşamamıştık. Aslında kızı Fatima da bilmiyor sayılırdı. Çat pat ingilizcesiyle Shawn'ı etkilemeye çalışıyordu. Hatta geldiği en son nokta

"I am a woman like a water." demişti. Gramer açısından evet yanlış yoktu ama yok artık bu da söylenir miydi? Hemde kız arkadaşı olduğunu bildiğin halde. Hani baba söyle dün gibi damadım diye.  İlk başta anlamadık sonrasında bizim jetonlarımız düştü. Yüzümüz çizgi halini aldı. Ana yemeğe geçtiğimizde masada sohbet havası kurulmuştu. Bize Sürekli Amerika hakkında sorular soruyorlardı. Onları usulca cevaplarken sıkılmaya başlamıştım. Yemeğim biterken bir anda bir şeyler kondu tabağıma. Shawn'a baktığımda çatala kestiği bir et parçasından almış ve ağzıma sokmuştu. Ben bu sahneyi bir yerlerden hatırlıyorum.

NOTES// Shawn Mendes Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin