FEDAKARLIK

344 16 13
                                    

Hey gençlik nasılsınız bilmiyorum ama ben şuan çoook mutluyum çünkü sınavlar sonrası internete girecek vakit  bulabildim. Bu benim için çok iyi. Yani mutluyum. Uzatmak istemiyorum.

Bu arada yeni hikayem Save Me'yi okursanız çok sevinirim. Bir Louis hikayesi.

İyi okumalar...

Jessica beni duyuyor musun? Hemen çık oradan! diye bağırdığında her şey için çok geç olduğunu anladım. Umutsuzca karşımdaki adamlara baktım. Katillerime.

                   Telefondan gelen sesi çıkmam için bağırırken korkudan dolayı dolan gözlerimi kırpıştırdım. Karşımda duran iri yapılı ve kırklı yaşlardaki adam gülümsedi. Korkuyla arkama doğru adım atmaya başladım. O sırada popom duvarın soğuk hisleriyle karşı karşıya kaldı.

                   Kendimi suyun ortasında kalmış batacak bir kayığın içinde oturuyormuş gibi hissediyordum. . Belki dakikalar sonra belki de saatler batacaktım.  Bunu bilmeme rağmen sadece bekliyordum.

                      Elimdeki telefona baktım ve derin bir nefes aldım. Telefonu kapatmak için gerekli olan düğmeye bastığımda gözlerimi tekrar karşımdaki adamlara yönlendirdim. Telefonumu aldım ve yere attım.

'Aferin benim kızıma.' diyen yaşlı adam bana bir kez daha gülümsedi.

'Ben senin kızın değilim!' diye bağırdım. Evet telefonu atmıştım. Ben salak değildim. Benim yüzümden arkadaşlarımın başına bir şey gelmesine izin vermeyecektim.

                       Sadece hayatta bazen fedakarlıklar yapılması gerekiyordu. Gözlerim istemsizce tekrar dolarken bana doğru yürüyen iki dev gibi adama baktım.  Kollarımı tutarak beni yaşlı adamın yanına götürdüler. İtiraz etmedim çünkü ettiğim her hareketin canımı daha çok acıtacağını biliyordum.

'Çokta güzelmişsin. Yazık.' dediğinde kollarımın acısına aldırmadan üstüne doğru bir kaç adım daha attım.

'Beni öldüreceksin değil mi? Bunu kendin yapmaya ne dersin? Adamların olmadan. Tabi yapamazsın değil mi?' diye bağırıp histerik bir kahkaha attım. Elini yanağıma uzatıp okşadı.

'Asi bir kız olduğunu zannetmiyorum.' dediğinde bir kahkaha daha attım.

'Senin sandığın kadar masumda değilim!' diye bağırdım ve elini yüzümden çekmesi için geriye gitmeye çalıştım.

'Bu kadar elementi kullanmak dışında da bir şeyler yapıyorsundur umarım.' dediğinde yüzüne tükürdüm. Bana ima ettiği şey bütün vücudumun kızgınlıkla dolmasını sağlamıştı. Eliyle yüzünü sildikten sonra gözlerini gözlerime dikti. Kararlılıkla gözlerine bakarken yüzüme tokat attı. Tokadının etkisiyle kendimi en az beş adım geride buldum. Yüzümde elinin değdiği yerleri acıyla sızlarken tokadın etkisiyle eğmiş olduğum başımı kaldırarak gözlerine bir kez daha baktım. Sandığı kadar güçsüz değildim.

'Büyük adamımız tokat attı. Ağlamalı mıyım?' diye bağırdığımda bana sinirle baktı.

'Jacob onu diğer odalardan birine götür ve bağla!' diye bağırdığında esmer siyah saçlı bir çocuk gelerek beni diğer iki devin kollarından kurtardı. Bileklerimden tutarak yürümem için zorladı.

'Eğer kaçacağımdan şüpheleniyorsan merak etme ben sen değilim!' diye bağırdığımda Jacob beni çekerek odadan çıkardı. Beni çekerken yüzüne baktım ve kollarımı çektim.

WHO I AM???Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin