Hey! Uyanın millet bugün pazartesi. Şimdi gelelim bizim akıllı çıcıklarımızın aşklarına. Bence bunlardan çok şirin bir çift olacak ha? Miami'de güneş batarken onları izlemek isterdim. Ayağımın acısıyla saçmalıyorum büyük ihtimalle. Neyse siz alışmışsınızdır benim bu hallerime.
Bölüm şarkısı olarak Birdy-Wings düşündüm. Bunu okuyarak dinlerseniz sevinirim.
İyi okumalar...
Dikkat! Aşırı dozda aşk içermektedir! Şekeri ya da kalp rahatsızlığı olanlara şiddetle duyurulur!
Ve ben ilk aşkımla öpüşürken Miami'de güneş battı.
Gözlerine bir kez daha baktığımda ışıldıyorlardı. Ben ise hayatımın ilk öpücüğünü almış olduğumdan dolayı kızarmış ve oluğum yerde dikilip kalmıştım.
Boynumda sabitlediği ellerini çekti ve yanağıma getirdi. Büyük elleri yanağımı okşarken vücudumdaki rahatlama ile gözlerimi kapattım. Dalgaların sesine karışan nefesi huzurumu arttırıyordu. Ona aşık olduğumu bu kadar geç fark etmeme inanamıyordum. Ellerimi dudağıma götürmemek için kendimi zor tutuyordum. Karışık hislerimin arasından en baskını mutluluktu. Saf mutluluk. Yanağımı okşarken gözlerinde gördüğüm parıltı içimde hiç bir pişmanlığın olmaması için yeterliydi. Tanrım onu sevdiğim için pişman olacağımı zannetmiyordum.
''Çok güzelsin.'' diye fısıldadı. Boğuk çıkan sesi tüylerimin yerçekimine meydan okumasını sağlarken gülümsedim. Bana güzel demişti. Tanrım! Eve gidince Afrika yerel dansını yapacaktım!
''Şimdi galiba bir şeyler söylemem lazım.'' dediğinde kaşlarımı çattım. Benden ayrılıyor muydu? Doğal olarak daha çıkmamıştık ama benden ayrılmıyordu değil mi?
''Çatma kaşlarını söyleyemiyorum anlasana Jessica ya!'' dedi ve kaşlarını çattı. Öküzlüğüne kızsam mı yüzündeki tatlı ifadeye gülsem mi bilemedim.
''Ne söyleyeceğini bilsem kaşlarımı çatmazdım Harry! Ama doğru kaşlarımı çatmak bana hiç yakışmıyordu değil mi? Özür dilerim göz zevkini bozdum!'' diye çemkirdim.
''Seni bir daha öpmemi istemiyorsan o güzel dudaklarını kapalı tut.'' dedi. Öküzlük evrelerine mi geçmiştik şimdi? Mükemmel ya!
''Hayvansın! Bir de beni tehdit ediyor orangutan yavrusu!'' diye bağırdım. İçimde oluşan gülme isteğini bastırmak için çok uğraşmam gerekti.
''Orangutan yavrusu mu? Sana burada çıkma teklifi etmeye çalışıyorum bayan panda!''
''Bayan panda? Çok yaratıcısın lağım faresi!'' dediğimde gülme isteğini zor tutuyor gibi duruyordu. Tabi o müthiş pembelikte ki dudaklarını benim açımdan görmüyordu. Hayvan!
''Çık benimle!'' diye bağırdığında dayanamadım ve bir kahkaha attım. Çattığı kaşları gevşerken yüzüme baktı. ''Bunu saymıyorum ama.'' dedim gülümseyerek.
''Hmm. Öyle mi?'' dedi ve ürkmemi sağlayacak bir bakış attı. Tabi gülüşünün hissettirdikleri de başkaydı. Kafamı onaylarcasına sağladım. Kaşlarını kaldırdı.
''Bakma bana öyle 'Çık benimle!' diye bağıran ben deği-'' demeden ayaklarım yerden kesildi. Kelimenin tam anlamıyla popomun altında birleştirdiği elleriyle beni havada tutuyordu. Hadi ama o kadarda zayıf değildim.
''Harry bırak beni!'' diye bağırıp bacaklarımı salladım. Kahkaha attı. Tanrım gülmesin öyle.
''Sevgilim olana kadar indirmem.'' dedi kahkahalarının arasından. Kafamı aya doğru çevirdim ve gülümsedim. Bugün en mutlu günümdü galiba.
''Sonsuza kadar taşıyacaksın o zaman. Çünkü seninle çıkmayacağım Styles!'' dedim ve gülümsedim. İçimdeki sese kulak vererek onu çıldırtacaktım.
''Direk evlenelim diyorsun yani.'' dedi gülerek. Tanrım evlenme işine hangi ara gelmiştik biz? Ve tırnak içinde söylüyorum öyle gülmesin!
''Kendine çok güveniyorsun Styles! Ben hayal dünyasından çık diyorum. Eninde sonunda beni oradan indirmek zorunda kalacaksın.'' dedim gülerek. Beni zıplatarak yerimde sabitlerken gülümsedi.
''Bundan o kadar emin olmayın Bayan Swamp.'' diye fısıldadı. Derin bir nefes alarak bir şey yapmasını bekledim. En sonunda yürümeye başladığında şortumu düşmemesi için zor tuttum.
''Bir daha kesinlikle kemer takmalıyım.''
''Buna gerek kalmayacak.'' dediğinde yüzünü görmediğime şükrettim. Kıçıyla yüz yüze olmak hoş değildi.
''Ne?'' diye sordum.
''Gerek kalmayacak çünkü bir daha böyle bir şort giymeyeceksin.'' dediğinde kaşlarımı çattım. Çabuk hayvanlaşan eski kafalı o güzel beynini yerinden sökmemek için zor tutuyordum kendimi.
''Mağara adamı!'' diye bağırdığımda beni yerinde bir kez daha sıçrattı. Bacaklarımdan sıkı bir şekilde kavramasına rağmen düşmemek için beline adeta bir koala edasıyla sarıldım. Yine bir kahkaha attı.
''Orada her şey yolunda mı mağara adamının sevgilisi wilma çakmaktaş?'' dediğinde gözlerimi devirdim.
''Cidden şizofren olduğunu düşünmeye başlıyorum. Daha ne kadar söyleyeceğim sana sevgilin falan değilim diye.'' dedim ellerim beline sarılıyken. Yanımızda bulunan kafedeki insanlar bize tuhaf bir şekilde bakarken gülümsedim.
''Ben eğer sevgilim olacaksın diyorsam olacaksın.'' dedi. Bir bu kalmıştı zaten! İstemediğimden değil tabi. Onunla tabi ki çıkacaktım sadece sabrını sınıyordum.
''Ben eğer sevgilim olacaksın diyorsam olacaksın.'' diyerek onu taklit ettiğimde beni yere indirdi. Ani olması sayesinde afallasam da sonunda pes ettiğini düşünerek gülümsedim. Kollarımı göğsümün altında birleştirdim ve ona 'Ben kazandım' bakışlarından attım.
''Benimle çıkıp karanlık hayatımın güneşi olur musun?'' diye bağırdığında etrafımıza baktım. Herkes elindeki içecekleri yudumlarken bize bakıyordu. Midemde oluşan kelebekler birazdan uçmamı sağlayacaklardı. Bana güneşim ol mu demişti o?
''Düşünmem lazım.'' dedim elimi çeneme koyarak. Son kozumu oynuyordum. Kaşlarını kaldırarak çok şirin bir bakış attı. Koşar adımlarla aramızdaki mesafeyi kapatarak beline sarıldım. Kollarını belime sararak havada dönmemi sağladı. Etrafta alkış sesleri duyarken gülümsedim. Hayatımdaki en güzel çıkma teklifiydi. Kimi kandırıyorum ben bu benim ilk çıkma teklifimdi. Ama başka birisiyle ya da başka bir şekilde olmasını istemezdim.
Kahkahalarımız birbirine karışırken bugün ikinci kez dudaklarımızı birleştirdi. Mutluluk ne demek yeni anlıyordum. Onu seviyordum.
Ben Harry Styles'a aşıktım!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHO I AM???
ActionŞu ana kadar duyduğum en yüksek sesle 'Sen kimsin?' diye bağırdı. Önce onun yeşilin zümrüt tonu olan gözlerine sonra da etrafıma baktım. Korkmamam gerekirdi ama korkuyu iliklerimde hissedebiliyordum. Gözlerini gözlerimden ayırmadan 'Cevap ver!' diye...