Arkadaşlar bir de onun ağzından okuyun istedim. Sizi seviyorum.
Bölüm şarkısı; Üzüntülü yani slow olarak istediğiniz şarkıyı dinleyebilirsiniz. Ben Temas'ın Gölgeler ve Sessizlik ile yazdım. Bence uyuyor bbölüme. İkinci kitaba kadar hoşçakalınnn!!!!
Hayatım her zaman kendimi kanıtlamaya çalışarak geçmişti. Umursamaz ve kötü bir çocuktum ben. Tek istediğim şey ise babamın sevgisiydi. Bir isteği ya da bir sözüne kanardım her zaman. O yanlış yapamazdı. Benim kahramanım hata yapmazdı. Ama bunların hepsi yalandı. Çünkü o büyük bir hata yapmıştı ve ben bu hatayı aşık olduğumda anlamıştım. Onun en büyük hatası bendim. Benim kahramanım ise hep zannettiğim gibi babam değildi. Jessica'ydı. O benim, ben olmamı sağlayan tek kişiydi. Beni sevmesi için bir şey yapmama gerek yoktu. Konuşmak için ağzımdan kelime dökmeme gerek yoktu. O beni anlardı, severdi.
Beni affettiğini anladığım o saniye bir milattı benim için. Kalbimin sevinçten birkaç saniye durduğunu hissetmek. Utanç ve mutluluğun karışımının verdiği inanılmaz bir histi. Tüylerimi diken diken etmişti. Eğer bir hissi tekrar yaşayabilme hakkım olsaydı bu hissi yaşamayı isterdim.
Ona bu iki hafta içerisinde ben küçük bir çocukken bana güçlerimi kullabilmem için öğretilen her şeyi öğrettim. En ufak detayına kadar. Hayatımın en büyük hazinesiydi o bir kuruşunu bile harcamaya kıyamadığım. Onu kaybetmeye dayanamazdım. Onsuz yaşayamazdım.
O Rita Ora'nın şarkısıyla sevinçle dans ederken gözlerimi bir salisesini bile kaçırmak istemezcesine izliyordum. Hafif terlemiş olduğundan dolayı saçları ıslanmış ve alnında duruyorlardı. Pudra rengi elbisesi vücudunun zarif hatlarını adeta ikinci bir deri gibi kavramıştı. Bu görüntü beni kıskançlık ve göz kamaşmasının verdiği karışık lezzetti tattırıyordu. Yüzündeki gülümseme ise en güzel şeyiydi adeta. Ne giyerse giysin bir gülümemesi kadar yakışmazdı yüzüne. Gözlerimi ondan almamın imkanı bile yoktu. Ta ki bana doğru yürüyen Zayn'i görene kadar.
Yüzünde sadece ciddi olduğu zamanlarda takındığı bir ifade vardı. İçim tehlikenin iğrenç kokusuyla doldu. Adeta bir sigara gibi akciğerlerimi sardı ve acı verici bir şekilde sıktı. Biran gözlerimi tekrar Jessica'ya kaydırdım. Hiçbir şeyi bilmiyordu. Bilmemesi gerekiyordu.
''O geldi. Burada. Yanında yüz kadar kişi var Harry. Hepimizin sağ çıkması imkansız.'' Kulağıma fısıldadı. Kendi canım umrumda bile değildi. Gözlerim tekrar merakla bizi süzen güzelliğe döndü. Kasılan yüzüme sahta bir gülümseme yerleştirdim. Bunu görünce gülümsedi ve rahat bir nefes aldı. Kalbim sıkışırken Zayn'e doğru eğildim.
''Çıkmalıyız. Zorundayız. Onunla konuşacağım. Sen git ve diğerlerini bul.'' Kafasıyla onayladı ve hiçbir şey demeden yanımdan ayrıldı. içimdeki kaybetme hissini yok saymaya çalışarak Jessica'ya eğildim. Bir şey soracağı belliydi.
''Ne oldu?'' Gülümsemem deminkinden daha fazla yalandı. Anlamamasını umarak dudağına küçük bir öpücük kondurdum.
''Pasta da bir sorun çıktı. Benim bir gidip bakmam gerekiyor güzelim. Sen eğlenmene bak. Kalabalıktan ayrılma. Mümkün olduğu kadar çok insan arasında kal.'' Yüzündeki affalamış vaziyeti görünce şüphelenmemesi adına bir şeyler düşündüm. Ama aklıma bir şey gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WHO I AM???
ActionŞu ana kadar duyduğum en yüksek sesle 'Sen kimsin?' diye bağırdı. Önce onun yeşilin zümrüt tonu olan gözlerine sonra da etrafıma baktım. Korkmamam gerekirdi ama korkuyu iliklerimde hissedebiliyordum. Gözlerini gözlerimden ayırmadan 'Cevap ver!' diye...