Merhaba Arkadaşlar;
Yeni hikayeme başladım diğer hikayem biraz askıda kalacak gibi görünüyor çünkü onunla ilgili kafamı toparlayamıyorum bir türlü, belki olay örgüsü değişecek belki baştan yazacağım bilmiyorum bunu zaman gösterecek. Bu hikaye benim için bir motivasyon gibi bir şey olacak. Henüz kimsenin okumadığını biliyorum olur da oralarda bir yerlerde hikayemi keşfedenler olursa diye yazıyorum. Hoş geldiniz.
Sizden her hangi bir oy beklentim yok aslında yorum yazsanız da sessizce okuyup geçseniz de olur en azından oralarda olduğunuzu bileyim beni yalnız bırakmamanız ümidi ile.
Yeni bölümde görüşmek üzere....
Güzel kalın....
Birinci Bölüm...
"O uzaydan ben alaturka"
Buray- Deli divane
"Sevgi neydi? Sevgi emekti ?...
Televizyonda kızlarla Selvi boyum, al yazmalım filmini izliyorduk. Bilindik replikleri dinlerken Türkan Şoray'ın iri ve koyu renk gözlerine baktığımda sanki ilk defa izlemiş gibi heyecanlanıyordum. Ne garip ve derin bir aşktı o... Ve sıra dışı... Benimde bir gün böyle bir aşkı yaşamam mümkün müydü bilmiyorum ama Asya'nın yerinde olsaydım İlyas'ımı yoksa Cemşit'i mi seçerdim oda çok zor bir soruydu. Ben yapısı itibariye kararsız bir insandım. İki adamın arasında gidip gelir ve sonunda ikisini de deli edip ruh ve sinir hastalıklarına elimde iki demet çiçek ile ziyaret ederdim. Bende ki de nasıl bir ruhsuzluksa artık adamları birde ziyaret ediyordum. Biri çiçekleri yerken bir diğeri de beni öldürmeye çalışırdı. Ve sonunda mutlu son... Biz erdik muradımıza siz gelin cenazemize... Eh artık bir Fatiha okurdunuz ne olacak canım. Rica ederim cenazeme çiçek getirmeyin ürperiyorum...
Filmi izlerken kurduğum romantizm, trajediye dönmüştü. Benim hayallerim de ancak bu kadar olurdu, ucuz hint yapımı filmler gibiydi.
"Ne sırıtıyorsun kızım filmin en acıklı yerinde ruhsuz şey!" Bence Serap haklı ben ruhsuzum. Yani başka bir açıklaması olamaz benim filmin bu sahnesinde sırıtışımın. Gözleri dolmuş ev arkadaşlarımdan sadece ikisinden biri olan Serap, bir kaşı havada neden güldüğüme ilişkin bir cevap bekliyordu.
"Ne... Ne var canım aklıma bir şey gelmiş olamaz mı illa ki ağlamam mı gerekiyor yani!"
Kabul edelim şimdi çiçekleri yiyen Cemşit'in hayali komikti. Hele ki boğazımı sıkan İlyas'ın "Sevgi neydi,Sevgi neydi!" diye haykırması daha da komik. Simdi bu parodiyi arkadaşıma anlatsam kendime bir İlyas bulmama gerek kalmadan beni boğazlama işini pek ala Serap'da yapabilirdi. Bu topa girmeye gerek yok bence.
"Kafanın içinde neler dönüyor yine Allah bilir Esme!"
"Ne dönecek canım film izliyorum işte ben de sizin gibi." Dedim kucağımda duran yastığı kabartırken. Beni bir süre daha inceleyen Serap homurdanarak televizyonu izlemeye devam etti.
"Filmi izlemek isteyen kendisi ama bize izletiyor değil mi her zaman ki gibi." Beni eleştiren Şule'ye dönüp baktım. Uzun beline kadar gelen koyu renk saçlarından bir tutma almış parmaklarına dolarken ağzındaki sakızı çiğniyordu. Kanepede pek oturmayı sevmediğinden şişme puflardan birine bağdaş kurarak oturmuş sırtını da kanepeye dayamıştı. Ağzındaki sakızı gürültülü bir şekilde patlatınca Film izlemeye dalan Serap yerinde sıçradı. Kabartmaktan kocaman olan yastığı kucağımdan alıp Şule'nin kafasına attı.
"Kaç defa söyledim şu sakızı insan gibi çiğne diye sana!" Gelen yastık darbesi ile dengesi kayıp olan Şule şaşkınlığından önce ne olduğunu anlayamadı. Gerçi Serap'ın bunu Şule'ye sürekli yaptığını var sayarsak alışması gerekirdi. Çünkü aralarında sürekli yaşanan bu tartışma Şule'nin tehditleriyle daha çok alevleniyordu. Serap sakızdan ve sakız sesinden ne kadar nefret ederse Şule bir o kadar hastasıydı sakızın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esme
Romance"Sevgi neydi? Sevgi emekti ?... Televizyonda kızlarla Selvi boyum, al yazmalım filmini izliyorduk. Bilindik replikleri dinlerken Türkan Şoray'ın iri ve koyu renk gözlerine baktığımda sanki ilk defa izlemiş gibi heyecanlanıyordum. Ne garip ve d...