İkinci Bölüm
"Kar bürüyor yollarımı, Kim doluyor kollarıma..."
Mabel Matiz- Gök Nerede
Ah Fatma abla ah! Evinde su basacağı günü buldu. Ne güzel gidip geliyordum işime hayalet gibi...
Yüzümü sesin sahibine çevirdim tedirgince... Takıldım kaldım gözlerinde.... Bir rüzgar esti başımızdan, biz bir birimize yaslı kaldık öylece...
Demek isterdim ama ne yazık ki öyle değil işte. Öyle romantik bir sahnede olmadı Sağdan soldan rüzgarda esmedi, saçlarım adamın yüzüne de yapışmadı, saçlarımın kokusu ile adam kendinde geçmedi, birbirimizi görüp tutulmadıkta, pembe panjurlu evimizde olmayacak, saçmalamayın lütfen.
Anacım abim beni erkek gibi yetiştirdi. Ben adamı ne yaparım biliyor musunuz siz? Tamam, abarttım bu kütük gibi adamın gözünün üstüne çakamam ama en azından benimde yapabileceğim şeyler vardı. Yanlış insana denk geldin Ahmet Bey! O kollarını bana dolamayacaktın.
Yapabileceğim şeyler var derken o konuya da açıklık getirmek gerekirse, Ahmet beyin uyarısından sonra beni saran ürpertiden kurtulmuş adama döndüğüm gibi yüzüne okkalı bir tokadı yanağı ile buluşturmuştum. Buluşturmasına da... Adam yine beni bırakmadı. Tokatın etkisi ile gözlerini kapadı derin bir nefes alıp gözlerini gözlerime dikti. Yemin ederim adamın gözlerinde cenazemi gördüm desem abartmamış olurum. Kollarını en sonunda gevşetip geri çekti ama aynı anda kolumu tutup sıktı ve beni sarsmaya başladı.
"Sen..." diye kükrediğinde yerimden sıçradım. Heh şimdi temiz bir dayak yiyecektim, sen kimsin Esme bilmem kaç katın adama kafa tutuyorsun?
"... ne yaptığını sanıyorsun?" Yüzüme doğru bağırdığında kolumu kurtarmak için çekiştirdim ama kurtaramadım. Şimdi adama "kadına şiddete hayır!" desem kurtulmak için ne kadar şansım olur bilmiyorum. Bence olasılık dahilinde bile değil vazgeçelim...
İnatçıyım ya, korkmayacağım ya, yiğitliğe bok sürdürmeyeceğim ya... Çerkez damarım tutmuştu bir kere Adamdan özür dileyeceğim yerde adama kafa tutmaya başladım. Sonuçta adam bizi ayırmaya çalıştığı için bana dokunmuştu yoksa bir tür fetişist felan değildi. Yani umarım değildir...
"Sen kime dokunuyorsun çek elini üzerimden!" Bir birimizi birazdan gırtlaklayacağız sabredin. Hızımı alamamış olan ben adam hala kolumu çürütürcesine sıktığı için çıplak ayağımla sert olduğunu umduğum şekilde ayağına bastım. Gerçi ayağındaki ayakkabıya rağmen ne kadar etkili orasını bilemeyeceğim. Bu davranışımla Patronumun gözlerinde şimşekler çaktı. Şimdi yanmıştım işte ne diye adamın damarına basıyorsam artık... Bu sefer canıma okuyacağını düşündüğüm sırada araya arkadaşı girip beni Ahmet beyden uzaklaştırıp arkasına aldı.
"Hey hey hey sakin ol abi kızı mı döveceksin kendine gel şşiiitttt!" Patronum uzunca bir süre beni izledi. Kafasındanki düşünceleri silkip atmak istercesine kafasına sağa sola salladı sonra burun kemerini sıkmaya başladı. Adam kendiyle savaşa girmişti. Çok öfkelendiği belliydi.
"Tamam şimdi sakinim Eray." Dedi. Derin, sesli bir nefes alıp verirken omuzları gözle görülür derecede gevşedi.
" He şöyle Ahmet kendine gel, aklınız başınıza geldiğine göre oturup konuşabiliriz şimdi düşün önüme!" Beni yerli Clark Cent'in elinden kurtaran adama minnetle gülümsedim. Önden buyurmam için eliyle öne doğru işaret verirken bana gülümsedi. Arkama yandan bir bakış attığımda Patronumun sert bakışlarıyla karşılaştım. Bende aynı şekil ifademle ona bakış atarken dil çıkarma isteğime engel olmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Esme
Romantizm"Sevgi neydi? Sevgi emekti ?... Televizyonda kızlarla Selvi boyum, al yazmalım filmini izliyorduk. Bilindik replikleri dinlerken Türkan Şoray'ın iri ve koyu renk gözlerine baktığımda sanki ilk defa izlemiş gibi heyecanlanıyordum. Ne garip ve d...