Beşinci Bölüm; Hadi bir konuş melodini duyayım.

24 2 0
                                    

Merhaba;

Yeni bölüm geldi. Bir sonrakinde görüşmek üzere......

Beşinci Bölüm

"Hadi bir konuş melodini duyayım."

Buray- Melodi.

"Esme... Esmeeee duymuyor musun beni telefonun çalıyor!" Alt tarafı telefon çalıyor evde kıyamet kopartıyor süpürgesiz cadı. Dünden ayarım ona zaten. Ben ağrıyan kalçamla yemek yapmaya çalışırken o salonda keyif çatıyordu. İnsan üzülürde bir yardım eder. Ama yok hiç yapar mı?

"Yattığın yerden bir yerini yırtana kadar getirsene telefonu ellerim dolu." Dedim. Mutfağın kapısından Şule'ye seslenirken. Oflayıp puflama sesleri ta mutfağa kadar geldi. O mutfağa gelene kadar saçlarım ağardı yeminle. Tembellikte bir numara kız doktorasını bile yaptı. Çok geçmeden ayaklarını sürüyerek tüm suratsızlığı ile mutfağa giren arkadaşıma aynı ifade ile baktım. Elimdeki bıçağı bir kaza çıkmaması adına sessizce tezgâha bıraktım. Çorbayı karıştıran Serap bize gülmekle yetindi.

"Kim arıyor?" Dedim Şule telefonumu bana uzatırken. Omuzlarını silkerken aynı umursamazlıkla cevap verdi.

"Kayıtlı değil, isim çıkmadı sorana kadar açsaydın." Tabi Şule telefonu getirene kadar arayan kişi kapatmıştı bile.

"Salondan bağırana kadar O narin, saygı değer popocuğunuzu kaldırıp getirseydiniz telefon kapanmazdı hanımefendi." Elinden telefonu alıp arayan numaraya baktım. Hiç tanıdık değildi.

"Nasıl olsa bir daha arar."

"Çok biliyorsun sen."

"Tabi ki ben bilirim." Şule'ye ters bakışlarımı yönelttim. Karşılık olarak aldığım tepki eşeğin dişlerini göstermesi gibi bir gülümseme oldu. Normal değil bu kız hayattan koptu yine aşık mı oldu nedir? Bir ara ifadesini almak lazım. Şule'nin ağzına elimin tersi ile bir tane vuracaktım ama araya giren Serap nedeni ile eylemim sekteye uğramıştı.

"Esme numarayı arayacaksan ara, aramayacaksan şu mantar soteyi yap artık. Pişti çorba iyice acıktım." Beni hayattan soğutan Şule'ye birde acıkmış bir Serap eklendi. Süper!

"Sonra ararım çok önemli ise yine arar zaten." Şule'ye dönüp; "Şule masayı hazırlayabilir misin? Dedim. Dalgın tavrıyla cevap verdi. "Hı hı" Ben dedim var bu kızda bir şey. Çekmeceden çıkardığı Amerikan servislerini ağır aksak hareketlerle masaya yerleştirmesini izledim. Serap'a yanaşıp Şule'den bakışlarımı çekmeden sessizce fısıldadım.

"Ne olmuş buna?" Kıvırcıkları yıkayan Serap musluğu kapatıp saf saf bana baktı.

"Neye ne olmuş?" Dedi. Al birini vur ötekine kafayı yiyeceğim. "Aaa duymadın mı ölü ölmüş!" Konuya Fransız kaldığını anlayan dünyadan bir haber arkadaşım kaşlarını çatarken omzuma bir tane vurdu. "Alay mı ediyorsun sen benimle?" Gözlerimi devirken bir tanede ben ona vurdum.

"Dinlemiyordun ki beni hepiniz bir âlemdesiniz. Şule diyorum Şule... Neyi var bunun âşık falan mı oldu?" İkimizde, tabakların yanına kaşık çatal koyması gerekirken ikişer tane kaşık yerleştiren Şule'ye baktık. Durumun vahimliğini anlayan Serap açık kalan ağzını eliyle kapattı.

"Aa aa ne yapıyor kız bu?" Dedi. "Bende onu diyorum ne yapıyor yine mi aşık oldu bu?" Serap bir süre Şule'yi izledi. Dudakları çaresizce aşağı doğru büküldü. "Onu hiç böyle görmedim. Bu seferki başka, acaba başka bir şey olmasın?" Ortalıkta bir sürü soru var ama cevaplayan yok. Biraz daha böyle devam edersek mutfak soru işaretinden geçilmeyecek. Şule'nin yanına gidip olaya bir el atma ihtiyacı hissettim yoksa bizim kız masaya ikişer tanede bardak koyacak.

Esme Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin